Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Neden Türk Devleti?

Devletimizin adı, anayasanın başlangıç maddesinde Türk Devleti olarak belirlenmiştir: “Türk vatanı ve milletinin ebedî varlığını ve yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu anayasa...”
Anayasanın 3. maddesinde ise devletimizin adı Türkiye Devleti olarak geçmektedir: “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir...”
İster Türk Devleti, ister Türkiye Devleti olsun devlet Türk milleti esası üzerine kurulmuştur. Başlangıç kısmıyla egemenliği belirleyen 6. maddede bu husus açıkça belirtilmiştir: “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır...”  
Devletimiz neden Türk milleti esası üzerine kurulmuştur; neden “Türk Devleti” veya “Türkiye Devleti” dir?
Bazılarının sandığı gibi Türk ulusu cumhuriyetle yaratılmış değildir. Devletin ve milletin adında kullanılsa da kullanılmasa da Türk diliyle konuşan bir millet ve onun devleti en geç M.Ö. 4. yüzyıldan beri vardır. M.Ö. 209-174 yılları arasında Asya Hunlarının hükümdarlığını yapan Motun (Mete), Türk destanı ve sözlü tarihinde Oğuz Han olarak geçer ve sonraki bütün hanedanlar kendilerini Oğuz Han’a bağlarlar. İlk Osmanlı tarihlerinde Osman Gazi’yi Oğuz Han’a bağlayan şecereler vardır. Köktürkler de Uygurlar da Hunlardan çıkmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nden önce tarihte iki devlet Türk adını taşır: Ötüken merkezli Türk Kağanlığı (Köktürkler) ve Mısır’da kurulan Türk Devleti (Memlükler = ed-devletü’t-Türkiyye). 11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmut sözlüğüne  “Türk Lehçelerinin Divanı” adını vermiştir. Aynı yıllarda Yusuf Has Hâcib yazdığı eserin (Kutadgu Bilig) dilinden Türkçe diye söz eder.  
11. yüzyılda Anadolu’da Bizans hâkimiyeti vardır. Roma İmparatorluğu aşağı yukarı milat yıllarında Anadolu’yu ele geçirmiş ve 395’te ikiye bölününceye kadar bu toprakları yönetmiştir. Bizans (Doğu Roma), bu imparatorluğun devamıdır ve 11. yüzyılda hâlâ bu topraklara hâkimdir. Bizans hâkimiyeti altında Anadolu’da yaşayan insanların büyük ekseriyeti Rumca konuşmaktadır. Ancak Ani bölgesinde Bizans’a tâbi Ermeniler vardır. Kürtler ise şimdiki İran-Irak sınırlarında uzanan Zagros Dağları’nda yaşamaktaydılar. Bugünkü Türkiye sınırları içinde ancak Hakkâri ile Şeddatlıların bulunduğu Iğdır’da Kürtler vardı. Selçuklu Oğuz Türkleri 1064’ten itibaren Kars ve Kuzey Azerbaycan’a, 1071’den itibaren Anadolu’ya girmeye başladıkları zaman durum buydu.
Anadolu’nu fethinden sonra ilk Türk beylikleri Doğu ve Güney-Doğu Anadolu’da kuruldu: Erzurum ve civarında Saltuklular, Erzincan, Kemah ve Divriği’de Mengüçekliler, Ahlat’ta Sökmenliler, Diyarbakır ve civarında İnaloğulları, Dilmaçoğulları, daha sonra Artuklular, Mardin ve Harput’ta yine Artuklular, Elazığ’da Çubukoğulları, Sivas, Tokat, Çankırı bölgelerinde Danişmentliler. Bunların tamamı Oğuz Türkleri idi ve kendilerini Türk bilmekte idiler. Önce İznik’i, sonra Konya’yı başkent edinen Anadolu Selçukluları daha sonra diğer beylikleri topraklarına katarak Anadolu’daki en güçlü Türk devleti oldu.
1250’de Anadolu’da ikinci beylikler dönemi başladı: Karaman ve civarında Karamanoğulları, Kütahya ve civarında Germiyanoğulları, Kastamonu ve civarında Candaroğulları, Denizli ve civarında İnançoğulları, Aydın ve civarında Aydınoğulları, Manisa’da Saruhanoğulları, Balıkesir ve civarında Karesioğulları, önce Söğüt, daha sonra Bursa’da Osmanoğulları, Muğla’da Menteşeoğulları, Antalya ve civarında Hamitoğulları, Adana’da Ramazanoğulları, Elbistan ve Maraş’ta Dulkadıroğulları... Bunların da tamamı Oğuz Türkleridir; saraylarında Türkçe konuşulmuş ve Türkçe kitaplar yazılmıştır. 15. yüzyıl boyunca Doğu ve Güney-Doğu Anadolu, Karakoyunlu ve Akkoyunluların elinde kalmıştır.
Bütün bu beylikler ve devletler kendilerine Türk, dillerine Türkçe demişlerdir. Yabancılar da onları Türk veya Türkmen olarak anmışlardır. Daha o dönemlerde Avrupa’daki haritalarda Anadolu, Turkiya veya Turkmeniya olarak gösterilmiştir. Osmanlılar da dillerini hep Türkçe olarak adlandırmışlardır. Osmanlıca terimi ancak 1850’de ortaya çıkmıştır. Buna rağmen 1876 anayasasında dilimizin adı yine Türkçedir.
İşte bu apaçık tarihî gerçeklikler dolayısıyla devletimiz “Türk Devleti” dir. Tabii bu tarih sıradan bir tarih değildir. Kan ve ateşle doludur; milyonlarca şehit ve gazinin eseridir. Şimdi bedavadan bu devlete birilerini ortak edeceğimizi hiç kimse düşünmesin.

Yazarın Diğer Yazıları