Neden gerçeği görmek istemiyor?

Bu tür yazı, yazmak istemiyordum. Ama ne yazık kamuoyu öylesine afsunlanmış ki ne okuduğunu anlıyor, ne de yaşadığını. Gazetecilik mesleğimde, ender gördüğüm bir olay, geçen hafta gerçekleşti. ABD yönetimi, ilişki içinde olduğu bazı ülkelere, anlamadığı veya anlamak istemediği, bazı önemli konuları, tüm dünyaya hizmet veren uluslararası haber ajanslarına sızdırır. Veya bu konuda bazı ipuçları vererek, haber yapmalarını ister. Ve işte geçtiğimiz hafta içinde, böylesine bir haber-analiz, Reuters haber ajansında yayınlandı. Gördüğüm kadarıyla, ne havuz medyası, ne de az sayıdaki muhalif medya bunu kullandı. Belki de, kullanmaya korktular.
Neyse, haberin önemine dikkatinizi çektiysem, gelelim şimdi içeriğine. 23 Ekim tarihli haber başlığı “Türk-Amerikan ilişkileri gerginleşirken, Washington’un sabrı tükeniyor.” Analiz, Ankara çıkışlı. Ama içinde, çok sayıda Amerikalı yetkilinin görüşü var. (http://www.reuters.com/article/2014/10/23/us-mideast-crisis-turkey-idUSKCN0IC1Z520141023) Yazıda, “Amerika’nın Kobani’ye silah atma operasyonu tamamen Erdoğan’ı küçük düşürücüydü” deniyor. Yazıda, “Amerikalıların Türkiye’nin bu konudaki görüşlerini dikkate almadığı da” ileri sürülüyor.
Ajans haberinde; üst düzey Amerikalı yetkililerin, Türkiye’nin, Suriye ve IŞİD konusunda, çift taraflı oynadığına işaret ediliyor. Türkiye’nin, IŞİD ile finansal bağlantıları konusunda, bu analize ve habere göre açık konuşmayan, bu üst düzey yetkililer, Ankara’nın Arap dünyası ve İslam âlemi içindeki gizli amaçları konusunda, müttefiklerin güvenmediğini vurguluyor. Bu konuda, ABD’nin yanında, tüm NATO müttefikleri de yaralıyor.
Şimdi gelelim, işin en komik tarafına. ABD uçakları IŞİD karşısında Kobani’ye silah attı. Bu silahlar, videodan anladığımız kadarıyla, Amerikan silahları. Şimdi bu Amerikan silahları, nereden getirildi. Bir kere peşmergede bu silahlar olsaydı, havadan atılmaz, karadan geçirilirdi. Demek ki silahlar Amerikan depolarından getirildi ve atıldı. Peki, bu silahlar, Amerika’nın neredeki depolarından verilmiş olabilir? En yakın depo Almanya. Ötekisi ise İncirlik. Almanya’dan bu kadar kısa zamanda silah gelemeyeceğine göre, belli ki bu silahlar İncirlik’ten yüklendi ve uçaklar belli ki İncirlik’ten havalandı.
Reuters’in sözünü ettiğim haber-analizi, telefon konuşmasının, Erdoğan’dan izin almak için değil, tersine haber vermek için yapıldığını ortaya koyuyor. Ama bizimkini dinlerseniz, sanırsınız Obama, ondan izin almış. Öyle olmadığını tahmin ediyorduk. Aklın yolu bir, bunu, havuz medyası da biliyor. Ancak bunu yazabilecek yürek ister. Bilinen eski hikâye.
Öte yandan, Türkiye üzerinden oynanan oyunu Erdoğan’ın bakanları bile saklamıyor. Onlar da “oyun” olduğunu açıklıyor. Ama oyun sadece Kobani mi? İktidardakinin kardeşleri, evlatlarımızın kanına girmeye devam ediyor. Ülkenin güneydoğusunda devlet olmadığını, orada hâkimiyeti terör örgütüne AKP iktidarının terk ettiğini yazıp çiziyoruz. Ama iş başındakiler, katil çetesi ile pazarlık yaptıklarını saklamıyor. Meydanlarda mangalda kül bırakmayanlar, pazarlık masasında ülke satıyorlar. Şimdi de kurban edilen kuzularımıza ne olduğunu saklamaya çalışıyorlar.
Tüm dış yayınlar ve yabancı başkentler, AKP iktidarının dağıldığını ve özellikle Erdoğan yönetiminin, her tuttuğu konunun elinde kaldığını yayınlıyor. Ankara ve Türkiye’deki malum çevreler dışında herkes, artık Kürt olayını bu takımın gerçekleştirdikten sonra gideceklerini biliyor. Gitmesine gidiyorlar da memleketin sistemini yok etmeye çalıştıktan sonra. Kendilerine yaptıkları saraylarda ve aldıkları lüks uçaklarda oturamadan gidiyorlar.
Ben böyle yazdıkça, bazı iktidar yanlıları da bana saldırıyor. Ancak bana saldırmakla sorunun sonu değişmez ki. Süreç öyle veya böyle sonuçlanacak. Temennim, yıkım sürecinden ülkenin en az zararla çıkabilmesi.
Bu arada Amerika’daki hoca efendisinin iadesi konusunda gene yalan yanlış açıklamalar yaptı. Yani, çevresinde, uluslararası hukuk bilen danışmanlar bilgi mi vermiyor, yoksa kendisine anlatılanlar yerine, kafasındakine mi inanıyor, anlamak zor. Amerikan hükümeti, hakkında bir yargılama işlemi olmayan kişiyi, iade edemez, bu birinci madde. İkincisi, burası sultanlık değil, demokratik bir ülke ve hukuk var, iade işlemine yönetim falan değil, mahkemeler karar verir. Onlar da, ABD için tehlike arz etmiyorsa, genelde bu tür iadeleri kabul etmez. Yok, yeşil kart, falan, bence yazılmış senaryo bunlar.
Her neyse, Ata’mızdan kalan Cumhuriyet kırıntılarımızla Cumhuriyet Bayramınızı kutlarım.

Yazarın Diğer Yazıları