Neden? (20 Ekim 2011)
19 Ekim sabahı Hakkâri’de gerçekleşen ve 24 evladımızın şehit olduğu, 18 evladımızın yaralandığı PKK saldırısı bizie artık halk olarak bazı soruları sormaya zorluyor. 1992-1997 arasında verdiği sert ve tavizsiz mücadele ile sayıları 10 bini aşan PKK’lı teröristleri, Sivas-Ağrı-Hakkâri-Osmaniye arasındaki iki Yunanistan büyüklüğünde geniş bir alanda yenerek temizleyen Türk Ordusu 2004 sonrasında neden terör ile mücadelede 1990’lı yıllarda kazandığı başarıyı kazanamıyor?
Subaylar daha az mı cesur? Askerler daha mı yeteneksiz? Yoksa ordu yeni ve yanlış bir strateji mi benimsedi de ortaya böyle bir sonuç çıkıyor? Hiç birisi değil. Subaylar 1990’larda çarpışan komutanları kadar cesur. Askerler bırakın “az eğitimli falan” laflarını, 1990’lı yıllarda PKK’yı perişan eden ağabeyleri gibi aldıkları eğitim ile PKK’nın canını okuyacak kadar bu işi biliyorlar. Ordu’nun da stratejisi, eğitimi değişmedi. Üstelik kullandıkları silahlar 1990’lı yıllardan daha iyi.
Senelerce terörizm ve kontrterörizm konularında çalışan birisi olarak ben de yukarıdaki soruları arkadaşlarıma, çevreme, güneydoğu Anadolu’dan gelen subaylara, polislere sorduğum zaman hep aynı cevabı alıyordum: “Hocam savaşmamıza izin verilmiyor.” Bu cevap beni huzursuz etti ancak tatmin etmedi. “Kışlalara, karakollara kapandık. 1990’lı yıllarda alan hakimiyeti stratejisi ile sürekli terör örgütünün peşinde koşardık. Oysa şimdi biz bekliyoruz PKK geliyor” diyorlardı. Ben herhalde abartı var diyordum.
Ancak PKK ile Başbakanlık ve MİT yetkilileri arasında 2010 yılında Oslo’da gerçekleşen görüşmelerde MİT müsteşar yardımcısı PKK’lı muhatabına “Türk Ordusu Güneydoğu Anadolu’da herhangi bir planlı operasyon yapmıyor” diyerek, söylenilenlerin doğru olduğunu, Türk Ordusu’nun PKK ile mücadele etmesine müzakere sürecinde siyasal karar ile izin verilmediğini ortaya koymuştur. Türk Ordusu, PKK’ya karşı planlı operasyon yapmamaktadır ancak PKK Türk Ordusu’na karşı planlı terör eylemlerine devam etmektedir. Afet Güneş, şöyle diyor: “Ordunun şu anda yaptığı planlı bir operasyon yoktur.” Demek ki terör ile mücadele edilmiyor.
Türk Ordusu’nun terörle mücadelede başarılı olduğu kanıtlanmış alan hakimiyeti stratejisini uygulamasına izin verilmemektedir. Böylece Türk Ordusu “bitkisel savunma” ya geçmeye zorlanmıştır. Duran bir orduya sürekli vurulur. PKK da durdurulan bir orduya vuruyor.
Yeter artık. Türk Ordusu’nun eli kolu serbest bırakılmalıdır. Türk Ordusu’nun PKK ile mücadele etmesine izin verilmelidir. Türk Ordusu’nun alan hakimiyeti sağlaması için kışlalarından, karakollarından çıkması ve Kuzey Irak’a sürekli operasyonlar düzenlemesi gerekmektedir. AKP Hükümetinin artık ordunun terör ile mücadelesinin önünde engel olmaması gerekiyor. Müzakereler durdurulmalı, müzakerenin lafı bile edilmemeli, mücadele en keskin şekilde sürdürülerek PKK müzakere için yalvarır hale getirilmelidir.
Kuzey Irak’a operasyon yapmak için ABD’nin iznine ve desteğine ihtiyaç yoktur. İran Kandil’e ABD’nin desteği ve izni ile mi operasyon yapmıştır? Tabii ki, hayır. Türkiye’nin de ihtiyacı yoktur. Demek ki, terörle mücadele mümkündür. Ancak bunun için önce orduya düşmanlığın sona ermesi gerekmektedir.