Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!
Nasıl bir denklik kurdularsa;
Başbakan Binali Yıldırım, dünkü AKP Grubu'nda "muhtarlar ile il ve ilçe müftülerine resmi nikâh kıyma yetkisi verileceğini" açıkladıktan sonra, yandaş cenahın gelen tepkilere karşı ilk refleksi:
- Ne olmuş yani kilise de nikâh kıyıyor!
Ee... Yani?
***
Kim, nasıl eğip bükse ve Yıldırım'ın ilan ettiği bu "niyet"e itiraz edenleri, -mevzu bahis seçim sandığı olduğunda bir anda muhafazakârlaşan- toplumun algısına "din karşıtı" olarak kazımaya çalışsa da öyle değil o işler!
Konu tamamen başka.
Bu skandallara gebe niyete karşı çıkanların büyük bölümünün derdi, "evlilik" kurumunun bir şekilde "dini otoritenin onayına" bağlanması değil, dinin bugüne kadar Türkiye'de neleri "onaylatmak", "hazmettirmek" için ve nasıl "ahlaksızca" kullanıldığını gayet iyi biliyor olmaları!
***
Kısacık hatırlayım:
- Diyanet bünyesindeki internet sitesinden verilen fetva:
"Babanın kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek kızına şehvet duyması bir haramlık oluşturmaz."
- Başı açık(!) ilköğretim öğrencisi kızlara "müftülük" tepkisi:
"Neden örtünmüyorsunuz, görmüyor musunuz elmanın bile kabuğu var."
- "Müftülük" fetvası:
"18 yaşındakinin zinasına karşı çıkamıyorsanız, 17 aylık bebeğe tecavüze karşı çıkmak timsahın gözyaşıdır."
- "Müftülük" beyanı:
"Düğünlerde, karısının, kızının oynamasına ses çıkarmayan deyyustur."
***
Kısacık hatırlatma daha:
Bu skandalların müsebbiplerinin tamamına yakını "dini otorite" olarak görevlerine aynen devam etti! Anlayacağınız, "nikah" yetkisi üç aşağı beş yukarı "bu kafa"ya emanet edilecek.
Ki bu zaten "endişeli"lerin "öncelikli" gerekçesi!
***
Yukarıda, sadece birkaçını sıraladığım örneklere bakıp da şu kaygılara kapılıyor olmanın neresi "din karşıtlığı", "alerjisi", "CHP kafası", "endişeli laiklik" acaba;
Bu "kafa"yı "nikâh"la yetkilendirme, tecavüzü yasallaştırmaz mı?
Pedofiliyi yasallaştırmaz mı?
Ensesti yasallaştırmaz mı?
Tecavüzü, pedofiliyi, ensesti aklama aracı olarak kullanılmaz mı?
Her nevi sapıklığın, sapkınlığın önüne, çoğunluğun itiraza cüret edemeyeceği "dini bir zırh" çekmek olmaz mı?
***
Bunların hiçbiri olmaya da bilir...
Ama bütün bunların olma ihtimali ciddi birer tehdittir!
Böyle bir tehdide rağmen "müftü"leri "nikâh memuru" yapmaya kalkışmak; çoluğumuzun çocuğumuzun kaderiyle oynamak değil midir?
*
GÜNÜN SORUSU
Müftüler nikâh kıyacaksa nikah memurları ne yapacak; onlar da fetva mı verecek?
Sıradaki....
Hanidir sinek avlayan berber esnafının iç sesi konuşuyor:
- Başbakan bu hızla giderse önümüzdeki salı da biz -eskisi gibi- "sünnet" ve "dişçilik"le yetkilendirilebiliriz pekala!..
Olur mu olur!
*
Böyle taksit taksit siz de tadını çıkaramıyorsunuzdur, "kadılık" sistemini getirin, "bir avazda" olsun bitsin!
*
Benden söylemesi...
Atatürk'ün "Gençliğe Hitabe"si yasaklanıyorsa, Atatürk'ün "Bursa Nutku"nu okumanın zamanı gelmiş de geçiyor bile demektir!
*
Canından can aldınız; yetmedi mi!
Geçtiğimiz yıl, Şırnak'ta uğradığı PKK saldırısında şehit olan kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan'ın Osmaniye'de düzenlenen cenaze törenindeki "açılım" isyanından sonra, önce "TSK'dan ihraç" talebiyle disipline sevk edilen, sonra da ikinci bir soruşturmayla "siyasi faaliyette bulunmak"tan 5 yıl hapsinin istendiği iddia edilen Yarbay Mehmet Alkan'a destek olmak isteyen vatandaşlar bugün saat 11.00'de, Ankara'da Jandarma Genel Komutanlığı önünde toplanacaklar...
Bu vesile ile söylemeden geçemeyeceğim:
Canından can aldığınız bir insandan daha fazla ne alabileceğinizi sanıyorsunuz ki!
*
TRT'ye para lazım!
Radyo/TV alıcısı olan elektronik cihazlardan alınan TRT bandrolü uygulaması genişletilmiş, interneti de kapsar hale getirilmiş; e normal tabii. Rakamlar CHP Milletvekili Atilla Sertel'in iddia ettiği gibi astronomikse kolay mı Ersin Düzen'in maaşını ödemek... Para lazım TRT'ye... Çok para lazım!
*
Çuvaldız
MHP Genel Başkan adayı Prof. Ümit Özdağ aradı. Dün "Biliyor musunuz" diye yazdığım "Dışişleri Bakanı, Almanya'ya gitmeden önce Özdağ'ı arayıp destek vermiş" notundaki bilgilerin doğru olmadığını anlattı. Alt düzeyler arası rutin bilgilendirme olmuş sadece.
Demek ki neymiş? Kaynağınızı güvenilir de saysanız; hiçbir şeyi, "duyum"un anlık şehvetine kapılıp da, konunun muhatabına teyit ettirmeden kamuoyuyla paylaşmamak lazımmış!
Kimseyi kötü duruma düşürme ihtimali olmadığından sanırım boşluğa düştüm...
Demek ki neymiş? Gazetecilik iddiası olan böyle bir köşede bile bu hata yapılıyorsa büyük lokma yutmak ama başkalarına ayar verirken büyük konuşmamak lazımmış...
Hem düzeltmiş, hem de aylık olağan çuvaldızlanma seansımızı tamamlamış olalım!