Türkiye’de bir kesim, AKP hükûmetini ısrarla “İslâmcı iktidar” olarak niteliyor. Oysa Türkiye’de asla bir “İslâmcı iktidar” yok. Bunu biz söylemiyoruz, bizzat bir AKP’li, Erdoğan’ın dış politika danışmanı Egemen Bağış söylüyor.
İspanya’nın EFE haber ajansına verdiği demeçte Bağış, Avrupa’nın kendilerine “İslâmcı” demesinden hatta “İslam yanlısı” demesinden duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor ve “Yeter artık, illallah!” demek istercesine feryat ediyor:
“- İslamcı olmadığımızı ispatlamamız için haç mı çıkaralım!”
Geçtiğimiz yılın Ağustos ayında da Kanada’da yayımlanan Winnipeg Free Pres gazetesinde yayınlanan bir mektubunda da, “AKP hakkında Batı’da kullanılan ’İslâmcı’ya da ’İslâm kökenli’nitelemelerin” doğru olmadığını dile getiren de AKP İstanbul Milletvekili ve Erdoğan’ın dış politika danışmanı, Bush’un özel dostu Bağış’tan başkası değildi. Yani, Bağış’ın bu sözleri yeni değil, üstelik Erdoğan dahil AKP kurmayları tarafından da itiraz görmüş değil.
Sayın Bağış’a, “Biz İslamcı, biz İslam yanlısı değiliz” itirafından dolayı teşekkür ediyoruz. Biz, “AKP İslâmcı değil” dedikçe, “Siz ulusalcısınız, üstelik AKP düşmanısınız, AKP elbette İslâmcı amma, bunu açıkça söylemiyor, AKP’nin ne olduğunu görmek için icraatına bakmak lazım!” itirazıyla karşılaşıyor, “Biz de icraatına bakarak AKP İslâmcı değil!” diye savunmaya geçiyor amma meramımızı bir türlü anlatamıyorduk.
“Haçlı seferi başlattım!” diyerek önce Afganistan’a ardından da Irak’a giren ABD ve diğer haçlılarla birlikte, “Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını üstlenen” bir AKP iktidarının “İslâmcı” yahut “İslâm yanlısı” olduğunu söylemek için hangi Ayet yahut hangi Hadis-i Şerifi delil gösterebiliriz ki! Hadi bütün bunlara “dış politikada gayri İslâmî amma içeride İslâmcı” diye mazeret üretmeye çalışalım, amma içerideki icraat dışarıdaki icraatından bin beter İslâm’a mugayir bir icraat. Haçlı ve Siyonistlerin borsa ve bankalardaki gelirlerine vergi yok amma milli sermayeye, hatta finans kurumlarının gelirlerine vergi var. Türkiye’nin nesi var nesi yok parayı getiren Haçlı ve Siyonistlere satılıyorsa biz buna da “İslâmcı icraat” diyemeyiz herhalde. AKP ağırlıklı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kendi eli ile kanunlar çıkartıp bir Haçlı oluşumu olan Avrupa Birliği’ne egemenliğinin bir kısmını devretmesi, “İslamcı icraat” olarak değerlendirilebilir mi?
Birilerinin AKP’ye “İslâmcı” demesinin sebebi eşi başörtülü Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması ise, diyecek bir şeyimiz yok. Zâten Başbakanın eşi de başörtülü, pek çok bakanın eşlerinin de başları örtülü. Demek ki bazılarının gözünde “İslamcı” demek, başörtülü olmak demek. Esas tuhaf olan nedir, biliyor musunuz? Hükûmeti “İslâmcı” diye eleştirenlerle AKP’nin rotasının aynı olması. Aslında “düşman kardeşler” fiili bir ittifak içersindeler. AKP iktidarını, “Biraz daha hızlı Batılılaş, biraz daha ABD’nin suyunda git!” diye eleştiriyorlar. İnanın “Düşmanlık” bir göz boyamadan ibaret.
Afganistan, Irak ve Filistin Haçlı-Siyon ittifakı tarafından işgal edilmiş ve Türkiye’nin bütün kurumları bir bir Haçlı-Siyon sermayesinin eline geçmeye başlamışken “İslamcı” denilen AKP ile, “Laiklik için 28 Şubat’ı bin yıl sürdürürüz” diyen liberallerin aynı ekonomi ve dış politika çizgisini benimsiyor olması, hatta diğer partilerin ve etkili kurumların da bu konuda milleti uyaracak en ufak bir gayret göstermemeleri ilginç değil mi?
Size tuhaf gelebilir amma bölgemizde “İslâmî bir siyaset” izleyen ve “İslâm’dan yana bir duruş” sergileyen kurumların başında Lübnan Hizbullah’ı geliyor. Filistin’deki Haniye ve taraftarları ile Irak’taki Sünni direnişçiler ile İran da İslâmî bir siyaset izlemekteler. Dünyada “İslâmî” olarak bilinmesine rağmen İslâm’a en uzak siyaset ve strateji izleyen tek siyasi organizasyon AKP’den başkası değil.
Nitekim AKP İstanbul Milletvekili ve Erdoğan’ın danışmanı da sık sık, “Biz İslâmî bir parti değiliz!” diyor, “Öylesiniz!” diyenlere de çok kızıyor:
“- Daha ne istiyorsunuz, haç mı çıkartalım!”
