Ne makul bir "hayır"
Gerçek kişi mi bilemiyorum. Neredeyse bir internet fenomenine dönüşen "sütçü"nün internette yayımladığı "Hayır" gerekçelerine bir bakın; kim, ne diyebilir...
O yüzden diyorum ki, bugüne kadar işittiğim en "makul", "makbul" hayır mesajlarından biriydi:
"Yüksek siyaset" dünyasından bakınca gözükmeyen böyle
"Sayın Tarım Bakanım...
Sizin gündemden haberiniz yok ben size gündemle alakalı birkaç demeç vereyim.
Siz koltuk peşinde koşmaktan birçok şeyi bilmiyorsunuz.
Mazot olmuş 4.85...
Benzin olmuş 5 buçuk lira.
Gazımız olmuş 3 lira.
Teşekkür ederiz, gübre 65 lira.
Yemimiz olmuş 58 lira.
Sütümüz olmuş 85 kuruş; sağolun.
Bir de bunun üzerine açıkta süt satmamızı da engellediniz.
Artık almış olduğunuz maaşlarınızdan bize de bir lira, iki lira atarsınız, köprü altlarında dileneceğiz çünkü artık bizde.
Referanduma gelince;
Ben de bir AK Partili olarak "Hayır" diyorum ve bütün bakanlarımı, milletvekillerimi kınıyorum."
***
Sandıktan ne çıkarsa çıksın referandumun ardı seçimdir
-----
İddia gazeteci Müyesser Yıldız'a ait.
"Nisan ayında yapılması planlanan "Tek adam, tek parti" anayasa referandumunun her anlamda son nokta olduğu sanılıyor.
Aynı kanaatte değilim" diyor ve ekliyor:
"Önce tüm baskı, tehdit ve devlet imkânlarının seferberliğine rağmen rerandumda "hayır" çıktığını varsayalım.
Erdoğan ve AKP, "Madem millet böyle istedi, vazgeçiyoruz" mu der, yoksa "Güven tazeleme" talebiyle seçime mi gider?
Olası böyle bir seçimden sonrasına dair hesaplar mı?
Hesaplar aynı olacağı için referandumda "evet" çıkması ihtimaline geçelim.
Pek çok madde yürürlüğe girip, Erdoğan "güçlü fiili başkan" haline gelse de tam anlamıyla "tek adam" olabilmesi için 2019'da yapılacak seçimlerin beklenmesi gerekecek.
Peki hem iç, hem dış dengeler açısından bunu bekleyecek sabır ve zamanları var mı?
Bizzat Başbakan Binali Yıldırım 20 gün önce Meclis'te Anayasa değişikliği teklifi görüşülürken, "İki kaptan gemiyi batırır. Kaptanın tek olması lazım, icraatta kaptanın tek olması lâzım. Tek nasıl olur? Yürütme ile ilgili yetkileri verirsiniz, sistemi ona göre tanımlarsınız, ondan sonra da hesabı sorarsınız" demedi mi?
Anayasa değişikliğinin gerekçesi olarak, "Milli mücadele verildiğini" anlatıyorlar. Hep birlikte 2 yıl daha "geminin batmasını" seyrettirmeyeceklerine göre, "tek kaptanlık" için acele edecekleri belli değil mi?
Daha önemlisi; "Dış dengeler" dedik...
MHP'yi "ikna" için görünürde Anayasa'nın ilk 4 maddesine dokunulmadı. Lâkin bunun AKP'lileri de "Yeni Türkiye"yi dayatanları da tatmin etmediği ortada.
Misyonu devleti ele geçirmek değil, T.C.'yi yıkmak olan FETÖ'cülerin bu anayasa teklifine desteği, her seçim ve 2010 referandumundan önce sözde "ateşkes" kararı alan bölücü terör örgütünün tavrı da bir yana.
Bunların tümü referandumun ardından gelecek seçimi bekliyor olmasın?.."
***
Bir bilgeden nasihat alma heveskârları gibi dizildiklerine göre Nuri Pakdil'in etrafında; darbecilikle, devrimcilikle mücadeleye karar verdiler demek ki!