Ne beklendi, ne geldi?
Gözüm televizyonda, elim kağıt-kalemde yeni yıl karşılaması yapıyorum. O kanaldan öbürüne. Bir sürü not aldım. Müthiş kırıklığım olmasına rağmen "iyi direndim" diye düşündüm. Orhan Ayhan büyüğümden aldığım şu mesajla, esnaf deyimiyle dükkanı kapatmaya niyetlendim; "Bence 80'ler silip, süpürdü. Tam bizim gibi veteranlara göre".
Altındaki zaman kaydı 01-01 2017: 00:34:41 idi.
Biraz daha oyalanırken "son dakika"lar başladı; "Gece kulübüne baskın. Ölü ve yaralılar var." Sonrasını biliyorsunuz. "Hadi sıkıysa yat bakalım" deyip yeniden zaplamalara başladım. Bir yandan yerlileri, ara sıra da yabancı haber kanallarını izliyorum. Türkiye'deki bir saldırıya ilk defa bu kadar çabuk tepki gösterildiğine tanık oldum. 15 Temmuz Gecesi "3 maymunu" oynayanlar, sıraya girdi. Hatta Hawai'de tatil yapıp, başkanlığının bitişini bekleyen Obama bile destek mesajı yolladı. En hızlıları da bizi kapının önüne koymakla tehdit eden AB yetkilileri çıktı. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg onlara katıldı. Bu arada ölü sayısı artıyordu. Aralarında epey yabancı vardı. Yine karşımıza "sansür engeli" çıkıverdi.
123 örgüt
Bizden yetkilileri dinledikçe üzüntüme sinirlenmem de katıldı; "vahşettir, dehşettir, cinayettir, katliamdır". Anlayacağınız aynı kelimeleri farklı isimlerin ağzından dinledik. Şu ana kadar dinlemeye de devam ediyoruz.
Bu nasıl istihbaratsa, tüm Türkiye'ye "kamyon saldırısı" alarmı vermişti. Yani önce Nice'te sonra Berlin'de gerçekleşenlerin benzeşenine tedbir alındı. Oysa 13 Kasım 2015'teki Paris Katliamı'nın senaryosu tekrarlandı. Hem de 10 Aralık günü, 3 hafta önce, ciğerlerimizin yakıldığı idari sorumluluk bölgesinde. Terör uzmanlarına göre IŞİD ve PKK öncelikli 123 örgüt birlik ve beraberliğimizi yok etme peşinde. Hedefleri sayısal sonuç değil. Toplumu pasifize ederek, istekleri doğrultusunda kullanmak. Marksist-Leninist'lerle dinci terörün eylem birliği kimseyi şaşırtmamalı. Asıl korkulacak durum, sosyal medyaya kadar uzanan "destek mesajları". Yıllar yılı bu kafadakilerin Fatih'te, Beyazıt'ta kıldıkları gıyabi cenaze namazlarını hep görmezden geldik. Uzaktan seyretmekle yetindik. İstanbul, Konya ve Sakarya'da şubeler açmalarını önemsemedik. "Cennette tapu dağıtanlar" dört bir yanımızı sardı. Hadi bir adım daha ileri gideyim. Malum medyada "IŞİD, genç Sünnilerin isyanıdır" diyen köşe yazıları okuduk. Bütün bu işaretleri almamakta ısrar edenler bugünlere getirdi. Hatalar zincirine yol açanların, faturayı başkalarına ödetmeye hakları var mı?
Yaşar Usluer dostumun yolladığı ve bir kenara ayırdığım Mehmet Akif Ersoy'dan alıntıyı bugün kullanmak istiyorum:
"Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? 'Tarih'i tekerrür' diye tarif ediyorlar; 'Hiç ibret alınsaydı', tekerrür mü ederdi?"
Her konuşmasında şiirler okuyup, tarihten örnekler veren bazı büyüklerimiz bu sözleri bilmezler mi? Bir de henüz geride bıraktığımız yılın eylemlerini sıralayalım da, belki bazılarının gözlerindeki perde kalkar. Bu olayların tesadüf olmadığını anlarlar:
12 Ocak 2016 Sultanahmet'te bombalı saldırı 10 kişi hayatını kaybetti. 17 Şubat 2016 29 kişi öldü. 18 Şubat 2016 Lice'de askeri araca saldırı 6 şehit. 13 Mart 2016 Kızılay'da bombüalı saldırı 38 hayatını kaybetti 19 Mart 2016 İstiklal Caddesi'nde bombalı saldırı 5 kişi hayatını kaybetti 31 Mart 2016 Diyarbakır'da polise bombalı saldırı 8 şehit 1 Mayıs 2016 Gaziantep Emniyet Müdürlüğü önünde bombalı saldırı 3 şehit 12 Mayıs 2016 Diyarbakır'ın Sur İlçesi Tanışık köyünde bombalı patlama 16 kişi hayatını kaybetti/Bunlar devam edip 10 Aralık 2016'ya gelince Beşiktaş'ta 49 polis şehit edildi yine bombayla. 17 Aralık 2016 Kayseri'de komandolara saldırı 14 şehit. 19 Aralık 2016 Rusya'nın Ankara Büyükelçisi suikastla katledildi. 21 Aralık 2016 Fırat Kalkanı harekatında 16 şehit. Reina baskınındaki toplam sayıyı da bugün yarın öğreniriz.