NATO’nun en zayıf halkası
Yazıya oturduğumda, Silivri duruşmaları başlamamıştı. Kusura bakmayın, adaletin ’A’sı olmayan bir ülkede, adalet çağrısı yapmanın yararına inanmayanlardanım. Tarihte bu tür adalet oyunları, diktatör kıyımlarına kılıf hazırlamak için kullanıldı. Benzerlik buluyor musunuz? Ayrıca Silivri’de yatan öyle tanıdıklarım var ki, zamanında terfi için, ABD kapılarını az çalmamışlardı. Tabii, bunlar arasına tesadüfen katılan, bir avuç yiğit asker, Hurşit Tolon, Engin Alan ve adlarını sayamayacaklarımı katmıyorum.
Emirle adalet dağıtılan, talimatla suçlu yaratılan, sürekli söğüşlenen, sonra da sağılanlara sadaka verilen ülkede, haklılıkla, haksızlığı ayırt etmek, adalet aramak, adalete inanmak mümkün mü? Bakıyorum da, çağ atladığını savunuyor mikrofonu her eline alışında. Anlaşılan, arkadaş ne çağ biliyor, ne de atlamayı; birileri kendisine gerçeği söylemeli. Ayrıca uygar ülkelerin sokaklarına, burada olduğu gibi korkudan çıkamadığı için, çağın hangi çağ olduğunun da farkında değil. Biz atlamasına bir şeyler atlıyoruz da, nedense hep geriye.
Herkes heyecan içinde. Ne olmuş, terfiler, atamalar Şura’da açıklanmış. Buna da heyecanlanmadım ve hatta merak bile etmedim, çünkü akıl dışı. Pilotu olmayan Hava Kuvvetlerine, kaptanı olmayan savaş gemilerine, başkalarının komuta ettiği kara kuvvetlerine, komutan olsan ne yazar. Şu anda Türkiye NATO’nun en zayıf halkası.
Ne acı değil mi, Kore’de destan yazan, İstiklal Savaşında yedi düveli döven bir ordunun, imamlar elinde geldiği hal. Askerlikte, bazı gelenekler, komuta etmenin incelikleri ve kuralları için şarttır. Ancak aşiretlerde ve genellikle Arap ülkelerinde, teğmen aniden albay veya general yapılır. Allah, gerçekten Türk milletini seviyor da, sağda solda kimse ile dalaşmıyoruz. Yoksa yüzyıllık, şanlı şerefli tarihimize gölgeler düşecek.
Geçen gün, ABD Senatosu, Dışişleri Komisyonu’nda yapılan, Gezi oturumunu, yazmıştım. Baktım, birkaç gün sonra birkaç gazete ve internet sitesi oturumu yayınlamış. Ama ABD’nin resmi yayın organı VOA, Voice Of America’nın (Amerika’nın Sesi Radyosu) yaptığı haberden alarak. Kardeşim tembellik yapmayın, konuşmacıların konuşma metinleri, komisyonun resmi internet sitesi (http://www.foreign.senate.gov/hearings/where-is-turkey-headed_gezi-park-taksim-square-and-the-future-of-the-turkish-model) adresinde var. Her konuşmacının adı altındaki yerde, konuşma metinleri de yer alıyor. Açın bakalım ne demişler, sizin yayınladığınız gibi mi konuşmuşlar?
Gelelim dış politikaya. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Mısır’daki askeri darbe için ne dedi? Asker demokrasi getirdi demedi mi? Tamam da Erdoğan dâhil bizdeki AKP’li Musri avukatları, ağızlarını açıp, bir kelime bile eleştiri lafı etmediler, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’ye. Zavallı Kerry’de baktı, İslam âlemi içindeki kuklalar zor durumda, sözlerine açıklık getirdi, ağzımdan kaçtı falan diyerek.
Mısır’dan başka, Libya ve Tunus’ta da Müslüman Kardeşler baharı tutmadı. Tunus’ta, her an, Mısır türü gösterilerin patlaması bekleniyor. Batı, Libya’da yediği nanelerin lüzumsuz olduğunu göstermemek için, Libya’da meydana gelen çatışmaları haber yapmıyor. Ama Arap basını ve öteki ajanslar, günlük 50 kişiye varan ölü raporlarını veriyor. Suriye deseniz rezalet durumda.
Biz Gezi ve Silivri olayları ile boğuşurken, PKK’nın istekleri, teker teker gerçekleşiyor. Şimdi de uzun süredir savunduğumuz bir öngörü gerçekleştirilmek üzere. Ortaya söylentiler atılarak, kamunun nabzı yoklanıyor. Hasta mahkûmların salıverilmesi ile ilgili yasa kabul edilirse, bebek katili de serbest bırakılabilirmiş. Tam da çalınan minareye uydurulan kılıf misali. Nedendir bilmem hiç şaşırmadım.
Sevgili okurlarım, Türkiye, Osmanlı da dâhil, çöküş dönemlerinde bile yaşamadığı bir parçalanma tezgâhı altında. Ve bizler, ne yazık ki bu tezgâhı seyretmekle yetiniyoruz. Bu tezgâhta rolü olan bazı kalemler, şimdi utanmadan yarattıkları felaketin, kendilerini de etkilemesinden şikâyetçi. Sanki birincisini hazmetmişler gibi, kendilerine, İkinci Cumhuriyetçi veya Yeni Osmanlılar adını takan, bu kiralık kalemlerin çoğu da, teker teker işsiz kalıyor. Ancak şunu hatırlatmakta yarar var... Devran döner, durum değişirse, göreceksiniz en çok onlar ağlayacaklardır, bizi bu ampul iktidarı perişan etti diye. Ne diyebilirim ki.