NATO, neden IŞİD karşısında çekiliyor?

Yazı için hazırlık yaparken, serhat fatihimiz, Avusturya ve Fransa seferinden dönmüş, at üzerinden inip (her ne kadar attan düşse ve de uçak, at sayılmazsa da), fütuhat konusunda, açıklama yapıyordu. Fransa kralı Hollande’ye susması için nasıl rüşvet ihaleleri verdiğini, kendisine gelme diyen, Avusturya Arşidükü’nü, kaldığı otel çadıra çağırıp, nasıl fırçaladığını anlatıyordu. Serhat fatihimizi çekemeyen, kıskanan, yabancı matbuat, hem fütuhat, hem de temaslar konusunda, tersi haberler çıkarsa da, olsun, biz sazanlar yiyoruz nasılsa.
Serhat fatihi, içişlerine de değindi. Daha önce, zindanlara tıktırdığı hasımlarını, seçim ayağına ve seçmene hoş görünmek adına salıverilmesine karşılık, kendisine dönüp de teşekkür etmemelerini eleştirdi. Bu arada, terör örgütü PKK’nın, Meclis’teki temsilcileri, varılan anlaşmanın ipuçları konusunda konuştu. Daha geçen gün, Diyarbakır’da, Sırrı Süreyya Önder çıkıp da, önderleri bebek katili Öcalan’ın, seneye oralarda, serbestçe, vatandaşlarını selamlayacağını söylemedi mi? Evet askerleri serbest bıraktılar ama şimdi de 2015 seçimleri için Kürt koalisyon ortaklarını bırakıp, dengeli hareket etmiş rolü oynayacaklar.
Hoş saltanatı anlamak mümkün değil. Ülke içinde, yüzde 50 veya 45 gibi oy çoğunluğuna sahip olduğunu savunan bir cengâverin, böyle, serhat ellerde kapı kapı, dolanıp oy istemesi çelişki değil mi? Sanki yaptığı işleri anlamak mümkünmüş gibi, benimki de garip işte. Mesela, komşularla aramızda sorun falan bırakmayan, güleç yüzlü veziriazamın, bavullarla nakit paralar yolladığı Libya’ya, arpa az gelmiş, sorun var. Adamlar, Türk ve Katar vatandaşlarının, Libya’dan ayrılmalarını istemiş. Yoksa keseriz demişler. Yani, bu Arapları anlamak mümkün değil. Sen, bavullar dolusu dolarları, onlar iktidar olsun diye elden taşı, onlar kalksın, senin vatandaşlarını hedef alsın.
Bizim hanedanın, Orta Doğu’da oynadığı oyundan, anlaşılan batılı müttefikler de, pek memnun değil. Güney sınırlarımızı koruması için serhat fatihimizin, çağırdığı, NATO, Patriot bataryalarını, bu yıl sonuna kadar çekecekmiş. Karar, Almanya, ABD ve Hollanda tarafından alınmış.
Şimdi, siz düşünün, bu elin yabancıları, ne kadar fitne fesat. Onlar IŞİD’i Türkiye için bir tehdit olarak görse, “active fence” (aktif perde veya duvar) adını verdikleri, bu koruma kalkanını kaldırırlar ve Türkiye’yi Esad’ın füzeleri veya IŞİD’in el koyduğu füzelere karşı savunmasız bırakırlar mıydı? Demek, Batı’nın gözünde, sultanımızın gizlice cephane, eğitim ve sağlık hizmetleri verdirdiği bu terör örgütü, Türkiye için bir tehlike değil. Sır açığa çıkmış, öğrenmişler sarayın gizli politikalarını. Bence sarayda da bir hain var veya paralel istihbarat. Yani bizim basında çıkanları, dolaylı olarak Batı da doğruluyor.
Şimdi diyebilirsiniz ki, kardeşim, bu füzesavar-füzeler, Suriye’den atılabilecek kimyasal başlıklı füzeler içindi. Suriye’nin elinde, kimyasal olmasa da, o füzeler hâlâ var ve hem de hızla, Türkiye sınırına yaklaştırılıyor. O zaman, şimdi ne oldu da, bu müttefiklerimiz, birden bu füzeleri geri çekiyor. Diyorum ya, bu kadar ileri dış politikayı, yalnızca kitabını yazan ve sürekli tebessüm eden güleç veziriazam anlayabilir diye.
CIA’ci Graham Fuller de, çekmiş bizimkilerin ipini. Bir zamanların, ılımlı İslam’ın mimarlarından olan bu zatı muhterem de anında satmış. Belki hatırlamayanlar vardır diye hatırlatayım; Mustafa Kemal düşmanı ve Gülen için hayır mektubu yazanlar arasındaydı Fuller. Ama bugün kalkmış, sanki o önerileri o yapmamış gibi, AKP’nin Suriye politikasını hatalı bulup, Erdoğan’ı diktatörlüğe yaklaşmakla suçlamış. Belli ki ABD politikası, Ankara’nın şaşkın politikasından ayrılmış.
Gülen deyince, aklıma geldi, Washington’daki gazeteci arkadaşım Yılmaz Polat, yeni bir kitap yayınlamış, adı “ABD’nin özel din görevlisi”. Genelde Yılmaz’ın yazdığı kitaplar, Washington’u ve orada dönen dolapları bilmeyenler için bir tür referans kitaptır. Ara sıra ansiklopedi gibi açıp açıp bakılması gerekir. Bu kez de kitapta, yalnız Gülen değil, paralel devletin paralellerinin, üst üste çakıştığı dönemlerde, nasıl ABD’ye hâkim, savcı ve de bazı polisleri eğitim için gönderdikleri anlatılıyor. Hoş şimdi yollar ayrılınca birbirlerinin odalarına böcekler falan koyuyorlar. Ayrıca, Erdoğan’ın son Washington ziyaretinde olanlar ve mahdum Erdoğan’ın ABD’de mülk ve vergi bilgileri falan varmış. Meraklısına duyurulur.

Yazarın Diğer Yazıları