Nasıl bir ikiyüzlülük bu böyle!
Bu "seçki(!)"yi -bir kere daha- tekrarlamak şart oldu:
"Öcalan'ın çok geniş bir prestij alanı var. Nadir insanlardan birisi.
İdeolojik olarak gerçekten bir rehber ve lider... O dünya çapında bir problemin taşıyıcısı, lideri ve bu sorunu çözerse tarihe geçecek bir insan..." diyen yazar Etyen Mahçupyan, Başbakan'ın "Başdanışmanı" olarak "devleti yöneten zatı yönlendirmek"le yetkilendirilmişti! Hakkında değil soruşturma başlatmak, kendisine "devlet" adına "gözünün üstünde kaşın var" diyen dahi olmadı.
***
"Öcalan dediğiniz adam için bebek katili falan deniyor ama şunu da söylemek lazım... Öcalan'ın Nevruz'da uzattığı eli havada bırakırsak bunun vebali altında kalırız" diyen yazar Nihal Bengisu Karaca hakkında soruşturma...
Tamamlayamadım bakın cümleyi; yazarken bile bir gülme geldi...
Mümkün mü? Ülkenin "seçilmiş gazetecilerinden" biri olarak hemen her gezide Cumhurbaşkanı'nın uçağında kendisi.
***
"PKK bir terör örgütü değildir... Öcalan'a terörist demek, denize 'göl' demek gibi bir şey..." diyen yazar Emre Aköz evet ceza aldı ama nereden baksan yasalarımıza göre suç olan bu satırlarından dolayı değil; isli viski skandalından! Ceza dediysem öyle yargıya intikal eden bir durum da yok; Cumhurbaşkanı ve ailesinin yemeli-içmeli ev ziyaretlerine iştirak edemiyor hanidir, bu yani.
***
"Abdullah Öcalan'ın mesajları bizim de düşüncelerimiz" diyen Beşir Atalay İçişleri Bakanı'ydı! Devletin varlığına kast ettiği için hüküm giymiş, tescilli bölücü terör örgüt başıyla adeta "ruh ikizi" olduklarını ilan etmekte beis görmeyen bu kişiye bağlıydı güvenlik güçleri!
Aynı şekilde Bülent Arınç; külliyat olur biraz daha eşsek arşivi;
"Dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli hal aldı" dedi...
"Öcalan'ı da zor duruma düşürdüğünüzü bilmiyorsunuz. Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan'ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?" dedi...
"Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı açmayı suç olmaktan çıkardık" dedi...
Yine AKP milletvekili olan Orhan Miroğlu, "PKK ve IŞİD terör örgütü değil politik hareketlerdir" dedi...
Yine AKP Milletvekili olan Mehmet Metiner, "Öcalan Türkiye'nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yerde duruyor" dedi.
Bugün benzer çıkışlardan dolayı HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını konuşabiliyorsak, demek ki bu isimlere de dokunulabilirdi. Üç maymuna denk geldiyse demek, gören, duyan, konuşan bir "yetkili" çıkmadı.
***
"Abdullah Öcalan öldürmeyi değil yaşatmayı seçti" diyen yazar Hilal Kaplan'a kimse soruşturma açmadı.
"Öcalan kendi halkının önderi" diyen Kadir İnanır'a bildiğim kadarıyla kimse soruşturma açmadı.
"Abdullah Öcalan Orta Doğu'da Türkiye'nin önünü açıyor" diyen Yiğit Bulut hakkında kimse soruşturma açmadı. Üstelik de Cumhurbaşkanı Danışmanı olarak ediyor bu lafları.
"Öcalan bu süreçte sorumluluk bilinci ile hareket ediyor... Öcalan'ın konumunu Türkiye artık tartışmalı" diyen, hatta daha dün, yeni, dünkü köşesinde "Öcalan bu! Kolay değil Orta Doğu'da 32 yıldır ayakta kalmayı başaran PKK gibi bir örgütü kurup yöneten bir adam. Kuşkuları ve sezgileri çok güçlü" diyen Abdülkadir Selvi'ye soruşturma açıldı mı mesela?
Ne münasebet!
Ama sorsanız terörle mücadelede kuş uçurtmuyorlar. O derece ki kendimi bildim bileli ekranda olan, dahil olduğu hiçbir işte "Türkiye'nin ortalama değerleri"ne aykırı bir halde görmediğimiz Beyazıt Öztürk hakkında BİLE "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan soruşturma başlattılar.
Bravo. Terörün kökü kazınır kesin bu hamleyle!
***
"BİLE", çünkü "Beyaz" bir polis çocuğu. Tek başına bu bir masumiyet karinesi oluşturmaz. Ama Beyaz, "polis"in yoğun olarak "katil", "faşist" diye anıldığı bir ortamda polis çocuğu olmayı bir komplekse dönüştürmemiş, her daim polis çocuğu olmakla gururlanmış bir polis çocuğu.
Denk geldiğim hemen her programında lafı geçtiğinde ayağa kalkıp asker ve polislerimizin önünde, şehit ailelerinin önünde düğmesini ilikleyen bir adam Beyaz. Ay-yıldızlı tabut kervanlarının oluştuğu günlerde programını iptal eden, yayındaysa yarıda kesen bir adam... Ve bu adamı linç ettik biz günlerce; görsel, yazılı, sosyal medya, troller...
Niye?
Şov programına telefonla bağlanan kadının biri "terör örgütü ağzıyla konuştu", Beyaz da onu alkışlarla uğurladı diye!
Beyaz o anı iki kelimeyle çok güzel izah etti:
"Beynim durdu..."
Konuşmanın "propaganda" amaçlı yapıldığını anlamadığı öyle belli ki... "Basiretim mi bağlandı ne" denir ya, o da hâlâ öyle bir şaşkınlık içinde...
Hem pardon da, normal değil mi anlamaması?
"Çocuklar ölmesin..." diyor kadın... "Analar ağlamasın..."
Bu ifadeler kimin sloganı?
PKK'nın mı yoksa Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın mı?
Madem öyle, Beyaz'a soruşturma açanlar, Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın aynı cümlelerini alkışlayanlara soruşturma açacak mı?
Konuşmayı onaylamıyorum. Konuşmadaki imaların ne anlama geldiğini idrak edecek zekaya da sahibim. Ama kimse kusura bakmasın sormak durumundayım:
Nasıl bir ikiyüzlülük bu böyle!
Manda ve himayeye teşne bir camianın içinde yıllardır, bir gün olsun vatanına, bayrağına, milletine bağlılığını ifade etmekten geri durmamış bir adamın üzerinde tepinirken bu sözlerin bin beterini söyleyenleri iktidar yapan, PKK'ya aleni destek veren sözde sanatçıların dizilerine reyting, filmlerine gişe rekoru kırdıran sen değil misin canım ülkem?
Bir: Bırak artık bu sahtekarlığı...
İki: Ben ırmağının akışına ölürüm ölmesine ama sen de, şimdi, sırf, olası bir Başkanlık referandumunda birileri "milliyetçi oylara muhtaç" diye başlayan ve muhtemelen devamı da gelecek olan, bu haktan, vicdandan uzak göz boyama operasyonlarına kanma Türkiyem!