Narsizmin doruğundaki 3 isim...
Narsizm malûm, insanın kendine âşık olma halidir ki bu bağlamda benim aklıma gelen ilk 3 isim şunlardır:
1) Tayyip Erdoğan...
Erdoğan kendine aşık olan isimlerin başındadır... Tayyip Erdoğan’daki bu hal,biraz mağrurluğu, biraz maneviyatının baskın olması ve biraz da efeliğinden kaynaklanıyor... Öyle ki Tayyip Bey değil başkalarını, Bakanlar Kurulunda bile hiç kimseyi umursamaz ve bu durum bazı bakanlar tarafından dillendirilir... Erdoğan’ın kendine kayıtsız-şartsız râm olanı sahiplenmesi ve de kendini eleştirenleri düşman görmesi de işte bu ruh halinin yansımasıdır.
2) Hasan Celal Güzel!
Başbakanlık Müsteşarı olduğu günlerden beri tanıdığım Hasan Celal Güzel de kendi kendine sevda çeken isimlerden biridir... Hasan Bey, Demirel ve Özal dahil geçmişte yoldaş olduğu herkesle kendine olan hayranlığı sebebiyle ters düşmüştür... Güzel’in Erdoğan ve Gül’e olan şekli muhabbeti ise kendini hapse attıran TSK’ya olan kinini tatmin etmek ve de ailevi sebepler adınadır...Malum Hasan Bey’in eşi Ülker Hanım AKP’den mebus olmuş, keza oğlu Mustafa da 40 yaşındayken yani memur olma hakkı yok iken Abdullah Gül’ün çabasıyla memur yapılarak Devlet Denetleme Kuruluna atanmıştır.
3) Taha Akyol
Kendini tasdik mercii ve hatta allâme olarak görenlerden biri de Taha Akyol’dur. Nitekim bu durum yazılarına da yansıyor....Onaylıyorum, önemsiyorum, doğru buluyorum, yaptığı yanlıştır gibi kesin hükümlerle kendine farkında olmadan kutsiyet atfediyor... Hukuk tahsili yapmasına rağmen birkaç tane kitap karıştırdı diye zaman zaman kendini toplum bilimci gibi görme ve satma çabaları da var... Somut olarak Özal’dan Mesut Yılmaz’a, Çiller’den AKP’lilere kadar döneminde hükümran olanlara fiili danışmanlıklar teklif ediyor ve bunu yapmayı hak ve hatta vecibe olarak görüyor...
O KALMIŞTI!..
Futbol da artık siyasetin emrinde!
Ayrıntılı kulisi dün Reha Muhtar yazdı!
Malum Futbol Federasyonu Başkanlığı için 3 aday vardı.
Derken bir anda aday sayısı bire indi ve Mehmet Ali Aydınlar tek kaldı.
Muhtar’a göre Başbakan istediği için böyle olmuş!
Hayır Mehmet Ali Aydınlar’a asla lafım olmaz, gerçekten kaliteli bir isimdir ve o makama da layıktır ancak Başbakan’ın bu işe müdahale ettiği fısıltısı iyi olmamıştır; zira bu durum futbolu politize eder .
Bu görüntüden sonra futbol adamları da artık siyasi referans peşinde koşacaklar ve politika futbola yön vermeye başlayacak.
Spor ya da futbol dünyada sadece faşist diktatörlerin propaganda aracı olmuştu ki, maalesef Tayyip Erdoğan’da şimdi böyle emareler görülüyor; lakin bu çok yanlıştır ve futbolda kan davalarına sebep olur.
Hani Evren tutuklanacaktı?..
Seçim öncesini hatırlayın!
12 Eylül’den hesap soruluyor, Evren hapse giriyor haberleri manşetlerdeydi.
Savcı ifadeleri aldı; peki ya sonrası?..
Tık yok!
Öyle ya savcılık eski bir devlet ya da Cumhurbaşkanını ifadeye çekiyorsa ortada büyük bir suç var demek değil midir? Basit bir iddia ya da sade suya tirit bir hikaye için koskoca bir ismi sigaya çekebilir mi? Savcılık ifadeye gitti ise, aslında onun tutuklanmasının gereğine kanaat getirmiş demektir.
Hal bu iken Evren’in sorgu olayından hiçbir sonuç yok.. Bakın altını çizerek yazıyorum, bir şey de çıkmayacak; zira Evren sadece seçmeni manipüle etme adına görüntü olsun diye sorgulandı...
Soruyorum, bu tablo yargının siyasetin paraline girmesi değil midir?
MHP genelgesini 5 ay önce duyurduk!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli önceki gün teşkilatlarına acil ve önemli kodu ile bir genelge gönderdi.
Peki ne mi var bu genelgede?
İşte o genelgeden bir satır:
- “AKP şer odaklarının atmayacağı iftira yoktur. Tuzaklara dikkatli olun.”
Bahçeli haksız mı?.. Değil...
Ancak bu uyarı için çok geç kalınmadı mı?..
Biz bu genelgede var olan şüpheleri öngörülerimizden hareketle tam 5 ay önce bu sütundan 3 ayrı yazı ile duyurduk.
Yeri geldiği için söyleyeyim, AKP uzun bir süre MHP’ye artık operasyon yapmaz; zira zamanı değil ve artık ihtiyacı yok.