Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Müstakbel suçlular

Türkiye’de bundan böyle kimlerin şüpheli, sanık veya suçlu olacağı önceden kestirilebilir hâle gelmiştir. Bu konuda ben bazı tahminlerde bulunacağım; bakalım okuyucular da tahminlerime katılacaklar mı?
İlk şüpheliler Gediz Firkateyni’ndeki SAT komandolarıdır. Bilindiği gibi Sat komandoları, 24 Temmuz 2009 sabahı, Aden Körfezi’nde başarılı bir harekât düzenlemişler ve beş deniz korsanını kıskıvrak yakalamışlardır. Muhtemelen yaptıkları yanlarına kâr kalmayacak, uluslararası ilişkilerimizi zedeledikleri gibi bir ithamla ilerdeki bir suçlamanın sanıkları olabileceklerdir. Üstelik 25 Temmuz tarihli bazı gazeteler bu harekâtı renkli resimlerle de süsleyerek kamuoyuna bir kahramanlık gibi sunmuşlardır.
İkinci sırada Afganistan’da hizmet gören askerler gelmektedir. Şu andaki birliğimizin başında bulunan komutan şehit olarak müstakbel suçlamalardan kurtulmuştur. Ancak onun komutasındaki subay ve erler birtakım başarılı çalışmalarının sonucunu elbette göreceklerdir.
Kosova’daki birliklerimiz için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Onların Kosova’daki Türklerle kurdukları yakın ilişkiler, suçlanmaları için yeter sebep teşkil edecektir.
Sınırlarımızı aşarak Irak’a devamlı hava harekâtı düzenleyen birlik komutanlarımız da muhtemel sanıklar arasında yer alabilir. Tam da Barzani ile ilişkilerimizin bahar havasına girdiği bir dönemde Irak hava sahasından teröristlerin mevzilerini bombalamak elbette bahar havasını kışa çevirebilecek bir harekettir ve bunun da ileride ilişkileri bozan bir davranış olarak değerlendirilmesi mümkündür. Irak’ın kuzeyinde yatırım yapan şirketlerimizin ve petrolcülemizin gördüğü zararların da suçlamalar sırasında ısrarla dile getirileceği  düşünülebilir. 
Sınır içindeki operasyonların komutanları da ileride şüpheli, sanık veya suçlu sandalyesine oturabilir. Bilindiği gibi şu sıralarda ülkemiz tarihî bir fırsat yakalamıştır. Bu fırsatı değerlendirmek konusunda bütün kurumlarımız anlaşmışlardır. DTP, PKK ve Öcalan durmadan barış çağrıları yapmaktadır. Ülkemizin âkil adamları ve tecrübeli gazetecileri arabuluculuk rolünü başarıyla yerine getirmektedirler. Böyle bir ortamı baltalamak affedilir bir eylem sayılamaz. Tam da barış görüşmeleri başlarken ve Demokratik Özerk Kürdistan’ın kurulması yönünde adımlar atılırken bu eylemlerin işi bozduğu ileri sürülecek ve eylemlere katılanlar yargı önüne çıkartılabileceklerdir.
Demokratik Özerk Kürdistan kurulunca anayasanın bu yeni duruma göre değiştirileceği muhakkaktır. Belki de basınımızın barışçı kanadındaki teklifler değerlendirilecek, ülkenin adı Anadolu Cumhuriyeti olacaktır. Anayasanın ilk maddelerinde bu yeni cumhuriyetin Türk ve Kürt milletlerine (yoksa Kürt ve Türk mü?) dayanan bir cumhuriyet olduğu belirtilecektir. Tabii ki o zaman PKK’nın önünde siyaset yapma yolları açılacak, önderleri Öcalan da muhtemel bir koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı olabilecektir. İşte bu takdirde başlayacak olan yeni soruşturmalarda bu süreci engelleyen ve geciktiren bütün unsurlar; milliyetçiler, yurtseverler, ulusalcılar, bağımsızlıkçılar... sanık sandalyelerinde yerlerini alacaklardır.
Böyle bir durumda elbette tarih de yargılanacak ve yeniden yazılacaktır. İlk mecliste söz verdikleri hâlde, Kürdistan Özerk Bölgesini rafa kaldırarak üniter bir ulus devlet kuranlar, yeni tarihin ithamlarından nasiplerni alacaklar ve suçlu ilan edileceklerdir. Yeni tarihlerde, Anadolu’nun binlerce yıllık bir Kürt yurdu olduğu yazılacak, Malazgirt’te Bizans’ı yenenlerin kahraman Kürt peşmergeleri olduğu önemle vurgulanacaktır. Tarihi yanlış yazan ve yazdıranlar da elbette suçlular listesinde yerlerini alacaklardır.
Benim tahminlerim bunlardır. Okuyucular bunlara katılabilir de katılmayabilir de. Katılanlar, yukarıdaki grupları daha somut hâle getirip isimlendirebilirler. Suçlu listelerine başka gruplar ve isimler de ekleyebilirler.

Yazarın Diğer Yazıları