Röportaj: Mayis Alizade / Yeniçağ
Mudo Holding Onursal Başkanı Mustafa Taviloğlu ile sanata bakışı, koleksiyonculuğu üzerine bir söyleşi yaptık. Taviloğlu, Yeniçağ’ın sorularını yanıtladı.
Yeniçağ: Siz Rönesans döneminin Floransa’sında sengin Medici ailesinin yaptığı işin aynısını yaparak sanat koleksiyonunuzu zenginleştiriyorsunuz. Biliyorsunuz, Orta Çağ kurallarının Avrupa’yı sarmasından sonra Rönesans’a yeniden dönüşte Fransız filozof Michael Montaigne ile Rönesans sanatçılarının yapıtları en büyük rolü oynamıştı. Türkiye’de bu işlerde sizden önce Portakallar var, Sabancılar, Koçlar var, son yirmi yılda İstanbul Modern var. Türk özel koleksiyonculuğunun yaklaşık 130 yıllık tarihinde kendi yerinizi nerede görüyorsunuz?
Taviloğlu: Sen şimdi bana o kadar güzel bir soru soruyorsun ki. Bu, çok geniş bir konu ve alan. Bir bir iş ortamından sanat ortamına geçmişiz. Ben başta ekonomi olmak üzere çok farklı platformlarda sanat konularını anlatmayı çok severim. Bu işleri geliştirmek için daha fazla beyin jimnastiği yapmamız, etkinlikler, sempozyumlar düzenlememiz, dünyanın farklı noktalarına gidip konuşmamız ve dünyanın farklı noktalarından koleksiyoncuları getirip konuşturmamız gerekir. Birkaç kere Bursa Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde gidip hem ekonomi ve hem de özel oturumda sanatı konuştum. Bundan aşırı mutluluk duyuyorum. Kazandığımız paranın bir kısmını sanat alanında değerlendirmeye kutsal bir iş gibi bakıyorum. İyi ki sanata ilgi göstermişim. Çünkü sanatta tamamen farklı bir ruh var. Kendimin sanat eserleri üretemememden dolayı sanatın müşterisi olarak kaldım.
Yeniçağ: Soruyu yerinde bulmuyorsanız cevaplandırmayın lütfen. Sanat eserlerine ticari meta olarak baktığınız oluyor mu? Yani alış-satış anlamında. Sır alanınıza hitap eden bir soruysa kusuruma bakmayınız lütfen.
Taviloğlu: Bu sorunuzdan dolayı ayrıca teşekkür ediyorum. Sanat eserlerini alıp satmayı da sevmem. Beni kısmet koleksiyoncu yaptı. Bunun dışında koleksiyonumu daha fazla sanatçının görmesi için bir ortam oluşturmaya çalışıyorum. Hedefimde bu konu var.
Yeniçağ: Özel müze kurma planınız var mı peki? Yine de sır değilse tabii ki.
Taviloğlu: "Müze" kelimesini sevmem. Ancak sanat merkezi kurarak koleksiyonumdaki eserleri başkalarıyla da paylaşmak için bir ortam oluşturmayı düşünüyorum. İnsanların maddi servetten ziyade sanat koleksiyonlarıyla gurur duyduklarına ve duymaları gerektiğine inanıyorum.
Yeniçağ: Türkiye’nin Avrupa’da en çok tanınan fırça ustası Fikret Mualla’nın sizin koleksiyonunuzda yaklaşık yirmi adet orijinal tablosunun olduğunu biliyoruz. İstanbul Modern’de sergilendiğinde görmüştüm...
Taviloğlu: Evet, evet.
Yeniçağ: Türk resim sanatının iki yüz yılı bulan tarihinde hangi önemli ressamların tablolarını koleksiyonunuza katmaya muvaffak oldunuz? Okurlarımızla paylaşmak ister misiniz?
Taviloğlu: Bunu bana hep soruyor ve “Hangi ressamı beğeniyorsun?” diye yanıtımı merak ediyorlar. Ben herhangi bir tabloyu almışsam onu beğenmişim demektir. Burada ayrımcılık yapmam doğru olmaz. Tanıdığım, arkadaş olduğum sanatçılar var, onların arasında ayrımcılık yapmayı doğru bulmuyorum. Hayatta olmayanları söylersem, Allah rahmet eylesin, Burhan Uygur dostumdu, çok iyi bir ressamdı. Ben çok sanatçı tanıyorum, onun için somut isimler telaffuz etmem yanlış olacaktır. Ressam olmayıp da mimar olan ancak çok güzel eserler yaratmış bir sanatçının ismini vereyim, Cihat Burak. Öbür ressamların da bende çok güzel tabloları var.
Yeniçağ: Genç ve orta yaşlı Türk ressamların eserlerini aldığınızı biliyoruz. Şimdi ağırlığı kimlere veriyorsunuz?
Taviloğlu: O iş o şekilde değil. Şimdi sadece ve sadece isimlerini bile bilmediğim genç ressamlardan tablolar alıyorum. Ciddi koleksiyoncuların hepsi bu yoldan yürümüştür. Örnek vermemi istiyorsanız, genç yaşlarından Salvador Dali’nin koleksiyoncusu olmuş Raynold Morze’nin Florida’da yaklaşık 200 tablonun bulunduğu Dali Müzesi’ni gösterebilirim.
Yeniçağ: Türk basınının unutulmaz kalemlerinden rahmetli Selahattin Duman, yurt dışına giderken sizin hem kıyafet mağazalarını hem de müze ve galerileri dolaşmaktan kendilerine vakit ayıramadığınızı yazıyordu. Haklı mıydı?
Taviloğlu: Çok güçlü kalem sahibi dostumdu. Ölümü hepimizin canını yaktı.Yurt içinde de dışında da ticari ve yatırım işlerimin yanısıra müze ve galerilere gösterdiğim ilgiden ben de çok memnunum. Böylece dünya resim sanatındaki yeni trendleri de izleme fırsatını buluyorum. Sanat alanındaki çalışmalarım da bana aynı derecede zevk veriyor.
Yeniçağ: Komet’in 28 Eylül 2022’de Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki cenaze töreninde yaptığınız duygusal konuşma benim de gözyaşlarımın yanaklarımı ıslatmasına neden olmuştu. Son 10 yılda Komet’ten tablo alamadığınızı söylemiştiniz. Bunun sebebi neydi acaba?
Taviloğlu: Bunu aklınızda tutmanız beni mutlu etti. Nedenini açıklamayayım. Komet’in eserleri benim koleksiyonumun en değerli örnekleri sırasındadır. Komet’e ne kıyafet beğendirebilirdik ne yemek. Gerçek sanatçı ve elit karakterli bir insandı. Yaşamımızdaki yeri hep boş kalacak. Hayat devam ediyor, biz de sanat alanına hizmette çizgimizden sapmadan ilerliyoruz. Elli iki senelik koleksiyonculuk serüvenimizin zirvesini 7 ayrı mekanda açtığımız sergilerde yaşadık. Sergimizde 903 sanatçının 2412 eseri yer alıyor. 24 Aralık tarihine kadar sürecek sergilerimizi izlemeyi sanatseverlere ve özellikle genç sanatçılara tavsiye ediyoruz.
Yeniçağ: Bu söyleşi için çok teşekkür ediyoruz.