Çanakkale savaşı başladığında 19. Tümen’in başında bulunan genç subay Türk milletinin kaderini değiştiriyordu. İtilaf devletlerinin başlıca emeli olan Çanakkale’yi geçip İstanbul’u almak hülyasına son veren kahraman, Yarbay Mustafa Kemal’den başkası değildi. Mustafa Kemal’in emrini gözlerini kırpmaksızın yerine getiren Mehmetçiklerin hikayeleri dilden dile anlatılır. Gazeteci Ruşen Eşref Ünaydın “Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülakat” başlığıyla bir röportaj yaparak kahramanı Türk halkına tanıtmıştı. Bu arada dillerden düşmeyen bir efsaneyi de aktarmadan geçemeyeceğiz:
Kirte muharebelerini yaşayan o dönemin gazilerinden birisi tarafından anlatılmış, kendi cenaze namazını kılarak ölüme aldırış etmeyen Mehmetçiğin hikayesi muharebelerin hangi koşullarda yapıldığını ortaya koymaktadır:
“Kirte muharebeleri sırasında, bölükler arka sıralarda hücum sıralarını beklemektedirler. Ön siperdekiler ileri fırlamış boğuşuyorlar. Yüzbaşı hücum için emir bekliyor. Askerin tamamı süngü takmış siperden fırlamak için hazır. Sinirler gergin... Dudaklar kıpır kıpır dualar okuyor, kelime-i şehadet getiriyor. Süre uzuyor. Yüzbaşı erlere sesleniyor: ” Yavrularım... Aslanlarım... Biraz sonra Cenâb-ı Rabbü’l-alem’in huzuruna varacağız. Abdestsiz gitmeyelim... Haydi! Tüfeklerimizin dipçiklerine ellerimizi sürüp hep beraber teyemmüm edelim... “ Teyemmüm edilir... Bekleme devam etmektedir. Biraz sonra Yüzbaşı; ” Çocuklarım... Sanıyorum biraz daha bekleyeceğiz... Önümüzde biraz daha zaman var. İleride arkadaşlarımız şehit oluyor. Hem onlar için hem de vakit varken kendi cenaze namazımızı kendimiz kılalım. Kâbe karşımızda... “ Arkadan Oflu Ali Çavuş bağırır:
“Er kişi niyetine...
Niçin muharebe ettiklerinin farkında olan bu yiğitler, biraz sonra şehadet sırasının kendilerine geleceğini de biliyorlardı.
Tek bir gayeleri vardı: Ezanlar susmamalı, vatan toprağı namert çizmeleri altında ezilmemeliydi...
O gün hepsinden vatan razı olmuştu.
O gün hepsi Bedr’in aslanları gibi çarpıştılar.
O gün hepsi Allah’ı arzu ettiler.
O gün hepsi Allah’a verdiği sözü tuttular.
O gün hepsi Allah’a kavuştular.
O gün hepsi aguşunu açmış onları bekleyen sevgili peygamberlerinin dizinin dibinde oturma şerefine nail oldular.
Mehmetçik adı
nereden geliyor?
Mehmetçik, Türk milletinin, kendi askerine beslediği sevgi ve minnet duygusuyla ona verdiği isimdir. Bu isim sıradan bir lakap, bir takma ad değil, tarihi süreç içinden bugüne kadar inanılmaz fedakarlıklarıyla milletinin gönlünde taht kurmuş olan askerimize verilmiş; yazılı olmayan, karşılığında bir rütbe ya da maaş alınmayan ancak Türk milleti tarafından içtenlikle kullanılan bir unvandır.
Dünyada hangi ülkenin askeri kısa bir süre sonra öleceğini bilerek ve ölüm sırasını beklerken tüfeğinin dipçiğiyle teyemmüm edip kendi cenaze namazını kıldıktan sonra sipere atılmıştır?
Yine hepimizin bildiği gibi yakın zamanda da vatanını savunmak için gözünü kırpmadan şehit olan, kolunu, bacağını, gözünü kaybedip gazi olan kahraman askerlerimizin benzerleri de başka ülkelerde yoktur.
Ve elbette Türk milletinin vatanını kendi canından üstün tutan askerine isim vermesi gibi sıradışı bir vefa örneği de...