Müslümanlara ve ilahiyatçılara sorular
Değerli okuyucular, bugün size bazı kitaplardan alınmış parçalar sunacağım. Kitapların ve yazarının adını vermeyeceğim. Daha doğrusu kitapların adını değiştirip ‘Çiçek Kitabı’ diyeceğim. Parçaların sonunda da küçük açıklamalar yapacağım. Sonra da sizden bir ricam olacak. Müslümanlığı, dinimizin esaslarını iyi bilen kimselere bu parçaları okuyup lütfen sorunuz. Bunlar dinimizin esaslarına uygun mu, değil mi? Okuyucular arasında din bilginleri, ilahiyatçılar varsa lütfen onlar da aynı suali kendilerine sorsunlar. Geçelim parçalara:
***
(24. surenin 35. ayetindeki) yekâdu zeytuhâ cümlesi haber veriyor. Mucizeli bir parıltı daha gösterir. Şöyle ki: Simgesel anlamıyla diyor ki on üçüncü ve on dördüncü asırda semavî lambalar ateşsiz yanarlar, ateş dokunmadan parlarlar. Onun zamanı yakındır. Yani 1280 tarihine yakındır, işte, bu cümle ile nasılki elektriğin âdete aykırı özelliğini ve geleceğini simgesel olarak beyan eder. Aynen öyle de; manevi bir elektrik olan Çiçek Kitabı dahi gayet yüksek ve derin bir ilim olduğu halde, öğrenim külfetine ve ders çalışmaya ve başka hocalardan bilim öğrenmeye ve profesörlerin ağzından bir şey kazanmaya muhtaç olmadan herkes derecesine göre o yüksek ilmi, meşakkat ateşine lüzum kalmadan anlayabilir, kendi kendine istifade eder. Bir âlim olabilir. Hem işaret eder ki, Çiçek Kitabı’nın yazarı dahi ateşsiz yanar, öğrenim için külfet ve ders meşakkatine muhtaç olmadan kendi kendine aydınlanır, âlim olur... Bu cümle hem elektriğin ortaya çıkışının yakın olduğunu, hem Çiçek Kitabı’nın meydana çıkışını, hem de yazarının doğumunu simgesel olarak haber veriyor.
Bu parçaya göre Kur’an’daki yekâdu zeyduha cümlesi, hem elektrikten, hem Çiçek Kitabı’ndan, hem de bu kitabın yazarından haber veriyormuş.
***
Başka bir parça:
Çiçek Kitabı kendi malım değil, Kur’an’ın malı olarak, Kur’an’ın meziyetlerine mazhar olduklarını ortaya koymaya mecburum.
Bu parçaya göre Çiçek Kitabı, yazarın kendi malı değil, Kur’an’ın malı imiş ve dolayısıyla Kur’an’ın sahip olduğu meziyetlere de sahip imiş.
***
Bir parça daha:
Başta kul e’ûzu bi-rabbi’l-felak cümlesi 1352 veya 1354 tarihine ebced ve cifir hesabıyla uygun olup insan türünde en geniş hırs ve hasetle ve birinci harbin sebebiyle vukua gelmeye hazırlanan ikinci umumi harbe işaret eder... ve simgesel bir anlam ile, Kur’an’ın hizmetkârlarından olan Çiçek Kitabı’nın öğrencilerine hususi bir iltifat ile onların hapisten, dehşetli bir şerden aynı tarihte kurtulmalarını ve haklarının imha (edilmesi) planının akim (sonuçsuz) bırakılmasını simgeyle haber verir. Min şerri mâ halak cümlesi 1361 ederek... bütün kuvvetleriyle Kur’an’ın hizmetinde çalışan Çiçek Kitabı öğrencilerinin geniş bir imha planından kurtulmalarına uygun düşerek simgesel bir anlamla onlara da bakar.
Felak suresinin ayetlerini tefsir etmeye çalışan bu parçaya göre iki ayet de aynı zamanda Çiçek Kitabını okuyan öğrencilerin hapisten ve imha planından kurtuluşunu haber vermekte imiş. İlk ayet bu öğrencilere hususi bir iltifat imiş.
***
Aziz okuyucular, yukarıdaki parçaların yazarı 20. yüzyılda yaşamıştır. Ben parçaları sadeleştirerek verdim, cümle bozukluklarına ise dokunmadım. Şimdi baştaki ricamı tekrar ediyorum. Lütfen parçaları dikkatle okuyunuz ve İslamiyete uygun olup olmadığını araştırınız. Önümüzdeki hafta bu konuya devam edeceğim. Bir hafta içinde siz bu parçaların alındığı kitabın veya kitapların gerçek adının/adlarının ne olduğunu bulmaya çalışınız? Bakalım kitapların adlarını ve yazarının kim olduğunu bulabilecek misiniz? Bulamazsanız bir hafta bekleyiniz. Cevabı ben vereceğim ve bu konuda yazılmış önemli bir kitabı da sizlere tanıtacağım.