Müslümanlar masumdur
Harap edilen Libya’da ABD Büyükelçisi ve yardımcılarının öldürülmesiyle yakılan ateş, ne yazık ki; değişik ve tehlikeli biçimler alarak yayılıyor.
Bir yanda; adeta “şirazesi bozulan” bazı Müslüman ülkelerde, daha büyük ve sürekli olayların çıkmasından veya çıkarılmasından korkuluyor. Öbür yanda; ABD, “kazmış olduğu çukura” düşmekten endişe ediyor. İnsanoğlu, “çelişkiler yumağı” haline getirilen gezegeninde, çaresizlik içinde çırpınıp duruyor. Dinle, mezheple kısacası inançla oynamanın ne “korkunç” gelişmeler gösterdiği yeniden ispatlanıyor.
Elbette; son ilahi rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v) ile ilgili en ufak bir haksız eleştiri bile, bütün Müslümanları, en azından “tedirgin” etmeye yetiyor.
Bunu bilen ve yaşayan “Batı” ise her fırsatta yüce dinimize ve kutsal Peygamberimize “dil” uzatmaya cüret ediyor. Yani, büyük bir nüfus ve yer altı-üstü potansiyele sahip olan, sıkı siyasi rejimler altında “geçinmeye” ve “yaşamaya” çaba gösteren halkın bu “tılsımı” hep kamçılanıyor.
Çoğu zaman, gayesini aşan ve hatta şiddete dönüşen protestoların, kısa veya uzun vadeli dönüşleri, gerçekten de trajik sonuçlar yaratıyor.
Neredeyse yarım asrı bulan bir bekleyişten sonra, birden bire “demokrasi isterisi” ne kapılan ABD’nin bazı Arap ülkelerinde, estirmek istediği “Bahar”ın kışı, hem de “Kara kışı” hükmünü icra etmeye başlıyor. Nereden bakılırsa bakılsın, aşağılayıcı bir filmi hazırlayarak, “pimi çekilmiş bomba” gibi internet sitelerine servis edenlerin aslında, büyük ve kanlı bir provokasyon yaratıcıları olduğu görülüyor.
Dikkat edilirse, provokasyon, özellikle “Bahar”ın estirildiği veya estirilmek istendiği Müslüman ülkelerde, beraberinde şiddet ve kanı getirmiş bulunuyor.
Gerçekten de, Libya, Mısır, Tunus, Yemen ve Sudan “Kara kışı” erken yaşıyor. Gerçi, Afganistan, Pakistan, Filistin, Hindistan gibi ülkelerde de, rüzgâr fırtınalara dönüşüyor. Belki de, Suriye kendi iç işleriyle boğuştuğundan, protestolara fırsat bulamıyor. Aslında; provokasyondan önce de, “Suriye çıkmazı” ABD’yi uyandırarak, Ortadoğu’da yaratılan potansiyelin tehlikesi, başka önlemleri öne çıkartıyor.
Afganistan ve Irak’tan “dili yanan” Pentagon, artık “Bahar” esintilerine her halde inanmıyor.
Beklenmedik veya tezgâhlanan oyunlar planları alt üst ediyor. Bu arada, ABD’de Başkanlık seçimleri tarihinin yaklaşıyor olması, ülkeyi ve Obama’yı hassaslaştırıyor. Hatta bazı görüş ve haberlere göre, son provokasyon, Başkan Obama’nın güç durumda bırakılmasını amaçlıyor. Nitekim, olaylardan kısa bir süre önce Başkan Obama’nın “gizli Müslüman” olduğuna dair yeniden ortaya çıkarılan haberlerin bir “hazırlık” dönemini kapsadığı öne sürülüyor.
Müslüman ülkelerde, artık daha fazla kan dökülerek provokasyona yardımcı olunmaması temenni ve dileğini paylaşmak ve desteklemek gerekiyor.