Müsaadenizle; üç maymunu oynuyorum!

Kendisini, -öz hakiki olmasa da- rozetini taşıdığı siyasi partiye nezaket babında dahi "Türk Milliyetçisi" olarak tanımlamayan ve tanımlamayacak da olanların bile "oyunları boza boza anıtlaşan Türk Milliyetçileri" kontenjanından onore edilebildiği bir siyasal ortamda, ola ki Türk Milliyetçilerinin "anıtlaşan endişeleri"ni dile getirmeye cüret edersem "Milliyetçi Hareket'e operasyon düzenlemek"le suçlanabileceğim ihtimalinin varlığıyla yüzleştim dün ilk defa.

İstediğiniz kadar "iyi niyetli, yapıcı, ön ve ufuk açıcı değerlendirmeler"e imza atma gayretinde olun bulunduğunuz yere "biz bunları bilmiyor muyuz, düşünemiyor muyuz tepesi"nden bakıldığı müddetçe hepiniz biraz "yarım akıllı" adayısınız; biraz -en iyi ihtimalle- "hadsiz".

Doğrular -söylenen çoğu söz, dillendirilen çoğu kaygı doğru çünkü aslında- doğru olmayan halleri meşrulaştırmak üzere silaha dönüştürüldüğü sürece; kimsenin muaf olma ihtimali yok bu akıbetten!

Hepimiz bir gün pekala "fitne kafilesi"ne dahil edilebiliriz.

Dün iliklerime kadar hissettim bu "son"un hiç kimseye "yok artık daha neler" uzaklığında olmadığını.

Nereden bakarsanız bakın "inanmış bir kalp" için ağır bir travma.

"Gerçeğin er ya da geç ortaya çıkmak huyu"na güvenerek bugüne kadar türlü haksızlığı, çifte standardı, ötekileştirmeyi sineye çekmiş ve "taş"la rekabet edebilecek ölçüde sabır göstermiş biri olarak, her birini defalarca "adalet" süzgecinden geçirdiğim herhangi bir ifademden dolayı -"kırgınlığa", "kızgınlığa", "sitem"e belki ama- mesela "sureti haktan görünüp cadı kazanı kaynatan iş birlikçilik"le suçlanmaya tahammül edebileceğimi sanmıyorum.

Kendimi bilen biriyim. Ve kendimi bildim bileli sahip olduğum aidiyetin-bırakın yargısız infaza tabii tutulması- sorgulanmasını kaldıramam.

"Türk milliyetçiliğini eritmek için olan biten güçleriyle çaba sarfeden satılık şahsiyet"lerle bir tutulmayı -öylesi de vardır mutlaka çünkü- hiçbir şekilde hazmedemem.

MHP'nin 1 Kasım'dan çıkardığı mesajın ilk göstergesi olacağı söylendiği için merakla bekleyip, dikkatle dinlediğim dünkü grup toplantısından sonra yazmak istediğim çok şey var ama 'Türk Milliyetçiliği fikrinin, şahsiyeti kimsenin satın alabileceği kadar ucuz olmayan öz evladı olarak' bugün canım hiç "fiyatı olan devşirme"lerden sayılmak istemiyor!

"Saray hafiyesi" olmak istemiyorum!

"Kara kampanya mucidi" olmak istemiyorum!

"Türk Milliyetçiğine operasyon yapanlara yardım ve yataklık" etmek istemiyorum!

"Karanlık ayak oyunları" oynamak istemiyorum!

"İftiracı" olmak istemiyorum!

"Yalancı" olmak istemiyorum!

"Müfteri" olmak istemiyorum!

"Münafık" olmak istemiyorum!

"Müşrik emellerin tezgâhları"nın, "küresel senaryo"nun, "saray saldırısı"nın maşası olmak istemiyorum; maazallah "şeytani dürtü" bu alet olacağı tutar!

"Kirli yakıştırma"larda bulunmak istemiyorum.

"Saray lejyoneri" olmak istemiyorum.

"Bozkurt görünümlü ak trol" olmak istemiyorum.

"1 Kasım'da saklandığı delikten çıkan MHP bilirkişi" olmak istemiyorum.

"Dava boyası sürüp Türk düşmanlarının ekmeğine yağ süren odak" olmak istemiyorum.

"Türklüğün içine sızdırılmış, Türk milliyetçiliğini karalamaya azmetmiş ak misyoner" olmak istemiyorum.

"Kayyum özlemiyle kavrulan, sancağın inmesini isteyen gafil" olmak istemiyorum.

En önemlisi "günahkârlığın dibini boylamak" istemiyorum; çok ürkütücü.

Yazmak istediklerimi yazarsam bunların topu birden olacağım gün gibi ortadayken, yüksek müsaadelerinizle -bunu da yasakladınız gerçi ama- sırf "gönül bağım" çözülmesin diye bir nevi önleyici müdahale olarak "kaçak güreşmek" istiyorum ve "üç maymunu" oynuyorum;

Görmedim, duymadım, bilmiyorum!

Sizde, -eyvallah- "teslim edilecek, işgale bırakılacak, ardından da silinmesi seyredilecek bir parti yoktur" ama, bizde de ne Türk Milliyetçisi, ne seçmen, ne de gazeteci olarak hakarete, aşağılanmaya, horlanmaya takat kalmadı artık çünkü...

Yazarın Diğer Yazıları