MUKADDES ANKARA’DAN MEKTUPLAR -25-

MUKADDES ANKARA’DAN MEKTUPLAR -25-

Rumeli evvelce harbin sıkıntılarını tatmıştı. Şimdi sıra Anadolu’ya geldi

esat-atalay-001.jpg
Bu zavallı memleket, mütarekeden beri pek çok sefalete muarız kaldı. Bunlar, Yunanlıların Anadolu’ya çıkarma yaptıkları, İngiliz kuvvetlerinin Merzifon’a kadar ilerledikleri, Fransızların da Karadeniz’de birçok noktaları işgal ettikleri esnada birbirini takip ediyordu. Rumeli evvelce harbin musibetlerini (sıkıntılarını) tatmıştı. Şimdi sıra Anadolu’ya geldi. Bu istilâlar, şu zavallı milleti tecziyeye (cezalandırmaya) yetmiyormuş gibi Türkiye’deki muhtelif ırklar arasında kargaşalıklar çıkarıldı. Önce Rumlar, taciz edici bir ekalliyet (azınlık) olmalarına rağmen, müstakil bir devlet kurmak için ayaklandı. Memleketin merkezinde sürdürülen entrikalar neticesinde Alevîler, hükümete açıkça karşı çıktılar. Padişahların hemen hepsinin, ananevî olarak Mevlevî tarikatine mensup olması ve bu tarikat merkezinin de Konya’da bulunması dolayısıyla sultana sadık olmakla tanınan zavallı Konyalılara bol bol dağıtılan altınlar, müessif bir isyan çıkmasına sebep oldu. Kilikya’daki azınlık askerlerinin elem verici macerası ile bunun neticesinde vukua gelen hadiseler malumdur. Fakat bu kısmî isyanlar, naşirlerini (çıkaranları) tamamıyla tatmine kifayet etmedi. Bütün Anadolu’ya yayılarak halkın en derin hissiyatına dokunacak umumî bir hoşnutsuzluk onu hakikaten heyecana getirerek, müdafaa ettiği davasının kutsiyetine olan itimadını (güvenini) nezedecek bir şey bulmak icap ediyordu.

Bunun üzerine, Millî hükûmet aleyhine başlatılmış olan propaganda bu sefer İslâmiyet’in yurdunun müstakil olmasına mukabil ecnebî işgali dolayısıyla daha şimdiden başka ellere intikal eden hilâfetin haklarını resmen müdafaa eden zayıf İstanbul hükûmeti lehine çevrildi.

Bu, mahirane (ustaca) oynanmış bir oyundu! Düşman hedefini iyi tayin etmişti. Zehirli ok kalbe isabet ederek o an için ıstırap veren, fakat sonradan iltiyam bulmayan (iyileşmez) bir yara açtı. Düşmanın haince sözlerine kanan Düzce, Hendek ve Adapazarı’ndaki bazı Çerkez kabileleri ile birçok yavuz ve vakur süvariler isyan etmişler, alîcenaplıkları ve silâhşorca ruhları, General Evdikyunoff kumandasındaki askerlerin “İsrail milletinin iki bin yıl önce Filistin’den kovulması sırasında, putperest Roma imparatorları askerlerinin ikrama cesaret edemedikleri mezalimi” ika ettikleri 1864 vekayil (olayı) dolayısıyla Avrupalıların pek iyi tanıdıkları bu ele avuca sığmaz ırkın çocuklarını arkalarında sürüklemişlerdi. Son derece dindar vea korkunç hicretleri sırasında Sivas vilâyetini kendilerine yeni bir vatan olarak veren kurtarıcıları Sultan Abdülmecid’e karşı besledikleri derin minnet dolayısıyla onun halefi olan Halife Sultan’a büyük bir sadakatle bağlıydılar. Bu itibarla onun itibarını düşürmek ve iktidarını elinden almak fikri, bunları isyan ettirdi. İşler, kendilerine, millî ordunun, meşru hükümdarı olan halife memleketi kurtarmak için değil, orduların başkumandanı olan ve adı bütün camilerde hâlâ hürmetle anılan onu devirmek için mücadele ettiği kendilerine, telkin edilmeye kadar ileri götürüldü.

Çerkez İsyanı’nın tesirleri pek acı oldu. Çünkü millî hareketin iptidasında (başlangıcında), Ethem Bey’in kumandasında Yunanlıları birçok kere hezimete uğratan bunlardı. Bu yiğit cengâver, kocasını harpte kaybeden Ayşe Çavuş adındaki cesur bir kadının yardımıyla mucizeler yaratmış, heyecanlandırdığı köyler halkı da coşarak istilâcıya karşı silâha sarılmıştı.