Evvelce, şehir, herkesi alabilecek kadar geniş imiş. Fakat Ankara’nın bütün bir mahallesinin korkunç bir yangın neticesi mahvolması ve bilhassa bu şehrin hükûmet merkezi ittihaz edilmesi, tasavvuru muhal bir mesken buhranı husule gelmiştir. Sıkışıklık görülmemiş bir dereceyi bulmuştur. Hatta mümtaz (seçkin) seyyahlar bile oturulabilir bir oda bulabilmekte büyük müşkülât çekmektedir. Şehirde, yüksek mevki sahibi şahsiyetlerin, zabitlerin, tacirlerin, köylülerin meydana getirdiği mütemadi (sürekli) bir hareket var. Bunlardan her biri kendi işi ile meşgul. Vekiller Heyetine ve Millet Meclisi’ne tevdi edilmiş bulunan hükûmet ve devlet işleri ile alâkalı görünmemekte. Yerli halktan başka, fazladan şehre yerleşmiş bulunan nüfus dolayısıyla Ankara, Anadolu’nun herhangi şehrinden daha pahalı. Esasen, şehirde her şey mevcut. Hatta şehir elektrikle tenvir edilmekte (aydınlatılmakta) olup yarı resmî iki gazete “Hâkimiyet-i Milliye” ve “Yeni Gün” gazetelerinin basıldığı iki büyük matbaa da var. Şehrin yanmış olan mahallesinde, birbirine mütenazır (bakan) sokaklar ile yeknesak bahçelerle çevrili mütecanis evleri ile tamamıyla yeni bir inşaat nizamı derpiş eden ve daha şimdiden çizilmiş olan plânda müşahade etmek mümkün. Halkın hemen kâffesi (hepsi) Müslüman. Ankara’da pek az azınlık var. Şehirde mükemmel bir asayiş hâkim; inzibat çok sıkı, bütün gece her yerde gezdirilen devriyelerin ayak sesleri duyulmakta.
Polisin haberdar olmaksızın, hatta tebdil-i kıyafetle dahi olsa, hiçbir yabancının şehre girmesi veya şehirden çıkması imkânsız. Cemiyetin her sınıfına mensup halkın mütemadiyen çalışmakta olmasına rağmen, şehrin bazı kahvelerinde, evvelce olduğu gibi, sükûn içinde çok renkli nargilelerini içerek derin bir haz içinde hulyaya dalan vatandaşlar görmek kabil. Ankara’da birçok ehemmiyetli mektep var. Ancak Harbiye Mektebi, bu son harp başladıktan sonra, imzalanan mütarekenameyi müteakip, ordu ve donanma zabit namzetlerinin evlerinden ve İstanbul’dan kaçarak kütle halinde kendi imkânlarına göre kimisi yaya, kimisi araba ile Ankara’ya gelmeleri ve sevinçle karşılanmaları üzerine kurulmuştur.
Bunun üzerine teşkil olunan (oluşturulan) mektepte, çok kıymetli zabitler bu güzide ve parlak vatan kahramanlarının talim ve terbiyelerini deruhte ettiler (üstlendiler).
Bu ateşli gençliğin, millî ruhun titreştiği bu ocağa doğru koşması, sükût ile geçiştirilemeyecek kadar büyük bir mümeyyiz (seçkin) vasıftır. Civardaki tepelerin üzerine şayan-ı hayret bir intizamla kurulmuş olan çadırlar, askerleri barındırıyor. Her yerde hıfzıssıhhaya riayet hususunda ciddî bir ihtimam görülmekte. Vadinin sağında solunda köy evleriyle sevimli ve sakin vadi bahçelerle çevrili zarif yazlık köşkler var. Serinlik teneffüsü ve meyve ağaçlarının gölgesi altında istirahat etmek için buralara gidilir...
Ovada, yeni bir şehrin planı ile kusursuz ve mütenazır geniş hıyabanların (bulvarların), asrî mahallelerin, askerî mühendis zabitlerce çizilen izleri görülüyor; Ankara-Sivas demiryolu hattı, yine onların fennî malûmatı ile harbin sonuna kadar bu işte çalıştırılan askerlerin eseridir. Bu hat, henüz ikmâl edilmemiştir (tamamlanmamıştır).