Müjdeler olsun yurduma budunuma...
Başbakan Erdoğan’ın engin vizyonu ve devlet adamlığı feraseti, Ali Babacan’ın diplopmatik dirayeti sayecinde, yılların Güneydoğu sorunu nihayet çözülüyor! Başbakanımız öyle diyor!
Derler ki: “Terörle mücadelede kritik bir noktaya gelindi, yürütülen diplomasi ile bölücü örgüt tam bir kuşatma altına alındı... Terörle mücadelenin nihai amacı doğal olarak terör örgütünün silah bırakmasını sağlamaktır... İlgili kurumlarımızla çalışarak, belirlediğimiz bir strateji çerçevesinde hareket ediyoruz.” Anlaşılan, bu konuda dahiyane bir “açılım” planı var. Ama Başbakan, Deniz Baykal’ın ve Hasan Pulur’un dediği gibi, “dilinin altındaki baklayı” sır olduğu için, çıkaramıyor! Çıkarınca görecegiz “Vehbi’nin kerrakesini.” Pek merak etmezdik ama, söz konusu milletin geleceği!
Hem, Sayın Başbakan özellikle son zamanlarda - Tezkere çıktıktıktan ve Bush’dan talimat aldıktan sonra- o kadar ağız değiştirdi ve AKP hükümetleri de, ABD tarafından öylesine savsaklandılar ki, insan endişe ediyor.. Erdoğan, daha birkaç gün önce, “sınır ötesi operasyon yapılacaktır” demişti ; acaba şimdi neden “ipe un sermekte” ve “topu taca atmakta?”
Pazarlama
Sayın Başbakan, kendi deyimiyle “iyi bir pazarlıkçı -pazarlamacıdır” . Acaba bu konudaki pazarlıkta PKK’nın sözde “tecrit edilmesi” karşılığında Barzani’ye, ABD’ye ne veriyor, verecek? Rivayete göre, Barzani’yi ve “Kürdistan devletini” tanımak! O zaman Barzani ve tabii Talabani de, Devlet Başkankları olarak Ankara’da, kırmızı halılar üzerinde karşılanır, Cumhurbaşkanı da onları Çankaya’da ağırlarsa hiç şaşırmayın! Sözde “kırmızı çizgiler” çiğnendikten sonra, “kırmızı halıların lafı mı olur!” “Federasyon neden olmasın” derseniz, bunlar da neden olmasın? Bu filmi önceden çok gördük. Şimdi ne değişti? Operasyonun artık kuru tehdit olmadığını, TSK’nın kakarlı olduğunu anlayınca Barzani’nin, etekleri tutuştu ve de Washington’un talimatıyla PKK’yı tecrit eder gibi hareketler yapıyor. “Bir Kürt kedisini bile Türklere teslim etmeyeceğini” söyleyen adam belki de birkaç safra atar, ama o kadar! Kayıtlara geçsin için yazıyorum: “Kaplanların, yılanların, çizgileri değişmeyeceği” gibi; Barzani ve Kürdistan amaçları değişmez. Barzani ve ABD, bazı göstermelik şovlar yapsalar bile, PKK’ya gerçekten vurup, Kürtleri kızdıramazlar. Başbakan, değişir ama onlar değişmezler. Bu “Büyük Oyunun” yeni bir oyunudur: “Tavşana kaç, tazıya tut” oyunu! Başbakanın, devlet adamlığı feraseti mâlum: Kıbrıs konusunda KKTC’nin sonu demek olacak “Annan planına” evet dedirtmek için Kıbrıslıları zorlamış ve bu plan çıkarsa, AB’nin KKTC üzerindeki tüm ambargoları kaldıracağı, limanların ve havaalanlarının vb.. açılacağı konusunda, Mehmet Ali Talat’ı ikna etmişti. Netice malum: KKTC’yi -ve bizi- önce Allah sonra Papadopulos kurtarmıştı! Ama KKTC hâlâ kendine gelemedi!
Başbakan muhalefeti, terör üzerinden rant yapmakla, siyaseten istismar etmekle suçluyor. Acaba kendileri ne yapıyor? Bu konuşması, Güneydoğu oyları için değil mi? Terör, güya bir süre durur, Türkiye’de muzaffer olacak, “devlet adamlığı” kanıtlanacak! Ve dışarıdan rantlar kesilmeyecek! Bu, T.C.’nin birliği üzerinden istismar, kumar değil mi? Başbakan, “Anayasa Mahkemesi DTP’yi kapatırsa, DTP’liler dağa çıkarlar” dedi. Aslında, yuvalarına dönecekler! Bu devlet hazinesinden maaşlı adamların yakalarında, “ay yıldızlı” rozetler, ceplerinde Türk diplomatik pasaportları, Meclis’in sıcak salonlarında ettikleri yemine, açıkça ihanet ederlerken, Mehmetçikler, dağlarda onların -PKK’nın- mayın ve kurşunlarına hedef olmaktalar! Erdoğan, Hükümetin başı olarak, bu bariz çelişkiyi, hangi devlet adamlılığına, hangi demokrasiye, hangi mantığa ve vicdanına sığdırabiliyor?
NOT: Önceki yazımda
“bir süre için son yazım” demiştim. Ama kontrol için hastahaneye girmeden önce, gene dayanamadım yazdım.
A.K.