Müjde! PKK Hakkari valisini resmen atadı..
Çok çok özür dilerim!..
Pazar günleri uzak kalmaya çalıştığım fakat hafta içi her gün yaptığım gibi kaleme aldığım satırlarla canınızı sıkacağım,keyfinizi kaçıracağım.. Çoluk-çocuk kahvaltı edip televizyonda şook magazin haberlerini seyredip çayınızı keyifli keyifli yudumlarken belki de lokmaların boğazınızda düğümlenmesine sebep olacağım..
Şahsım adına yenge hanım ve çocuklarınızdan da affımı talep ediyorum.
Ne olur, pazar sabahı elimde olmayan nedenlerden dolayı verdiğim rahatsızlık için haklarınızı helal edin..
Terör bölgesinden Ankara’ya devlet koridorlarına gelen son raporları aktarıyorum;
“Terör örgütü PKK bağımsız devlet yolunda bir adım daha attı. Terör örgütü PKK’nın paralel devlet yapılanması KCK, terör bölgesi illerinde oluşturduğu mahalle temsilcilikleri, asayiş birimleri, askerlik şubeleri, mali birimler ve sözde mahkemelerden sonra illere resmi Vali atamaya da başladı. Hakkâri eski belediye başkanlarından 1966 doğumlu, lise mezunu Kazım Kurt, KCK tarafından Hakkâri Valisi olarak atandı. KCK ana davasında 3 yıl tutuklu bulunup Şubat 2013 tarihinde tahliye edilen Kazım Kurt, PKK/KCK’nın ilk Valisi olarak atandığı için çok gururlu olduğunu her yerde anlatıyor.
Kazım Kurt, ilk olarak halka artık sorunları ve ihtiyaçları için Türkiye Cumhuriyeti’nin valisine değil, kendilerine gelinmesini söylüyor. Halkın içinde olmaya çalıştıklarını, halkın kendilerine emanet olduğunu, bu bölgede artık Kürt halkının kendi kendisini idare edebileceğini gittiği her yerde dile getiriyor.
PKK/KCK’nın sırayla Diyarbakır, Şırnak ve Van başta olmak üzere tüm doğu illerine Vali ve Kaymakam atamalarına devam edecek..”
İstihbarat raporuna çok ilginç bir not da düşülmüş;
“Bu gelişmeler PKK içerisinde de koltuk çekişmelerine neden oldu.”
Dahası var;
Bölgede “vergi” adı altında haraç toplayan PKK işi daha da ileri götürdü ve kaynaklarını çoğalttı. Terör örgütünün unsurları yollarda yaptıkları araç kontrolleri sırasında motorlu taşıt vergisi tahsilatına da başladı. Araçlar durduruluyor “MTV vergisi” isteniyor. İtiraz etmeye kalkanlar ise “ulan TC’ye yılda iki defa ödüyorsunuz sesiniz çıkmıyor da bize mi ödemeyeceksiniz” diye azarlanıp bir güzel tartaklanıyor.
Peki terör örgütü resmi Vali atamalarını yaparken bizim sözde Valiler ne yapıyor?
Göbek atıyor..
İnanamadınız değil mi?..
Bende ilk duyduğum da şüphe ile karşılamıştım. 24 Kasım öğretmenler gününün ardından Şırnak’tan arayan bir güvenlik görevlisinin şu anlattıklarına;
“Tarih 22 Kasım Cuma. Yer Şırnak’taki Şehri Nuh Oteli... Öğretmenler Günü nedeniyle bir resepsiyon var. Resepsiyonun ağır konukları Şırnak Valisi Hasan İpek.. Emniyet Müdürü ve Jandarma Komutanı resepsiyonda doğal olarak yok. Çünkü dışarıda kıyamet kopuyor. Emniyet müdürü polisinin, jandarma komutanı askerinin başında...
Duyurulan programa göre saat 19:30’da başlayacak olan resepsiyon; konuşmalar, yemek ve Şırnak Öğretmenler Evi Korosu’nun Türk Halk Müziği konserinin ardından saat 21:00’de sona erecek.
Peki öyle mi oluyor?
Dışarıda silah sesleri. Herkes tedirgin... Az sonra Sayın Vali teşrif ediyor. Korumaların elleri tetikte. Halleri gayet ürkütücü... Sayın Vali öyle bir konuşma yapıyor ki, sanki burası Şırnak değil de Muğla, Antalya... Sanki ortalık güllük gülistanlık... Gerçekten de daha önceden duyurulduğu şekilde, konuşmalar, yemek, koro konserinin ardından gece saat 21:00 gibi sona eriyor. Hatta gecenin sunucusu ‘Sayın Valim programımız sona erdi’ şeklinde bir anons yapıyor. Herkes kalkmaya hazırlanırken o da ne? Sayın Valimiz koronun çalgı ekibini yeniden sahneye çağırıyor. Önce neşeli türküler, ardından taverna müzikleri... Halaylar, çifte telliler derken bir ara Sayın Vali de soluğu sahnede alıyor. Genç öğretmenlerle karşılıklı göbek atıyor. Ha bitti ha bitecek derken ek program yaklaşık bir buçuk saat sürüyor. Sunucu ‘Bu artık son şarkımız’ deyince Sayın Vali mikrofonu bir kez daha eline alıyor ve ‘Bu şarkıyı bir daha söylüyoruz. Ama herkes sahneye çıkıp oynayacak! Oynamayan salonda çıksın’ diyor. Talimat büyük yerden gelince sahnede cümbüş... İşte dışarıda kızılca kıyametin koptuğu saatlerde Şehri Nuh Otelinin balo salonunda bunlar yaşanıyor...”
Fotoğraf istedim. “Onu da gönderirim” dedi. Dün elime ulaşan fotoğraf;
Dahası var;
Terör örgütü, 27 Kasım kuruluşu münasebetiyle 17 Kasım’da yürütme komitesi tarafından hazırlanan ve 24 Kasım’da telsiz aracılığı ile Türkiye genelindeki gruplara 20 sayfalık açıklama ve talimat iletti. Devlet de seyretti!..
Siz,bugün İmralı’dan masalları izlerken acizlik içinde takip edilen “talimatın” vereceğim özetine de bir bakın lütfen!..
“ PKK; bir şiir, sonu gelmemiş bir roman, bir türkü, yaşamı yaratmak üzere damara yürüyen kan, özgürlüğü kazanmak için bir ses, tüm toplumsal kesimlere etkili bir özgür yaşam ve mücadele çağrısı olmuştur.
36. yıl mücadelesinin özgürlük hareketimizi daha çok büyüttüğü ve bölgesel karakteri de aşarak küresel karakter taşır hale getirdiği ortadadır.
Kara yüzlü IŞİD çeteleri etrafında oluşan faşist bloğa karşı Kobani ve Rojava direnişi etrafında küresel bir antifaşist demokrasi bloğu ortaya çıkmıştır.
Kürtler için artık antifaşist özgürlükçü ve demokratik güçleriyle küresel düzeyde ilişki ve ittifak kurmanın onu açılmıştır.
Güney Kürdistan yönetimine bağlı peşmerge güçleri ile ABD öncülüğündeki koalisyonun mevcut sonuca ulaşılmasında önemli bir katkısı söz konusudur.
Kobani direnişi etrafında gelişen ittifakı ilerleterek Kürt ulusal kongresini toplayabilmek küresel düzeyde ilişki ve ittifakların önünü açacaktır.
37. Yılında (2015) parti hareketimiz tüm gücü ile Kürt ulusal kongresinin toplanması için çalışacaktır.
Özellikle 30 Ekim MGK’sı sonrası yoğun şekilde HDP’nin üzerine gidiliyor.
Partimizin 36. yılı (2014) en büyük kazanım ve direniş yıllarından biri olmuştur.
Mevcut siyasi ve askeri koşullar son derece uygundur. Özgürlük devrimini her alanda geliştirmek için büyük imkânlar ve fırsatlar vardır.
Mevcut haliyle plan ve çalışma durumumuz; propaganda yapmak, yardım toplamak, savaşçı katmak, klasik gerilla savaşı yürütmek ve protesto eylemi yapmak düzeyindedir. Oysa biz demokratik ulus inşası ve özerklik dönemindeyiz. Demokratik ulusun ekonomi, sağlık, bilim, eğitim, kültür, hukuk, ekoloji, diplomasi ve öz savunma boyutlarında çalışma yürütmesi gerekir.”
Yandaş medyanın pembe haberlerine katkıda bulunamadığım için tekrar tekrar özür dilerim!..