Muhsin Yazıcıoğlu: Dosyası kapalı ama kredisi açık...
25 Mart 2009 tarihinde Keş Dağı'nda düşen helikopterde hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu'nun ardından en anlamlı sözleri merhume annesi Fidan Yazıcıoğlu söylemişti:
"Çocuklarım arasında en az onu gördüm. Devlet, millet çağırıyor der giderdi. Oysa o bir defa devleti bekledi, devlet gelmedi."
Sonsuza kadar Ülkü Ocakları'nın 1 numarası olarak hâtıralarda, hafızalarda ve gönüllerde yaşayacak olan Muhsin Başkan'ı, helikopteri düştüğünde merhume annesi Fidan Yazıcıoğlu'nun "gelmedi" dediği devlet bu devletti.
Zamanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dü.
Zamanın Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'dı.
Zamanın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'dı.
Ve zamanın BBP yetkilileri vardı.
Merhume annesi Fidan Yazıcıoğlu'nun "gelmedi" dediği devlet için, "Alperenler, inin o dağlardan, devlet orada" diyen BBP yetkilileriydi.
Merhume annesi Fidan Yazıcıoğlu'nun "gelmedi" dediği devletin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, "Bu mesele gereğinden fazla konuşuldu, kazadan kaza çıkarmayın" diyordu.
Merhume annesi Fidan Yazıcıoğlu'nun "gelmedi" dediği devletin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, helikopterin sökülen karakutusu için, "Keçiler yemedi ya" diyordu.
Merhume annesi Fidan Yazıcıoğlu'nun "gelmedi" dediği devletin zamanının Başbakanı ve bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuda o zaman da konuşmadı, bugün de konuşmuyor.
Merhume annesi Fidan Yazıcıoğlu'nun "gelmedi" dediği devletin bazı görevlilerinin, helikopterin parçalarını söktükleri görevden(!) dönerken tekmili birden otuz iki dişlerini de gösterdikleri sırıtan fotoğrafları yayınlandı. Mahkemede "Hatıra olsun diye söktük" dediler, hiç utanmadan ve korkmadan.
Gel zaman git zaman, özel yetkili mahkemeler falan derken dâvâ dosyası kapatıldı. Takipsizlik kararları verildi. Hasbe'l kader tutuklanan birkaç kişi de kısa sürelerle tahliye edildi, olayda ismi geçen bazı zevatlar terfi aldılar.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra tekrar gündeme geldi, helikopteri FETÖ'nün düşürdüğüne dair gazete haberleri ve televizyon programları yapıldı. Fakat henüz dâvâ açılmadığı gibi, bu sebeple tutuklanan herhangi birisi de yok, yani takipsizlik devam ediyor.
Ve Türkiye referanduma gidiyor. Başkanlık sistemi oylanacak, evet ya da hayır denilecek.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun dosyası takipsiz, ama limitsiz kredi kartı gibi ihtiyaç halinde kredisi kullanılmaya devam ediyor, hatıraları geri ödüyor krediyi.
Afişler asılıyor, üzerinde Muhsin Başkan'ın fotoğraflarının da yer aldığı "evet" afişleri.
BBP'nin Genel Başkanı kıymeti kendinden menkûl tek kişilik "evet" açıklaması yapıyor, tabanından yükselen "hayır" çığlıklarına rağmen.
Fakat hepimiz biliriz ki, Genel Başkanı olduğu partinin tüm yetkilerini üzerinde toplamayan Muhsin Başkan, ülkenin tüm yetkilerini isimlerden bağımsız olarak bir kişiye verilmesine de asla "evet" demezdi.
Üzerinde bu kadar çok şüphe bulunan elîm ve müessif bir vakada hayatını kaybeden Muhsin Başkan'ın ve beraberindeki arkadaşlarının dâvâsının takipsizliğe mahkûm edildiği bir Türkiye'de, BBP teşkilâtları, tabanı ve Ülkü Ocaklılar "evet" demeyeceklerdir.
Vefatının sekizinci yılında Ülkü Ocakları ve Büyük Birlik Partisi eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nu rahmet, minnet ve güzel hâtıralarıyla yâd ediyorum. Mekânı cennet olsun...