Muhiddin Abi, daha bize öğretecek çok şeyin vardı

Muhiddin Abi, daha bize öğretecek çok şeyin vardı

İlk defa Cağaloğlu'ndaki küçücük kitapçı dükkanında görmüştüm Muhiddin Abi'mizi...Yüzlerce kitabın sıkış döküş bırakıldığı masanın arkasında sesi duyulur kendi görülmezdi. Minyon  denilen zayıf ve çelimsiz hali ile kitap dergi mecmua ve gazetelerin arasında kaybolurdu.

Tanıdığım ikinci ziyaretimde hem etraftakilerden hem de pratik gördüğümden aynı taktiği hınzır bir şekilde ben de uygulamıştım

- Şu sandalyenin arkasındaki yığılmış kitaplarda kimbilir ne var Muhiddin Abi?

Şööööle yüzüme baktı baktı...

- Onlar Peyami Safa'nın makalelerinden oluşan gazeteler ile Varlık Yayınları'nın ilk nüshaları... Birkaç tane de Cevdet tarihinin basımları mevcut. Sen tarih okuyordun değil mi? Lazım olur. Alabilirsin. (Yani; parayı düşünme Ücretsiz)

Ne kadar da cömertti.

Kısa bir süre sonra Sultanahmet Akbıyık'taki Hergün Gazetesi'ne geçip çalışmaya başlayınca daha sık görür oldum. Haftada iki-üç kez gelir, dosyalar bırakır ve benim gibi gençleri heyecanlandıracak milli mücadele kesiti bir nutuktan sonra ayrılırdı. Söyleyecek anlatacak o kadar çok şeyi vardı ki; o yüzden çok hızlı konuşur, bazen cümleyi bitirmeden öbür cümleye geçerdi. Nefesini bile o geçişlerde alırdı

Milli şairimiz Mehmet Akif üzerine yoğunlaşmış birkaç kişiden biriydi

Kendine göre 1'inciydi.

- Falanca kişide Akif'in yayınlanmamış şiirleri varmış.. diye ciddiyet dolu konuşmalarımıza kanacak kadar masumdu ve bizi hiç unutamayacağımız şekilde bağlardı

- Olsun... Bende de hiç yazılmamış şiirleri var...! 

Öylesine arşivci ve yerdeki  bir gazeteyi dahi çöpe gönderemeyip saklayacak kadar " belge" meraklısıydı ki; Akif'in yazmadığı- yazamadığı şiirlerinin bile Onda olduğuna yürekten inanır ve hakkını teslim ederdik

Yıllar yılları kovaladı ve ben nereye Muhiddin Abi oraya... Tercüman, Ortadoğu, B. Kurultay, Nihayet Yeniçağ...

Kendisiyle beraber arkasından kitap ve mecmualr da adeta yürümeye başlar; birkaç günde bulunduğu mekan dolup taşardı. İlginçti; nerede ne var; hangisinde ne yazıyor; kendi neler yazmış; hepsini bilgisayar gibi kusursuz sıralardı

Ankara'nın Atatürk'le kavuşması ve başkentliğe giden yolun yıldönümğnde O'nun Ankara Kurtuldu diye başlayan ve kimi zaman gözyaşlarıyla anlattıkları kulaklarımızda çınlayacak

Etrafında kümelenip Gazi Hazretleri'nin devlet ve siyaset adamlığını dinlediğimiz sohbetleriyle anarak fatihalar göndereceğiz

Arşivciliği ayakta tutmak için tek başına bir ordu gibi her yeri arşiv yapan Muhiddin Abi'mizi unutmak mümkün değil

O herkesin ayaklı kütüphanesi, tarihçisi.... Türk edebiyatında  çocuk hikayeleri ve milli mücadeledeki çocuk kahramanlarının hikayelerini derleyip ilk yayınlardan biri olarak da arşivlerin başköşesinde olacak

Benim ise; kısmet olmadığı için yuvasını kuramayıp ömürboyu bekar kalan ama hep Bacanak diye seslendiğim Abimi her kütüphane ve kitaplığın önünde saygıyla hatırlayıp Fatihalarım sürecek.  Cenab- ı Allah taksiratını affetsin Rahmetiyle muamele etsin

Bizim için, tüm tanıyanları için Ankara asıl şimdi düştü