Muhasebe
‘Yolunu bulmak’ önemlidir, hele bir de ‘dâr-ül harb’i içine sindirdin mi, her türlü pislik, çalma, çırpma, yeme, yutma, yalama meşrudur!.. Kur’an-ı Kerim’in hükmü açık, yetim hakkı yemek ‘dini yok saymak’la eşit... O zaman bu devrin efendileri ‘yetim hakkı’ deyince, bir yetimhaneden terlik çalmayı mı düşünüyorlar acaba? Her ihaleden yüzde on koparmaya, buna da ‘def-i belâ fonu’ diyerek dinî meşruiyet kazandırmaya ‘cehennem azığı’ demeyeceğiz de ne diyeceğiz? ‘Sırtlan mücahitler’e itiraz etmeyen, onaylayan ve yoldaşlık eden, hiç şüphe yok ki, ‘haşr’da da yoldaşlık edecektir... “14-O5-2O13
“Sen de başka bir yol tutturmuşsun ve gücü sadece parayla tanımlıyorsun... ‘Dâvâ’dan bahsedenlere, “Daha oralarda mı kaldın?” diyerek, alaycı alaycı burun kıvırıyorsun... Kendince ‘istikamet’üzeresin... Biliyorum, imkân olsa Sırat’ı da özelleştirirsin!.. Ama yok, olsa dükkân senin!..
Waldo, sana bir kanaatimi söyleyeyim mi? Sen öyle karaktersiz bir adamsın ki, sigorta primlerin düzenli yatırılmış olsaydı, şimdiye kadar karaktersizlik kadrosundan emekli olmuştun!.. “3O-O6-2O12
“Adalet duygusu, grup taassubunun altında ezildi... ‘Yetim hakkı’nın esamisi, sınırları kendilerince çizilmiş ‘helâl-haram’ kavramları yanında okunmaz oldu.... Yüzde onluk bağış her şeyi örtebiliyor, hırstan kararan kalpleri aklaştırabiliyordu!.. Hortum değişmiyor, hortumlayan değişiyordu sadece... “ 17-1O-2O13
“Kamu atlasının üzerinden ‘mübarek kadastro’ geçmiş, ne yaparsanız mübah!.. Hak etmedikleri hâlde bir inanç sistemini temsil etmeye yeltenenler, ‘örnek’ olmak yerine, adalet terazisini hurdaya çıkarmaktan utanmıyorlar... Devir, ‘harp devri’ olduğu için ‘kamusal süne zararlıları’yla ‘kemirgenler’’sınırlı sorumlu’ biçimde kendi parsellerinin içini boşaltıyorlar, ülkeden ‘adalet’i boşalttıkları gibi... “17-1O-2O13
“Fareler genellikle insanların besin kaynaklarına ortak olurlar, depolanmış yiyecekleri tüketirler, insan eliyle yapılmış korunaklı yapılarda yaşarlar... Sürü hâlindeyseler tarım ürünlerine büyük zarar verirler... Nasıl, bir şeyler çağrıştırıyorlar değil mi? Fareler, çok hızlı üreyen, çok hızlı kaçabilen ve bir o kadar da kemirgen hayvanlardır... O kadar kemirgendirler ki, mermer, kalas, deste deste para, ihale kanunu veya imar değişikliği dosyaları, özelleştirilecek tesis, mera, duble yol, asfalt, baraj gövdesi, deniz kumu fark etmez ne varsa kemirebilecek diş ve çene yapısına sahiptir... Kuzugiller’den önce aç kalmış olmaları, yapılarındaki eksiklikten veya müteşebbis karakterlerindeki pasiflikten değil, tesis yetersizliğinden kaynaklanmıştır... “29-O8-2O13
“Ya farmakoloji alanındaki buluşumuza ne demeli? İğne şeklinde ama korkanlar için hem hapı, hem şurubu, hem fitili var... Bir hafta boyunca, aç-tok fark etmez, sabah akşam birer kez alıyorsunuz, arlanma hissinizi ortadan kaldırıyor... Ne kadar namusunuz, şerefiniz ve yedi sülaleniz üzerine yemin ederseniz edin, yalanınız ortaya çıktığında yüzünüz hiç kızarmıyor... Kullananlar çok memnun... Öyle bir rahatlık ve pişkinlik hissi veriyor ki, sanki siz haklı çıkmışsınız gibi tok tok konuşmaya devam ediyorsunuz... Uykusuzluk, baş dönmesi, bulantı, kaşıntı gibi yan tesiri sıfır... “O9-O8-2O13
“Milyarlarca dolar borcu olan belediyelerin şirketleri vasıtasıyla şişen ‘dönem kompradorları’, yumuşak bilek hareketleriyle hissettirmeden gerçekleşen büyük imar hareketlerinin kanatlandırdığı zümrüd-ü ankalar, şehirlerin tarihinin ve kimliğinin üzerine çöken gökdelenler, dev rezidanslar, plazalar ve iş merkezleri, üst sınırı belirsiz rayiçlerle serpilen reklam ve organizasyon firmaları, alüminyumdan kağıda, el konulmuş televizyondan tahsisli alanlara kadar her türlü özelleştirmenin ‘yürütücüler’i, tersanelerine tersane, gemilerine gemi ekleyen çocuklar, imtiyazlı müteahhitlerden asla sekmeyen kamu ihaleleri, sürekli değişen ihale yasaları, gece yarılara çıkan ‘ceza indirimleri’ vs. meğer hepsi hayal ürünüymüş ve biz bir film seyrediyormuşuz!.. “16-O6-2O13
“Evet, ‘nitelikli talan’istediği kadar kitaba uysun, bu bir ‘şirketler’ ve ‘şerikler’düzenidir, üstelik ‘şirk’ten sonraki en ağır günahtır... Dönüp dönüp sonunda ‘şüreka’ya akan kamu kaynakları gizlenemeyecek boyuttadır... ‘Şerikler’ istedikleri kadar ‘iz bırakmadan’yürüdükleri için kendilerini büyük güvence altında sansınlar, gerçeğin hiç de öyle olmadığını şu son olaylar göstermiş olmalı... “O9-O6-2O13
“ Bu kapalı devre çalışan ve kamu imkânlarını sürekli kendi içinde paslaşan ‘kast’ sistemi, bu varoşlardan aldığı gücü baş döndürücü bir hız ve maharetle ‘muhafazakâr burjuva’ya tahvil eden anlayış kendini gözden geçirmezse, gerçekten sonu kötü...Bardak sürekli taşıyor!.. Adaletten saptığınızda belâyı ve gazabı bekleyeceksiniz “ O8-O6-2O13
“Dinin ‘haram’kıldığını yine o ‘dine hizmet’le izaha kalkışıp, aslında kimi aldatmaya yeltendiklerini fark etmeyenler!.. Namuslu İslâmcıları ayırarak söyleyelim, şunu iyi bilin, sizinki mensupları işkembe kapasitesine göre hiyerarşik olarak sıralanan yeni bir mezhep: “İtikatta İslâmcı, amelde tokatçı!” 14-11-2O13