Muhalefetleri de eleştirirler
Biraz "atları da vururlar" gibi oldu ama garip bir mesaj aldım;
Mealen, "HDP'nin destek açıklamasının tek nedeninin, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, ulusalcı, milliyetçi, üniterci seçmeni ürkütmek olduğunu iddia ediyorsunuz ama milliyetçileri etkileyeceğini bile bile muhalefeti eleştirerek siz de aynı şeyi yapıyorsunuz" diyor.
Bayılıyorum bu toptancı kolaycılığına.
Aynı şey mi?
HDP'nin yaptığını iddia ettiğim şey, "olmayanı varmış gibi" göstermesi. Bilgi kirliliği yaratması. Bir plan dahilinde, seçim sonuçlarını muhalefetin aleyhine değiştirmek üzere algımıza operasyon çekmeye kalkışması.
Benim yaptığım, "olanı" yazmak. Olan nahoşsa, saçmaysa, akılsızcaysa, kârdan çok zarar getirecekse, kaş yapmaya çalışırken göz çıkarıyorsa; eleştirmek. Ki, muhalefet, seçim sonuçlarını aleyhine etkileyebilecek söylemlerine -henüz vakit varken- çeki düzen versin!
Anlaşılmasını kolaylaştırmak bakımından en baştan başlamak gerekirse;
1. "Muhalif" olmak; her şeyin en iyisini, en doğrusunu yapıyor olmak anlamına gelmez.
2. "Eleştiri" saldırmak, karalamak, zarar vermek vs. değildir.
3. "İktidar" eleştirilerimize -muhalefetin de eleştirilerine- kulak vermediği için raydan çıktı bu denli.
4. Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma! İktidarı, eleştiriye tahammülsüzlükle, eleştirilere kulak vermemekle suçlarken, siz de eleştirilere kulak vermek yerine "niye eleştirdiğimizi" sorgulayacaksınız yandık yani!
Ben eleştirmezsem, sen eleştirmezsen, siyasi parti genel başkanlarını, üst yönetimlerini kuşatan "evet efendim, sepet efendim"ci zevat zaten eleştirmez; söyler misiniz bana yapılan hatalardan nasıl dönülecek?
Dahası, yapılanın "hata" olduğu, sahada "ters teptiği" nasıl fark edilecek;
Bununla sandıkta yüzleşmek daha mı iyi?
Bırakın "iktidar dururken muhalefeti eleştirmeyin" kalkanının arkasına saklanmayı da, "Bu konuda çok eleştiri aldık, tutumumuzu yeniden değerlendirdik, vatandaşın haklı olduğuna karar verdik, daha dikkatli bir dil kullanmaya özen göstereceğiz" demekle kazanılacak takdirin keyfini sürmeyi deneyin bir kere de...
Celal Doğan'a da konuşsanıza...
Bakalım, CHP'nin, atadan dededen CHP'li adayları hakkında "HDP'li" propagandası yapanlar, DSP'den Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı kesinleşen Celal Doğan'ın "HDP'liliğini" dillerine dolayacaklar mı? Bakalım mesele gerçekten de HDP'nin aday sızdırması yapıp yapmadığı mıymış yoksa "Millet İttifakı"nın kazanmasına engel olmak mıymış? Bakalım, "Millet İttifakı'nın oyunu bölmeye gelen HDP'li" de "tü kaka" mıymış yoksa "mübah" mıymış?
SORU-YORUM
Ezelden beri güvenlik, işgal gibi tehditler yaşamamış Orta Anadolu şehirlerinde, düne kadar aşağıladıkları, öteledikleri "sahiller"de ittifak yapıp da, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğünün de, millî birliğinin de korunabilmesinde "stratejik" değere sahip, hem "Büyük Kürdistan" hem de "Büyük Ermenistan" senaryolarındaki rolü dolayısıyla korunması bir ödev, görev, namus borcu olan, kendi küçük ama karşıladığı anlam derin ve büyük Iğdır'da ayrı ayrı aday çıkararak HDP'nin ekmeğine yağ sürenlerin, İYİ Parti'nin bu ildeki "aday çıkarmama" hamlesini neden değersizleştirmek istediklerini anlayan var mı? Seçim günü sandığa gidip bu ilde MHP'ye oy verecek İYİ Parti seçmenini "oyunu istemiyoruz" diyerek bir de eve geri yollasınlar tam olsun bari!
Sorum basit:
"Beka" dediğiniz "şey"in yolu "rant"tan mı geçer, "serhat"tan mı?
"Öncü Kadınlar"
Cumhuriyet Işığında Söyleşiler'in hakkını teslim etmek de azıcık -azıcık ama- gecikmişti; aynı akıbet "İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları/Öncü Kadınlar" için de tekerrür etti.
"İlham Veren Cumhuriyet Kahramanları", öyle iktidar baskısından değil bayağı muhalefetin kendine tahammülsüzlüğünden(!) işsiz kalan gazeteci Özlem Özdemir'in ikinci kitabı. İlki, BirGün gazetesindeyken yaptığı söyleşilerin derlemesiydi. Bu defa Türkiye Cumhuriyeti'nin hemen her meslekteki "öncü" kadınlarını, "ilk"lerini derledi.
İlk heykeltıraştan, ilk kimyagere, ilk savaş fotoğrafçısından, yurt dışında çalışan ilk gazeteciye... İlk avukat, ilk tiyatrocu, ilk yönetmen, ilk veteriner, ilk muhtar, ilk öğretmen, ilk dekan, ilk ressam, ilk tarihçi; ve elbette ilk savaş pilotu; Cumhuriyet'in biricik gururu Sabiha Gökçen'e kadar kimleeer kimler!
Refet Angın, Afet İnan, Mihri Müşfik, Remziye Hisar, Semiha Berksoy, Süreyya Ağaoğlu, Suat Derviş, Adalet Cimcoz, Halet Çambel...
Birçok mesleğin, makamın, unvanın ilk kadınlarını "ilköğretim seviyesinde" yazmış Özdemir bu defa. Özellikle çocuklar okusun, çocuklar anlasın istemiş o cesur kadınları; etraflarındaki kuşatmayı nasıl yardıklarını, "olmaz"ları nasıl oldurduklarını, hapsedilmeye çalışıldıkları "geri"den nasıl "ileri" atıldıklarını... Muazzez İlmiye Çığ'ın sunumuyla, Kırmızı Kedi tarafından yayımlanan kitap en çok bu yönüyle anlamlı.
Bu arada bir de not:
Devamı var!
Özdemir, Cumhuriyet'in "öncü erkekleri"yle meşgul şu sıralar.