Musul'u, IŞİD'den kurtarma harekâtı başladı. Musul eski Valisi ve Ninova Muhafızları'nın komutanı Esil Nuceyfi, Türk askerinin Başika Kampı'nda eğittiği 2 bin Sünni savaşçının Kuzey Iraklı peşmergelerle birlikle Musul Operasyonu'na katıldığını açıkladı. Suriye'de de çarpışmalar devam ederken, gırtlağımıza kadar Ortadoğu bataklığına gömülmüş durumdayız. Alevlerin Türkiye'ye sıçrama ihtimali büyük. Hal böyleyken Türk siyaseti ne yapıyor?
Dış politikada büyük hatalar yapan iktidar bildiğini okumaya devam ediyor, muhalefet partileri de birbirini yiyor!
CHP, Meclis'in sonuncu partisi MHP'yi "iktidara yedek lâstik" olmakla suçlarken, MHP de, CHP'ye "don lâstiği" diyor. (...) Alevler sınırlarımızı sarmışken, iktidarın ve muhalefet partilerinin uyguladıkları siyaset bir garip!..
Rahmi Turan
***
Ne istediğini kimse bilmiyor
--------
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçen hafta ortaya attığı "fiili durumu, anayasal duruma uydurma" çağrısının sonucu başkanlık sistemi konusu yeniden ısındı. Ve bir tartışmadır gidiyor:
AKP'liler başkanlık sisteminden yanalar. Bu gerçekleşirse artık dünya yıkılana kadar siyasi istikrara sahip olacakmışız.
CHP'liler buna kesinlikle karşı. Onlar parlamenter sistemi savunuyor.
HDP'nin ne yapacağı belli olmaz, Kandil ne diyorsa o olur, buradakilerin söylediklerinin bir değeri pek yok artık.
MHP ise parlamenter sistemden yana olmakla birlikte halka başkanlık sistemini sormanın yolunu açmaya hazır gibi.
Gördüğünüz gibi herkesin pozisyonu net.
Net olmayan, sistemlerin niteliği.
Parlamenter sistemde devam edecek de olsak, başkanlık sistemine geçecek de olsak yanıtını almamız gereken soru şu:
Bu ülke seçimle gelen kralların yöneteceği, demokrasisi seçimden ibaret olan, demokrasisi gelişmemiş bir ülke mi olacak? Yoksa, her türlü özgürlüğün anayasa tarafından güvence altına alınacağı, çoğulcu, demokratik bir hukuk devleti mi?
(...)neyi tartışıyoruz? Hangi sistemde bir yarı diktatörlük olacağımızı mı?
(...) Cumhurbaşkanı, "Halkım başkanlık diyor" dedi ama halk neyi biliyor da neyi istiyor, kimse bilmiyor. Ne zaman, ne istediğini gerçekten bilen bir halk olabileceğiz dersiniz?
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
***
"Musul'dan Türkiye'ye 100 bin Iraklının kaçabileceği" söyleniyor. Bu Iraklıları, operasyonu yaparken sivil halkın da üzerine bomba yağdıran ABD ile koalisyon güçlerinin kurtarması ve kendi ülkelerine alması sağlanmalıdır.
Güngör Mengi Vatan
***
Öfkeli çocuklar mahalleli zarar görmesin diye kendilerini patlatmış
---------
Allah'ım aklımı koru. Bu adam bu ülkenin valisi. Hem de Türkiye'nin en önemli ve en kalabalık illerinden birinin valisi...
Vahşi dinci terör örgütü IŞİD militanları bir yerde patlatmak için canlı bomba yeleklerini giyiyorlar. Polis bu kez ciddi bir istihbarat almış, eve baskın yapıyor. Çatışma çıkıyor, canlı bombalardan biri kendini patlatıyor. Vali diyor ki "Bu kişi mahalleliye zarar vermemek için karşıdaki boş bir binaya girip kendini etkisiz hale getirdi."
Ne kadar iyi, ne kadar vicdanlı bir teröristmiş bu böyle.
Az sonra gideceği yerde belki yüzlerce kişiyi öldürmeyi planlayan bu terörist, bulunduğu apartmandakilere bir şey olmasın diye boş bir alana kaçmış ve bombayı orada patlatmış... Sanki operasyondan dönen savaş pilotu uçağı arıza yapınca uçak şehrin üstüne düşmesin diye atlamıyor da boş araziye kadar uçup kendi canını feda ediyor.
Allah'ım aklımı koru...
Can Ataklı Korkusuz
***
Kırk katır mı kırk satır mı
--------
...baskı mekanizmalarını, yasal veya anayasal kurumlar haline sokmak onlara meşruiyet kazandırmaz.
Yani infaz yasalarına, suçun mahiyetine göre infaz kurumlarında işkence uygulanabileceği kaydı düşülürse, işkence mazur mu görülecektir?
İşkenceyi yasalaştırarak meşrulaştırmaya çalışmak, özrü kabahatinden büyük davranışın en çarpıcı örneği olur ve hiçbir şeyi de çözmez; tıpkı tutuklama yetkisinin yürütmenin ihtiyarına bırakıldığı bir anayasal düzenlemenin hiçbir şeyi çözmeyeceği gibi...
Bu durumda Reis Rejimi'ni, başkanlık sistemi etiketi altında anayasal kılıfa uydurmanın ne anlama geldiğini kestirmek güç olmasa gerek.
Şu anda bize "kırk katır mı, kırk satır mı" gibisinden sorulmak istenen soru da aynen şudur:
- Fiili dikta mı istersin, yoksa kılıfına uydurulmuş, anayasal dikta mı?..
Ali Sirmen Cumhuriyet
***
Vandallar
-------
Tiyatro ve edebiyat alanında verdiği eserlerle kültür tarihimizde eşsiz bir yere sahip olan Haldun Taner'in Kadıköy Mühürdar'da mütevazı bir büstü vardı. Bu büst üç gün önce kırıldı, baş kısmı ortadan kayboldu. Sanat düşmanları büstü alıp kim bilir nereye götürdü.
Polis isterse bu saldırganları bulur. Acaba arıyorlar mı? Bilmiyoruz...
Heykeli kıranların Haldun Taner'e özel düşmanlığı olduğunu düşünmüyoruz. Adını bile bilmezler. Onlar, kuşkunuz olmasın, bizatihi heykele düşmandırlar. Heykel düşmanlığı ülkeye egemen olan zihniyetçe teşvik ediliyor, marifet sayılıyor.
Ülkenin dört bir yanında heykeller saldırıya uğruyor.
Ama iktidar mensuplarından bu vandallığı kınayan bir söz işitilmiyor.
Melih Aşık Milliyet
***
Nasıl "dolardan bize ne" diyelim
--------
Her şey dolara bağlanınca ister istemez ucu bize dokunuyor..
Basit bir hesap yapalım..
Avrasya Tüneli'nden geçiş 4 dolar artı KDV ya.. 15 lira ediyor.. 15 lira ödeyerek geçeceğiz..
Dolar iki lira olsaydı.. 10 liraya geçecektik..
Hal buysa..
Dolardan bize ne diyebilir miyiz?
Başbakan bize ne demiş..
Vallahi biz bize ne diyemiyoruz..
***
Bir de şu akaryakıt meselesi var..
Benzin!. Mazot!. (motorin)
Dolar yükseldikçe benzine, mazota küçük küçük zam yapılıyor; beş kuruş yedi kuruş, on kuruş gibi..
Bedelini ufak ufak biz ödüyoruz..
Benzinin litresi 4.91 lira olmuş..
Her şeye yansıyor; her mal, her hizmet ufak ufak zamlanıyor..
Domatesten pirince kadar..
Başbakan 'Dolar bu; iner, çıkar' demiş..
Valla inince iyi de, çıkınca acı oluyor!. İğneden ipliğe yandım Allah oluyor!.
***
İthalata dayanmış ülkeyiz.. Tohum bile ithal, hayvan yemi bile ithal.. Dolar çıkınca..
Otomatik gümbürt!.
Yurt dışına çıkanlar bilir.. İki yıl önce etiketleri, ödedikleri parayı ikiyle çarpıyorlardı..
Mesela, 100 dolarlık fatura 200 liraydı..
Oralarda fiyatlar aynı kaldı..
Ama 100 dolarlık fatura 300 lira oldu..
'Dolardan bize ne' nasıl diyelim..
Mehmet Tezkan Milliyet