MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER – 10 –

MONDROS SONRASI ANADOLU VE ERMENİLER – 10 –

Osmanlı, Wilson Prensipleri’nin ne olduğunu çok geç anladı

esat-atalay-001.jpg

ABD Cumhurbaşkanı Thomas Woodrow Wilson da 8 Ocak 1918 tarihinde “Şimdi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Türk ülkelerinin egemenliği güvenlik içinde sağlanmalı, fakat hâlâ Türk yönetimi altında bulunan diğer unsurların hayatı kesinlikle özerklik yönünde her türlü engelden uzak olmalı” demiştir.

Wilson’un Suriye ve Türk toprakları üzerindeki düşüncesi iki noktada toplanmaktaydı.

“1- Türk toprakları hakkında, ileride, barış konferansınca alınacak herhangi bir karar, manda sistemi çerçevesi içinde alınmalı ve ne olursa olsun bu düzeni güçsüz bırakabilecek ya da yok saydıracak bir tutum içine girilmemelidir. Bu hem manda düzenine, hem de Amerika’nın konferanstaki durumuna güç kazandıracaktır.

2- Wilson, Osmanlı İmparatorluğu ile yapılacak barış andlaşmasının öteki devletlerce önceden verilmiş kararlara uygun terimler içinde ve onların istedikleri gibi hazırlanmasını önlemek istiyordu. Türkiye’yi ilgilendiren andlaşmada Amerika’nın rolü, Milletler Cemiyeti’nin ilkelerine dayanmalıdır.”

Konferans’ın 24 Ocak 1919 günkü görüşmelerde İngiltere Onlar Komisyonu’na, kendileri tarafından savaşla ele geçirilmiş sömürgelerin kendi topraklarına katılması gerektiği görüşü üzerine Wilson, Milletler Cemiyeti ve kazanılmış toprakların Cemiyet’in yönetimine bırakılması yolundaki Smuts plânından iyice etkilenerek, üç imparatorluğun yıkıntılarının Milletler Cemiyeti yönetimine bırakılması düşüncesini benimsemiştir. Bu görüşler reddedilerek; “Paris’e bir Milletler Cemiyeti kurmak için değil, hemen hemen kaybolmuş bir savaşın kazanılması ve kendi ülkelerinin gelecekteki güvenliğine ilişkin çareleri bulmak için toplanıldığını, kendilerinin tam denetimleri altında manda düzeninin bütün yararlarını elde etmek olduğunu” bilhassa İngiliz delegeleri söylemiştir.

Wilson Prensipleri’ne umut bağlayan Osmanlı Devleti, bu prensiplerin Osmanlı Devleti’nin de içinde bulunduğu Merkez Devletleri’ni yenilgiye uğratmak için hazırlanmış olduğunu çok geç anladı. Wilson’un hukuk nazariyatına uygun umdeleri, İngiliz ve Fransız politikacılarının elinde, galip devletlerin politikalarına uygun hale getirilmişti. Milliyet prensibi yalnız mağlup devletlerin kuvvetten düşmesi için tatbik edilerek, İngiltere, Fransa gibi müteaddit milletlere hâkim olan galip imparatorluklara asla uygulanmamıştır.

Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya varışının ertesi günü (28 Aralık 1919), belirttiği gibi; Wilson Prensipleri’nden 12. maddenin uygulanmasını İtilâf devletleri zâten uygulamak istememekteydi. Zira İngiliz yazan HaroldNicolson’un da belirttiği gibi; “Düşmanlarımız (Türkler) üzerinde azamî baskı kullanmak ve ancak dostlarımıza sınırsız self-determinasyon isteğinde bulunma hakkı vermek” gerektiğini söylemiştir.

Başta Halide Edip ve Ahmet Emin gibi münevverlerin Wilson Prensipleri Cemiyeti’ni kurmalarının başlıca sebeplerinden biri de, artık uygulanmayacak gibi gözükmeye başlayan söz konusu bu 12. maddeyi ABD’nin safında görünerek uygulamaya sokmaktır.

Bilhassa Ermeni çevrelerince yapılan propagandalar neticesinde mağdur gibi gösterilen Ermeniler, Amerika kamuoyunu da tesiri altına almıştır. Bunun üzerine Wilson, Türk Hükûmeti’ne bir telgraf göndererek; “Ermeni katliamının hemen durdurulmasını, aksi halde 12. maddenin uygulanmayacağını”