TÜRK’ün tarihindeki kara günlerden biri de 30 Ekim 1918’dir. Limni’de, Mondros limanında, İngiltere Krallığının Agamemnon savaş gemisinde Osmanlı Devleti 1914’de girdiği I. Dünya Savaşı’ndan son derece ağır şartları içeren Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak çıktı. Osmanlı Devleti’ne fiilen son veren bu Antlaşmanın ardından hemen İngiliz, Fransız ve İtalyan işgalleri başladı.
Mondros Mütarekesi İtilâf Devletleri’ne Osmanlı Devleti’nin herhangi bir bölgesine, güvenliklerini tehdit edecek bir durum nedeni ile işgal hakkını tanımakta idi. Bunun peşinden 2 sene sonra 10 Ağustos 1920’de; Birinci Dünya Savaşı sonrası imzalanan barış antlaşmalarının en ağırı olan Sevr gelir. Bunun da amacı Türk’ün anayurdunu parçalamak, yapay devletler oluşturmaktı. Bu antlaşmanın da amacı Türk’e hayat alanı tanımamaktır.
Bu Antlaşma, TBMM Hükümeti tarafından reddedilmiştir. Mustafa Kemal ise, 17.01.1921’de United Telgraph muhabirine verdiği demeçte, “Siyasî, adlî, iktisadî ve malî bağımsızlığımızı imhaya ve sonuç olarak yaşama hakkımızı inkâr ve ortadan kaldırmaya yönelik olan Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir” demiştir. Mustafa Kemal şöyle der: “Oysa Türk’ün onuru, kendine güveni ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir”.
Bu yazı dizimizde Mondros Mütarekesi sonrasında Anadolu’nun görünümünü Doç. Dr. N. Fahri Taş’ın Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi’nde yayımlanan yazısından aktaracağız. Ancak daha önce Mondros Antlaşması’nın ne olduğunu hakkında bilgilerimizi tazeleyelim.
Bildiğiniz gibi Mondros Antlaşması 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanmış ve antlaşmayla ilgili hükümler ordunun ilgili bütün birimlerine gönderilmişti. Bunlar arasında Yıldırım Ordular Grup Komutanı Mustafa Kemal Paşa da vardı. Paşa bu telgrafı alınca büyük bir ıstırap içerisine girmiştir.
30 Ekim 1918 tarihinde, Limni adasının Mondros Limanı’nda Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay’ın Başkanlığı’nı yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral Calthorp’un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında imzalanan Mondros Mütarekesi ile silahlı çatışma sona erer. 1. Dünya Savaşını bitiren bu Antlaşma aslında çok ağır şartlar taşımaktadır. Mondros Mütarekesi aslında Osmanlı Devleti’nin yıkılışını öngörmekte; İtilaf Devletlerine Osmanlı İmparatorluğunun herhangi bir bölgesine, güvenliklerini tehdit edecek bir durum nedeni ile işgal hakkını tanımaktaydı.
Mustafa Kemal’in o zaman ifade ettikleri üzere; Osmanlı Hükümeti bu mütareke ile kendini kayıtsız şartsız düşmana teslim etmeye muvafakat etmiştir. Yalnız muvafakat etmiş değil, düşmanların memleketi istilası için onlara muaveneti(yardımı) de vaat eylemiştir. Bu Mütareke olduğu gibi tatbik edildiği takdirde memleketin baştan sona kadar işgal ve istilaya maruz olacağı şüphesizdir.
Mondros Ateşkes Antlaşması ile İtilaf Devletleri, barış antlaşmasının imzalanmasını beklemeden, Türk topraklarının taksimine giriştiler. Ateşkes Antlaşmasının 7. maddesi, bütün bir memleketin işgali için İtilaf Devletlerine imkan veriyordu.