"Molla", imam ve asıl "yılan!!!"
1888 yılında, Gaziantep'in Araban ilçesine bağlı Elifler mezrasında doğmuş…
Mehmet'miş adı… Köyde bazen namaz da kıldırdığı için "Molla" lakabını almış ama asıl şöhreti soyadından gelmiş…
Çünkü babası köydeki bir kavgada nam yapınca ve rakipleri arasından kolayca sıyrılınca, iddiaya göre "Karayılan gibi kayıp gidiyor" demişler ona… İşte babasından kalmış o meşhur "Karayılan" unvanı…
Erzurum Doğu cephesinde, Kazım Karabekir komutasında savaşa katılmış, bacağından yaralanmış ve madalya almış…
Köyüne dönünce yiğitliğinden dolayı aşiretinin "oymak beyi" seçmişler onu…
Malatya ve Pazarcık civarlarında millete huzur vermeyen eşkıya Bozo'yu yakalayıp ağaca asınca şöhreti daha da artmış Karayılan'ın...
Doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir'den bir gün telgraf gelmiş Karayılan'a... "Düşman Kilis'ten Antep'e girmek üzeredir... Düşmanı Antep'e sokmayın!.. Gözlerinden öperim" diye yazmış Karabekir…
Vatan hizmet bekliyormuş… Büyükbaş hayvanlarını satarak aşiretinden 82 gönüllü akrabasını "çete" olarak toplamış ve silahla donatarak harekete geçmiş…
Karabıyıklı köyünde pusu kurarak Maraş'a giden Fransız kuvvetlerini dağıtmış, 50 kadar Fransız askerini de esir almış…
Namını Karabıyıklı cephesinde iyice duyurunca, halkı direnişe hazırlamak için Antep'e gitmiş ve çevresindeki gönüllü sayısı da 150'ye ulaşmış...
"Vurun Antepli'ler, namus günüdür..."
Urfa'dan Antep'e, Maraş'tan Adana'ya kadar memleket emperyalizmin kıskacındayken, halk perişan haldeyken ve milli bir direnişin başlatılması kaçınılmazken, Molla Mehmet Karayılan'ın sorumluluğu daha da artmış…
Çete üyeleriyle birlikte Antep çevresinde, cepheden cepheye koşmuş, kahramanlıklar sergilemiş, halka cesaret vermiş Karayılan...
Elmalı, Ağcakoyunlu, İkizkuyu cepheleri, Mağarabaşı ve Kurbanbaba savaşlarına katılmış, büyük başarılara katkı sunmuş Molla Mehmet...
Ankara'dan gelen Kılıç Ali'yle tanışmasının ardından İkizkuyu cephesinde Fransız katar kolunu dağıtmış, Fransız kumandan Norman'ı yaralı halde Halep'e kaçmaya zorlamış ve bu yüzden de adını duymayan kalmamış…
Ancak 24 Mayıs 1920'de tüm Antep'in yüreğine bir ateş düşmüş…
Sarımsaktepe'de zorlu bir savaştan sonra düşman kaçmaya başlayınca, sevinerek mevzi değiştirmek için ayağa kalkan Karayılan, bir hain kurşuna hedef olmuş ve 19 arkadaşıyla birlikte orada şehit olmuş…
Fransızlar'a karşı direnişte Şahin Bey'le birlikte Karayılan'ı da kaybeden Antep halkının direnci düşmüş o günlerde... Ta ki Milli Mücadele'de yüzlerce şehit veren Antep yeni bir örgütlenmeyle kurtuluncaya kadar...
Ancak tıpkı Şehit Kamil ve Şahin Bey gibi Antep mücadelesinde büyük yararlılıklar gösteren Karayılan'ın ardından hemşehrileri şu ağıtı yakmış:
"Karayılan der ki gelin oturak...
Kilis yollarından kelle getirek...
Fransız adını bütün batırak...
Vurun Antepli'ler namus günüdür…"
"Gazi" kenti kahreden zehir!..
Maraş'ı "Kahraman", Urfa'yı "Şanlı" yapan inanç nereden besleniyorsa, Antep'i "Gazi" yapan güç ve cesaret de işte o ruhun ürünüdür...
İşte yan yana olan bu üç şehir, kendi içinden çıkardığı yiğitlerle, bölgeyi işgal eden Fransız güçlerine karşı direnmiş ve Kurtuluş Savaşı içerisinde kahramanlık gösteren, hatta "kendi kendini kurtaran şehirler" olarak Milli Mücadele tarihine altın harflerle yazılmıştır…
Peki; Güneydoğu'nun kuvvacılarını ve Karayılan efsanesini niçin mi anımsattık?.. 24 Mayıs Karayılan'ın şehit edilişinin 99. yıldönümüydü…
Karayılan ve Antep kahramanlarının 99 yıl önce nam saldığı o topraklarda, üstelik bir ibadet merkezinde Kurtuluş Savaşı cepheleri için "yalan" diyecek kadar kin kusan, hakaretler yağdıran bir zavallı oturdu memleketin gündemine...
Adını Kuvayı Milliye komutanı "Şahin Bey"den alan Şahinbey ilçesindeki İyinacar Camii'nin imamı, bayram vaazında, Kurtuluş Savaşı için öyle utanç verici laflar etti ki, yalnızca cumhuriyete kin kusmadı, en çok da aynı topraklarda yaşayan Şahin Bey'in, Şehit Kamil'in ve Karayılan'ın kemiklerini sızlattı…
Dedi ki zehirini kusarak o zavallı imam; "Kurtuluş mücadelesinde bizi kandırdılar... 1. İnönü'de şöyle zafer kazandılar, 2. İnönü'de şöyle zafer kazandılar... Sakarya'da şöyle zafer kazandılar... Şöyle kahramanlık yapılmış, böyle kahramanlık yapılmış... Yunanlıları denize döktüler... Nerde döktüler?... Hepsi yalan, keşke o gün savaşı kaybetseydik, belki Osmanlı'yı daha sonra yeniden kurabilirdik..."
Antep kahramanlarının torunları o sırada ne yazık ki imama tepki göstererek camiyi terketmemişler ama cemaatten biri tarafından çekilen görüntülerin ardından hakkında soruşturma açılan imam açığa alınmış... Ne acı rastlantı ki, adı "Fadıl Yılan" o imamın!!!
"İmam patavatsızlık etmiş, kuvvacıların kemiklerini sızlatmış, bu gibi Kurtuluş Savaşı düşmanlarının camilerde ne işi var, böylelerini kim koruyor" diyebilirsiniz ama unutmayın ki, Fadıl Yılan gibiler, Atatürk ve cumhuriyet düşmanı "fesli"leri ziyaret eden devlet büyükleri ile Diyanet İşleri Başkanı'ndan da cesaret alıyorlar...
Antep'i düşmana teslim etmemek için can veren Molla Mehmet Karayılan'ın şehit edilişinin 99. yılında sorulması gereken sorular; "bu ihanetin yeri neden Gazi- Antep, neden kahraman Şahinbey ilçesi ve neden bir cami" değil aslında...
Cumhuriyet uğruna şehit düşenlerle, 100 yıl sonra halen cumhuriyete düşmanlık eden utanmazları "Molla"- imam ikileminde sorgularsanız, tarihten bir tokat gibi savrulan sarsıcı soru da şu olmalıdır; asıl "YILAN" kim?..