Modern insan ve sistemi anlamak
Denizin içinde yaşayan balıklar denizin ne olduğunu fark edemezmiş. Kapitalist sistem içinde kapitalist değerlerle yüklü olarak yaşayanlar da sistemin nasıl işlediğini ve felsefesini çok da fazla fark edemezler.
Kapitalist sistemin inşa ettiği bireysel, toplumsal tutum, tavır ve davranış kalıplarının nasıl oluştuğu konusu, sistemin kurbanları tarafından fark edilemez. Fark edildiğinde ise iş işten çoktan geçmiştir.
Ervin Laszlo, “Evrensel Düşünmek” adlı kitabında homomodernus dediği kapitalist dünyanın ürettiği modern insan zihniyetine ait değerleri ve idealleri kategorize etmiştir.
Temsili özelliğe sahip ve genelleme yapmaya elverişli bir biçimde yapılan bu sınıflandırma ilginçtir. Bilinmesinde yarar vardır.
Cengel Kanunu: Yaşam, bir hayatta kalmak kavgasıdır. Saldırgan ol, yoksa batar gidersin!
Çoğalan bir su bütün sandalları taşır: Eğer ülkemizdeki ulusal gelir artarsa, bütün yurttaşların durumu iyileşir ve tüm öteki ülkeler de bundan yararlanır.
Sızma teorisi: Bu teori; zenginliğin, mutlaka zenginlerden yoksullara doğru damla damla akıp gideceğini esas alır. Bu teoriye göre üst noktadaki zenginler ne kadar büyükse, tabana da o ölçüde büyük damlalar inecektir.
Görünmeyen el: Adam Smith tarafından ortaya atılan bu düşünce, bireysel ve toplumsal çıkarların birbirlerini kendiliğinden dengelediğini anlatır. Eğer ben kendim için en iyi olanı yaparsam, herkesin iyiliğine katkıda bulunmuş olurum!
Kendi kendini ayarlayan ekonomi: Eğer biz serbest pazarda mükemmel bir rekabet oluşturabilirsek, kazançlar, herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan, kendiliğinden adil biçimde paylaşılabilecektir.
Etkinlik kültü: Her insandan her makineye oradan her organizasyona kadar ne üretilirse üretilsin en çok olanı almak zorundayız!
Teknolojik emir: Yapılabilecek her şey yapılmak zorundadır. Eğer bir şey üretilebilir ya da ortaya konulabilirse, bu satılabilir de. Ve eğer bu satılabiliyorsa, o zaman bu satıcı için ve ekonomi için iyidir. Eğer buna hiç kimse ihtiyaç duymuyorsa, buna ihtiyaç duygusu uyandırılmalıdır!
Ne kadar yeni ise o kadar iyi: Yeni olan her şey, geçen yıldan kalma olandan daha iyidir. Eğer yeni bir üretim ortaya getirilememiş ise, eskiyi yeni ve iyileştirilmiş olarak pazara sunmak gerekir. O zaman ilerleme ve kazanç garantilenmiş olur.
Gelecek beni ilgilendirmez: Gerçi, çocuklarımızı seviyoruz ama gelecek kuşakların kaderleri hakkında neden kedimizi üzüntüye sokalım? Gelecek kuşak bizim için ne yaptı ki?
Ekonomik rasyonalizasyon: İnsanlar da dahil olmak üzere her şeyin değeri parayla ölçülebilir. Herkes zengin olmak istiyor, gerisi boş laf ve hatta iki yüzlülüktür.
Hepsinden önce kendi ülkem: Bizler kendi ülkemizin çocuklarıyız; tüm ötekiler zenginliğimizden, gücümüzden ve yeteneklerimizden yararlanmak isteyen yabancılardır. Ulusal çıkarlarımızı savunabilmek için herhangi bir potansiyel düşmandan güçlü olmak zorundayız, mümkün olduğunca güçlü olmalıyız!
Cengel yasası inancının insanlığı, diş ve tırnakla amansız bir rekabete yöneltiyor, böylece işbirliğinin yararlarını kullanma konusunda insanları başarısız kılıyor. Çoğalan su, aşağı sızma etkisi ve görünmeyen el dogmalarıyla hareket ise bencil davranışlara izin vermiş oluyor. İnsanlarda bu zihniyet sömür, sömürdükçe başkalarına faydalı oluyorsun algısını yaratıyor.
Sistem bireyin faydalı gördüğü ve kendisi için yararlı olan her şeyi yapmasına izin veriyor. Sonuçta birey üretimi gerçekleştirirken yaptığı haksızlıkları görünmeyen güçler de düzeltiyor. Bireyler bu durumda büyük bir vicdan rahatlığı içinde faydası olan her şeyi hemen şimdi üretmeli, hemen yararı görünmeyecek olan her şey de bir kenara koymalıdır. Kapitalist için yarın bugündür, dün ise yoktur!