Mısır’dan, Irak’ın Kuzeyi’ne sarkan “gaflet̶
Bütün uyarılara ve ağır eleştirilere rağmen, Türkiye’nin uyguladığı “yanlış” dış politika; özellikle Mısır, Suriye ve Irak’ın Kuzeyi’nde “sıfır noktası” nı da aşmış bulunuyor.
Bu arada, ABD’nin Türk politikasından oldukça “rahatsız” olduğu sinyalleri veriliyor.
Gerçekten de, özellikle Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun görüş ve stratejisi gün geçtikçe daha da çöküyor.
Tabii ki, birbirinden büyük hata ve gafletler, iktidara yanlış adımlar attırıyor.
Uzun bir süre, hafızalardan silinmeyecek olan “peşmergebaşı” nın Diyarbakır skandalı, AKP iktidarının son hatalarından hatta gafletlerinden birini daha sergiliyor.
Türk dış politikasının yanlış ve katı seyri son olarak, Mısır’ın ilişkilerini kesme kararı ile zirveye çıkıyor.
Mısır’ın Türkiye ile diplomatik ilişkilerinin düzeyini düşürme kararı alarak Kahire’deki Türk Büyükelçisinin ülkeden ayrılması istemi aslında Türkiye’ye “rest” anlamına geliyor.
Böylece, Mısır’da Mursi yönetimine yapılan darbenin ardından Ankara ile Kahire arasında başlayan gerilim yeni bir boyuta ulaşıyor.
Türkiye’nin Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı, 12 Kasım’da Mısır Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hatim Seyf en-Nasır ile görüşürken, Botsalı’ya Türk hükümeti yetkilileri ve devlet adamlarının Mısır hakkında yaptığı açıklamaların ülkenin içişlerine karışmak anlamına geldiğinin iletildiği biliniyor.
Ne var ki, “haklı” da olsa, Mısır’ın bir zamanlar yönetiminde olduğu kudretli bir imparatorluğun devamı olan bir ülkeye, böylesine bir “müeyyide” uygulaması, ister istemez “burukluk” yaratıyor.
Mısır’ın her şeye rağmen; Türkiye ile dostluğunu bozmama “basiretini” göstermesi gerekiyor.
ABD’nin “medyatik” uyarısından sonra Mısır’ın, harekete geçtiği ve Türkiye’ye karşı ağır bir şekilde diplomatik rest çektiği anlaşılıyor.
Zaten, Suriye ile ilişkiler gün geçtikçe donuyor.
Üstelik, Suudi Arabistan gibi devletler yavaş yavaş AKP iktidarının dış politikasına ağır eleştiriler yöneltiyor.
Durum böylesine “hassasiyet” arz ederken, Türkiye’nin, 4 milyon civarında soydaşının yaşadığı Irak’ın Kuzeyi’nde de güttüğü “ulaşılması güç” hedefler karmakarışık hale geliyor.
Bu arada, peşmergelerle dostane ilişkiler kuruluyor.
Oysa, Irak Türklerine karşı, her türlü baskı, asimilasyon, sindirme politikası kesilmeden tüm hızıyla Türk bölgelerinde acımasız sürüyor.
Gerçekten de, İngiliz ve Saddam rejiminin politikasıyla, bugün Irak’ta ön plan görünen bu yok etme planını peşmergeler uyguluyor.
Irak Türkleri’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, anavatandan koparıldıktan bu yana, Irak vatandaşı oldukları zaten biliniyor.
Ne var ki, Irak vatandaşı olmakla beraber hiçbir zaman özlerinden ayrılmamak ve Türkiye ile olan ilişkilerini de sürdürmek çabalarını tarih yazıyor.
Ancak, hatırlanırsa Irak’ın ilk Başkanı Abdülkerim Kasım, Rusya’dan gelen Molla Mustafa Barzani ile iş birliği yaparak, Kerkük’teki Türkleri yok etmek amacıyla, büyük katliama girişiyor.
Molla Barzani’nin Kürt devleti kurma planları İsrail’de olduğu sırada uygulamaya konuluyor.
Hain plan gereği baskılar, işkenceler her geçen gün artırılarak, Türkleri kendi yurtlarından, topraklarından çıkarmaya yaşatmamaya çalışılıyor.
Soydaşlarımız, bu asimilasyon, acılara karşı canlarını, kanlarını vererek davalarını, dillerini korumaya çabalar göstererek topraklarını savunuyor.
Sadun Köprülü’nün belirttiği gibi;
“Bugün Irak Türklerine, Türkmen denilmesinin altında gizli ve politik yönler bulunmaktadır. Yıllardan beri planlanan başarısız bir sindirmenin ürünüdür, böylece bu ırkçı sindirmeye karşı tüm gücümüzü kullanarak, Irak Türkleri diye, dünya Türklerinden, Türkiye Cumhuriyeti’nden, bir parça olduğumuzu bildirmeliyiz, göstermeliyiz, kanıtlamalıyız, tüm dünya Türkleri ile birlikte çalışarak ön plana tüm varlığımızla birliğimizle kurarak her bir alanda üstünlüğümüzü, özelliğimizi, efendiliğimizi, yiğit bir milletinin çocukları olduklarımızı belli ederek, belgelendirmeliyiz.”
Mısır’dan başlayan ve Irak’ın Kuzeyi’ne kadar sarkan “hata” halkaları bugün artık “gaflet” zincirine dönüşüyor.
AKP’nin uyguladığı dış politikanın, bir bakıma onu iktidardan düşürme sürecini de başlattığı öne sürülüyor.