Mısır denklemini konuşmaya devam
Mısır olaylarına ve işin nereye varacağına bir de “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (BOP) açısından bakmaya çalışalım. Geçen yazımızda konuya bölge dengeleri ve güvenliği ile emperyal güçler açısından bakarak, Mübarek Yönetimi kalsa da, gitse de, cevaplandırılması gereken sorunun aynı olduğuna işaret etmiştik. Mısır’ın bölge gücü haline gelen Şii-İran nüfuzunun yayılmasına karşı, Sünni- Suudi Arabistan ve Ürdün’le birlikte yürüttüğü ABD-AB-İsrail eksenindeki siyaseti değişecek mi? diye sormuştuk.
Son günlerdeki gelişmelere baktığımızda, Mısır’da tarafların uzlaşması için ABD’nin tam anlamıyla devreye girmesiyle görüşmelerin başladığını görüyoruz. Kısaca ABD’nin gözetiminde bir çözüme gidilmesini, hem Mübarek tarafı, hem de halk hareketini temsil noktasına gelmiş olan Müslüman Kardeşler kabul ediyor. Bu duruma göre müzakerelerin uzlaşmayla sonuçlanacağını söyleyebiliriz.
Eğer bu ihtimal gerçekleşirse, ABD’nin de istediği bir yönetim işbaşında olacak. Bu ise Mübarek dönemi siyaseti devam edecek demektir. Oldukça karmaşık bir durum. Düşünelim, bir tarafta İsrail’e karşı Gazze’de seçimle iktidara gelmiş, Müslüman Kardeşlerin güçlü direniş örgütü Hamas, öbür tarafta bu güne kadar hep İsrail’in karşısında yer alan Müslüman Kardeşler, Mısır iktidarının önemli bir unsuru.
Denebilir ki, Mısır’daki yeni yönetimin İsrail’in yanında yer alacağını değerlendirmek ne kadar doğrudur? Bu mantıklı soru denklemin sadece bir parçası. Öbür parçası ise; ABD Mısır’da, Orta Doğu siyasetinin belirleyicisi olan İsrail’e karşı bir yönetimi niçin iktidara getirsin? Sorusudur.
İşte bu iki sorunun cevabı bizi BOP’a götürüyor. Yine düşünelim. AKP zihniyeti, dünya görüşlerinin gereği olarak hep, “Hıristiyan Batı” dedikleri emperyalistlerle mücadeleyle geçmedi mi? Kim AKP’nin, emsali görülmeyecek şekilde ABD-AB işbirlikçisi olabileceğini tahmin edebilirdi? Ama olmaz zannedilen bizde oldu. Mısır’da niçin olmasın?
Bunun için hatırlayalım; AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan sürekli olarak “Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Afrika Projesi’nin” Eş başkanlarından biri de biziz. Bize bu görev verildi “(Kim verdiyse) demiyor muydu? Bu görev sebebiyle olacak, 2003’de The Wall Street Journal gazetesinde yayımlanan makalesinde, Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz” diyebilmiştir. (The Wall Street Journal March 31st, 2003)
Yine herhalde Eş Başkanlık görevinin gereği olarak, ABD işgaliyle beraber Irak’ta 1.5 milyon Müslüman katledildiği, binlerce namuslu aile kadını ve kızı tecavüze uğrayıp pazarlara düştüğü, hapishanelerde binlerce Irak’lı korkunç işkence gördüğü halde, bu insanlık suçu hakkında hiçbir kınama yapıldığını duymadık. Camilerden çıkan cemaatin, Hüsnü Mübarek’e gösterdiği protestoların benzerine hiç rastlamadık.
Irak’ta haklarımızın ve namusumuzun teminatı, kahraman Türk askerinin başına çuval geçiren işgalci zorbalar için, ABD’ye nota verilmesi taleplerine şiddetle karşı çıkılabilmiştir. Bununla yetinilmemiş, milletçe haysiyetimize geçirilen bu çuval olayı hafife alınmış ve “bu müzik notası mı” denilerek, adeta alay edilebimiştir.
Bu acı örnekleri BOP nedir, gücü nerelere kadar varabiliyor, doğru görelim diye veriyoruz.
Tekrar Mısır’a dönersek: Müslüman Kardeşlerle, bazı partilerin ve ordunun paylaştığı bir iktidar teşkil edilirse, bu yönetimin BOP çerçevesinde hareket etmeyeceğini kim garanti edebilir? Kısaca Mübarek döneminde olduğu gibi, ABD-AB-İsrail-Suudi Arabistan-Ürdün ekseninde bir siyasetin takip edilmesi normal görünüyor. Farkı, taş yerinden oynadığı için, Mübarek’in dışa karşı temkinli tutumu sürdürülebilecek mi? Bilemiyoruz.
Söz buraya gelmişken tekrar BOP’a ve haritasına dönelim. O haritada Türkiye gibi Mısır, Sudan, Suudi Arabistan, Afganistan, Pakistan gibi birçok ülke de bölünecekler arasında. Tabii Türkiye’de uygulanan, “demokrasi”, “özgürlük” çerçevesinde etnikleştirme yoluyla milli devletin çökertilmesi tekniğiyle, diğer ülkelerin ki farklı olacaktır. Bölünmüş Irak’ta olduğu gibi.
Sonuç: Emperyalislere göre öncelikle İran sınırlandırılmalı, enerji kaynakları ve İsrail korunmalıdır. Sonra bölge dengeleri ve kontrolü içinde BOP uygulanmalıdır.