Minecraft oynamıyorsunuz; farkındasınız değil mi!

Çadır kuramadılar, çadır; şimdi tutmuşlar, "yıkılan her binayı yeniden yapmak"tan söz ediyorlar.

Ne zaman?

Hemen!

Seçim süreçleri, tecrübeyle sabit ki en olmazları oldurmaya kadirdir.

Ama bu kadar da değil!

*

Enkazda kalan çıkarılamadı.

Çıkarılan, kurtarılamadı.

Kurtarılan, açıkta kaldı.

Kalmayanın, çadırını sel aldı.

Ve öngörülebilir olmasına rağmen önlenemeyen son facia; deprem bölgesinde çadır yandı.

*

4 yaşının 40 gününü 40 yıllık çileyle dolduran güzeller güzeli bir kız çocuğunun, soğuğa, yağmura, çamura, açlığa, susuzluğa, salgın ortamına, her nevi yoksunluk ve bakımsızlığa direnen o minicik bedenini alevler aldı.

Neden biliyor musunuz?

Yönetenlerin, yönettikleri ülkeden bihaberliğinden!

Zira, aktarılan o ki; 4 yaşındaki Elif ve ailesi; yardım olarak verilen 10 bin lira, bir ev tutmalarına, taşınmalarına, yeni bir yaşantı kurmalarına yetmediği için çadırda kalmıştı!

*

Birkaç gece önce bir televizyon programında, kentsel dönüşüme direnen vatandaşlara sitem ederken, "Kiralarını da ödüyoruz" diyordu her bir şeyin başı.

Ankara''da, evi kentsel dönüşüme gireceği için aylardır uygun ev kollayan bir arkadaşım var; yakından şahidi olduğum bir mağduriyet alanı.

Oturduğu semtte en düşük kira, kapıcı dairesi diye bilinen ama artık kapıcıların, apartman görevlilerinin de oturmadığı, kot filan değil, bildiğiniz zifiri karanlık, penceresiz, rutubetli bodrum katlar 5-6 bin liraydı. Lüks değil, sabır çekerek, diş sıkarak, tahammül göstererek "oturulabilir" durumdakiler, içinin bakım seviyesi kümesten hallice olanlar 7, 8, 9 bin… Gerçek manada "ev" niteliğindekiler 12, 13, 14 bin…

İki hafta öncesine kadar, evi kentsel dönüşüme girdiğinde kafasını sokacak bir evi ancak bu meblağları gözden çıkararak bulabilen ev sahiplerine yapılan kira yardımı, bin 500 liraydı!

Kiranın yarısının yarısını bile karşılamayıp da nasıl "kiraları ödemiş" oluyorlardı acaba!

Depremden sonra (aslında seçimden önce) Ankara için bu destek 3 bin liraya, İstanbul için 3 bin 500 liraya çıkarıldı.

Sokağın gerçeğinden bihaberliğin başka bir yansıması.

*

Ve bir başkası…

"Deprem bölgesinde hayatı normalleştirebilmiş gibi çek panpa"lığın en kullanışlı aracı; okulların açılması!

Açılsın; çocukların hem hakkı, hem ihtiyacı…

Ama nerede, nasıl, hangi öğretmenle, hangi öğrenciye, hangi plan-program dahilinde?

Böyle bir plan-program var mı?

İhtiyaçlar hiyerarşisinin en temelindeki kalemleri "eşit, hakkaniyetli" dağıtamadığın insanların çocuklarını eşit şekilde eğitebileceğin ortamı sağladın mı, yoksa seçime kadar çocukları eğitim-öğretimden mahrum kalanların "ağızlarını kapatmalık" mı?

*

Çok rica ediyorum…

Birileri, iktidar sahiplerine "hayat" dediğimiz şeyin bir Minecraft oyunu olmadığını izah edebilir mi?

Oturmayan zemine, artçılar eşliğinde, zerre ibret almadan yıkıldıkça yeniden yapmaya çalıştığınız o evler, hastaneler, okullar, yollar, köprüler, birer oyun bloğu olmadığı gibi…

Hayatlarına dair her gün şapkadan yeni uygulanamaz kararlar çıkardığınız o insanlar de birer oyun mobu değiller; "ol" dediğinizde "dediğiniz şeyi" olabilecekleri bir tuşları yok bünyelerinde!

SKANDAL SKANDAL ÜSTÜNE

Bir depremzedenin, deprem yardımına başvurmadığı halde başvurmuş olarak gözükmesi ne anlama geliyor?

Hemen en kötüsünü düşünmedim; iyiliğe ihtiyacımız var; niyetimi bozmadan, hasarlı bina temelli, otomatik bir kayıt oluşturma sistemi olabileceğini düşündüm.

Ve fakat…

Maddi durumu, kendi kendisini toparlamaya yeter olduğu için AFAD''a yardım başvurusunda bulunmadığı halde, bulunmuş gibi gözüktüğünü söyleyen depremzede arkadaşımızın anlattığı durum hiç öyle değil.

E-devlet üzerinden yaptığı kontrolde, ağır hasarlı raporu bulunan evlerinin adresiyle yapılmış bir başvuru olduğu bilgisi bulunduğunu görünce, tek tek bütün ev ahalisinin, aile üyelerinin T.C. kimlik numaralarıyla teyide çalışmış başvuruyu. Ama başvuru hiçbirinin adına değil.

Öyleyse kimin adına?

Başvuruda bulunmamış evler üzerinden korsan yardım dağıtımı mı söz konusu?

Kanlı, canlı, dipdiri, adının, adresinin kötü amaçlı kullanıp kullanılmadığını denetleme, ortaya çıkarma imkânına sahip olan depremzedeler üzerinden bile böyle katakullilere girişiliyorsa, seçim günü, kayıplar üzerinden neler yapılabileceği sorusu daha da önem kazanmıyor mu bu durumda?

Yazarın Diğer Yazıları