Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan: Şehirlerin nefesi kesildi

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan: Şehirlerin nefesi kesildi

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, son 20-25 yıldır uygulanan politikalar sonucunda kentlerin yeşil alanlarının betona kurban edildiğini ifade etti.

Halil YATAR / YENİÇAĞ- Özel Haber

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Kentleşme politikalarında yeşil alanlar betona tercih edildiği için bugün kentsel açık yeşil alanlarımızın yeterli olmadığı çok açık. Kent merkezlerinde hektarları bulan, kent parkı kent ormanı var mıdır mesela. Yok denecek kadar azdır. ODTÜ ormanları ve vadiler, Atatürk Orman Çiftliği bu açıdan Ankara için yüzde 40-50 toprak kaybına rağmen çok büyük bir potansiyel hala” dedi.

Şehirlerimizde yeşil alanların yetersiz olduğunu ifade eden Candan, “Kentsel ölçekte insanların dinlenmek için kullanamadığı, mezarlıklar, refüj ve benzeri alanlardaki pasif yeşil alanları da yeşil alan miktarına katarak hesapladıkları için hiçbir zaman gerçekçi veriler açıklanmıyor ve yanılsamalı oranlar açıklanıyor. Kentleşme politikalarında yeşil alanlar betona tercih edildiği için bugün kentsel açık yeşil alanlarımızın yeterli olmadığı çok açık. Kent merkezlerinde hektarları bulan, kent parkı kent ormanı var mıdır mesela. Yok denecek kadar azdır. ODTÜ ormanları ve vadiler, Atatürk Orman Çiftliği bu açıdan Ankara için yüzde 40-50 toprak kaybına rağmen çok büyük bir potansiyel hala” diye konuştu.

KENTLERİN NEFES KORİDORLARI YOK EDİLDİ

Son 25 yıllık kentleşme politikalarına baktığımızda, tüm yeşil alanlarımız ormanlarımız, meralarımız, vadilerimiz, yapılaşma tehdidi altında kaldı, betonlaştırıldığını vurgulayan Candan, “Kentlerin nefes koridorları yok edildi. Elbette ki burada azgın kentleşme ve rant hırsı var. Atatürk Orman Çiftliğinin, kuzey ormanlarının, Kazdağlarının, ODTÜ ormanlarının, İmrahor, Zir, Dikmen, Büyükesat Vadilerinin yok edilerek yapılaşmaya açılması betonlaştırılması bunun en önemli göstergeleridir. Bugünlerde en çok ihtiyacımız olan nefes almak konusunda yıllardır mimarlar odası olarak plansız kentleşme politikaları ve yeşil alanların yok edilmesine yönelik; nefes alamıyoruz, bu kent nefes almazsa ölür dedik. kentin nefes koridorları tıkandığı yeşil alanları yok edildiği için bugün insanlık pandeminin bir kez daha açığa çıkartmasıyla nefes alamıyor.” dedi.

"TÜRKİYE BÜYÜK BİR YANGIN YERİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ"

Özellikle kıyı kesimlerinde çıkan yangınlardan sonra yeniden ağaçlandırma yerine imara açılmasını da değerlendiren Candan, “Yangınlar yapılaşmaya giden yolda neredeyse ilk adımlar. Ormanlık vasfını yitiren alanların 2b kanunu ile imara açılması, birçok bölgede yangın sonrası ağaçlandırmadan kaçınılması, beton lobisinin ve bu lobi içerisinde yer alan kesimlerin ve yöneticilerin bilinçli tercihleridir. Yangınlar ve yeşili yok eden beton politikası ile Türkiye büyük bir yangın yerine dönüştürülmüştür” diye konuştu.

"SALGIN SONRASI AVMLER YERİNE YEŞİL ALANLAR GENİŞLETİLMELİ"

Salgın sonrasında sadece yeşil alanlar değil, bütün kentleşme ve mimarlık politikaları halk sağlığı temelli ve çok disiplini olarak planlanması gerektiğinin altını çizen Candan şunları kaydetti: “Hormonlu büyüyen kentlerde nüfus yoğunluğu düşürülerek, kentsel seyreltme planlı bir şekilde yapılmalı, kentsel yeşil kuşaklar oluşturulmalı ve tasarım planlama kriterleri, açık ve yeşil alan donanımları, mahalle ölçeğinden başlayarak, semt ölçeği, kent ölçeği ve bölge ölçeğinde ele alınmalı. Mimarlık ve planlama alanında mevzuatlar, yönetmelikler yeniden yazılmalı, hukuksal sürece konu edilmiş tüm plan davaları iptal edilerek, yeniden ele alınmalıdır. Kent içi parklar, kent ormanları bugün pandemi sürecinde kentsel ilaç gibidir. Kent merkezlerinin nefesidir. Sağlık öncelikli mimarlık ve kentleşme politikaları, yeşil alanların arttırılması, sağlık politikalarının ve mekânlarının yeniden düzenlenmesi, yeşil alanlar içerisinde yürüme mesafesinde ulaşılan sağlık ocaklarının planlanması ve kapalı alanlar avmler yerine, kentsel açık yeşil alanların tercih edileceği canlı odaklı bir yaşam standartının geliştirilmesi gerekir. Mimarlık ve planlama koruyucu sağlık hizmetleri gibi işlev görmelidir. Binalar ve hormonlu büyüyen rant odaklı kent planlaması, pandemi sürecinde bulaş zincirleri olarak öne çıkmıştır. Pandemi sonrası bu zincirleri kentsel ölçekte kırmakla başlanmalı.”