Milliyetçilik temel ilkedir, vazgeçilemez
Milliyetçilik o kadar temel bir ilkedir ki, Türk milliyetçiliğinin müzmin düşmanları dahi bu ilkeye düşmanlıklarını doğrudan doğruya dile getirmekten çekinirler. Çekinirler ve saldıracakları zaman mutlaka bazı sıfatlar kullanırlar. Aşırı milliyetçilik, şoven milliyetçilik, ırkçı milliyetçilik gibi. Aslında maksatları milliyetçiliği kötülemektir; fakat milletin çok güçlü olan millî duyguları dolayısıyla buna cesaret edemezler ve “aşırı, şoven” gibi yaftalamalara başvururlar.
Türkiye Cumhuriyeti, Türk milleti olgusu ve Türk milletini sevip onu yükseltmek esasına dayanan milliyetçilik ilkesi üzerine kurulmuştur. Cumhuriyetin kurucu iradesini temsil eden Atatürk’ün Türklüğü yücelten ve Türk milliyetçiliğine bağlılığını gösteren yüzlerce sözü vardır. Nitekim kurucu partinin altı temel ilkesinden biri de milliyetçiliktir. Halkçılık, laiklik, devletçilik gibi ilkeler de Türk milletinin mutluluğu ve yükselmesi içindir; yani merkezde milliyetçilik vardır.
Milliyetçiliğin asla vazgeçilemez ilk şartı tam bağımsızlıktır. Tarihin şu veya bu döneminde bazı devletler veya devletler arası birlikler güçlü hâle gelebilirler ve dolayısıyla cazibe merkezi olabilirler. Ancak cezbedici hiçbir dış merkez, Türkiye’nin bağımsızlığından fedakârlık etmesine sebep olamaz. Ne ABD, ne AB! Hiçbir dış merkez bir milliyetçiyi bağımsızlık fikrinden vazgeçiremez. Tam bağımsızlık konusundaki tavizsizlik ne aşırıdır, ne şovendir, ne de başka bir şeydir; basbayağı milliyetçiliktir.
Milliyetçiler devlete düşman olmaz
Türk milliyetçileri için devlet manevi bir değerdir ve kutsaldır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk milletinin örgütlenmiş hâlidir; dolayısıyla milletin geçmişten geleceğe uzanan manevi şahsiyetini ve diğer dünya devletleri arasında milletin bağımsız varlığını temsil eder. Milletin bağımsızlığı, ancak bağımsız bir devlet ile mümkündür. Bu bakımdan milliyetçiler devlete düşman olmazlar; doğrudan doğruya devleti eleştirmezler; ancak devlet içinde yer alan şu veya bu kurumu, şu veya bu şahsı eleştirirler; onların hatalarını gösterirler. Demokratik bir devletteki en önemli organ icra organı, yani iktidardır. Yapılan hatalar devlete değil iktidara aittir. Dolayısıyla milliyetçiler devleti asla hedef almazlar; eleştiri oklarını icra organına yöneltirler. Bir ülkede anarşi ve terör varsa bunu önlemekle görevli olan, icra organı yani hükümettir. Terörü önleyip asayişi sağlamakla doğrudan görevli olan güvenlik güçleri de icra organına bağlıdır ve hiç şüphesiz sorumlu olan da icra organıdır.
Türk milliyetçileri milleti etnisitelere, mezheplere, sınıflara ve gruplara bölmezler. Hepsini Türk milletinin eşit parçaları olarak kabul ederler; aynı sevgi ve yakınlıkla hepsini kucaklarlar. Bölücülüğü, milliyetçiliğin baş düşmanı sayarlar.
Askeri sevmek de milliyetçiliktir
Hiçbir Türk milliyetçisi Türk ordusunu ayrı, milleti ayrı bir varlık gibi göremez. Türk ordusu Türk milletinin kutsal ve şerefli bir parçasıdır. Tarih boyunca Türkler bir ordu-millet gibi yaşamışlardır ve ordu-millet anlayışı bugünün şartlarında da devam etmektedir. Askerlik her Türk’ün vatan borcudur ve her Türk genci bu borcu seve seve yerine getirir. Düğüne gider gibi askere gider; askerlik yapmayana kız vermezler diye inanır. Paralı askerlik veya vicdani ret gibi kavramlar normal bir Türk’ün aklından dahi geçmez.
“Sivile karşı askerden yana taraf” veya “askere karşı sivilden yana taraf” gibi ifadeler Türk milliyetçilerine göre ihanetle eşdeğer ifadelerdir. Sivil ile askeri karşı karşıya imiş gibi göstermek ancak bir bölücünün ağzına yakışabilir. Aklını yitirmiş veya vicdanını satmış insanlar da bazen bölücüler kadar ihanet içine girebilirler. Türk milliyetçileri elbette askerini de sivilini de gözü gibi korumak ister. Bölücü terörle ölümüne vuruşan Mehmetçiğe elbette toz kondurmaz ve elbette bir Mehmet’in şehadeti karşısında yüreği parçalanır. Ve elbette ülkeyi bölmek isteyen silahlı eşkıya karşısında “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez” diye haykırır. Askeri sevmek, “Vatan Bölünmez” diye haykırmak “şovenlik” filan değil, basbayağı milliyetçiliktir. Ve yine elbette bu değerleri savunanlar her zaman ve her yerde birlik olurlar; ülkeyi bölmek isteyen, bölücülere taviz vermeye yeltenen kim olursa olsun, hangi makamda bulunursa bulunsun hep birlikte ona cephe alırlar.
Anlamayan var mı?