Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Milliyetçi Hareket Partisi

Bugün Milliyetçi Hareket Partisi’nin kongresi var; Türk milliyetçilerine, ülkücülere, milletimize hayırlı olsun!
Milliyetçi Hareket Partisi’nin anlamını tam olarak kavrayabilmek için Atatürk dönemine kadar uzanmak gerekir. Atatürk’ün sağlığında devletin dayandığı temel ilke milliyetçilik idi. Altı oktaki diğer ilkeler hep Türk milletinin korunması, birliği ve yücelmesi, yani milliyetçilik için vardı. Laiklik, Alevi-Sünni ayrışmasını önleyerek millî birliği sağlamlaştırmak; yüce ve ilahi bir kavram olan dini, beşerî kavramlar olan siyaset ve ideolojinin dışında tutmak için benimsenmişti. Halkçılık, milliyetçiliğin vazgeçilmez şartlarındandı; ekonomik ve kültürel gelişmenin halka indirilmesini öngörüyordu. İnkılapçılık, Türk milletini muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmayı amaçlıyordu. Diğer ilkeler de hep Türk milleti içindi. Cumhuriyetin önemli kültür kurumlarının başında hep Türk milliyetçileri vardı. Hülasa Atatürk ve Cumhuriyet demek Türk milliyetçiliği demekti.
Çocuklarımızda ve gençlerimizde Türklük duygu, bilgi ve şuurunu oluşturan müfredat programları, İsmet İnönü devrinde değiştirildi ve böylece milliyetçilikten uzaklaşıldı. 1944 olayları ile Türk milliyetçiliği yargılandı ve âdeta yasaklandı. Böylece Cumhuriyet’in en temel ilkesi olan milliyetçilik aşınmaya başladı.
1950’den sonra bu aşınmaya karşı bir tedbir alınmadığı gibi Cumhuriyet’in diğer ilkelerinde de aşınmalar başladı. Okulların sayısını artırmak gerekçesiyle eğitimin kalitesi hızla düşürüldü ve bunun sonunda Cumhuriyet’in şehirli, medeni, çağdaş bir toplum yaratarak halkın seviyesini yükseltme hedefi zedelendi. Böylece halk geri bırakıldı ve köylü bir toplum oluşmasına müsaade edildi.
Demokrat Parti içinde Tevfik İleri, Sait Bilgiç gibi birkaç milliyetçi milletvekili vardı; fakat parti hiçbir zaman milliyetçi olmadı. İktidarının daha ilk yıllarında milliyetçi bir eğitim politikası izlemek isteyen Tevfik İleri, Millî Eğitim Bakanlığı’ndan alındı. Türk milliyetçileri 1952’de Remzi Oguz Arık’ın başkanlığında Türkiye Köylü Partisi’ni kurdular. Arık’ın hazin ölümünden sonra Tahsin Demiray partinin başkanı oldu; fakat bu parti bir türlü gelişip büyüyemedi. Daha sonra Osman Bölükbaşı’nın kurduğu Millet Partisi ile birleşerek Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi adını aldı.
1944 olaylarında tutuklanan ve işkenceye maruz bırakılan Türkçüler arasında, genç bir subay olan Alparslan Türkeş de vardı. 27 Mayıs 1960 ihtilaline kurmay albay olarak o da katıldı. Milliyetçiliği yayma projeleri ve iktidarı Halk Partisi’ne bırakmama politikası sebebiyle, arkadaşlarıyla birlikte sürgüne gönderildi. 1963’te yurda dönen Türkeş, 1965’te arkadaşlarıyla beraber Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne girdi ve aynı yıl yapılan kongrede genel başkan oldu. 1969 kongresinde partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi.
1965-1980 arasında Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücüler destani bir mücadele vererek hem Türk milliyetçiliğinin geniş halk kitlelerine yayılmasını sağladılar; hem de Sovyet tehdidini bertaraf ederek muhtemel bir Afganistan senaryosunu önlediler. Bu sebeple Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’nin bağımsızlık ve birliğinin teminatı olmuştur.
12 Eylül’ün ateş çemberinden de geçen milliyetçi ve ülkücüler, kapatılan partilerini Türkeş’in önderliğinde yeniden kurmuşlar ve bu defa Avrupa Birliği ve ABD’nin desteğiyle Türkiye’yi bölmek isteyen PKK ve yandaşlarının önünde yıkılmaz bir set oluşturmuşlardır.
Alparslan Türkeş’in 1997’deki vefatından sonra Milliyetçi Hareket Partisi maalesef aynı duyarlılık, heyecan ve cevvaliyete sahip olamamıştır. Oysa bugün ülkemiz, 12 Eylül öncesinden çok daha vahim şartlar içinde bulunmaktadır. Doğrudan doğruya iktidar tarafından Cumhuriyet’in temelleriyle oynandığını ve ülkenin bölünmeye doğru götürüldüğünü bizzat MHP yöneticileri ifade etmektedir. Hem de sık sık. Ancak bu vahim şartların gerektirdiği tutum ve duruşu MHP bir türlü sergileyememekte, sadece konuşmaktan ibaret olan tavırlarla vatanın bölünmesine âdeta seyirci kalmaktadır. Bugünkü kongre bu seyirciliği sona erdirecek kadroları iş başına getirmelidir. Yoksa sadece MHP değil, ülke de göçük altında kalacak ve bunun vebali kongrede oy kullanan delegelerde olacaktır.   

Yazarın Diğer Yazıları