Millî sabrı tahrîk!...
On yıl önce AKP’ye, sıfırlanmış terörle teslîm edilen Türkiye’de; Kürtlerin yüzde 80’inin, Türk Milletinin yüzde 90’ının memnûn olduğu, bir huzûr ortamı yakalanmıştı!
Madalyalı kahramanlar, göğüs kabartıyordu! Şehitlik ziyâretlerinde ağlamakla gurûr birlikte yaşanıyordu! Çocuklarımız Vatanî göreve; “En büyük asker, bizim asker!” nidâsı ve davul-zurnayla gönderiliyordu! Gâziler baştacıydı! Şehît aileleri, kutsal emânetlerdi!
Türkiye’nin her yeri Anadolu ve halklar, Türk Milletiydi. Milletliği ile gurûrlu; “Ne mutlu Türk’üm diyene” derken onurlu Türk Milleti, devletini kutsardı! TBMM’de Türk milliyetçiliğinin, Millî Görüş adıyla dinciliğin, liberalizmin, demokratik solun, sosyal demokratların partileri vardı! Bugünün siyasallaştırılmış taşeronları, bölücü eşbaşkanları, sosyal demokratların ve Millî Görüşçü dincilerin listelerinden Meclis’teydi! Ve soyadı; “Niye Türk?” diye merak edilmezdi!
Liyâkatsız bir acemînin MGK’da -kendini atayana- Anayasa kitapçığı fırlatmasıyla Huzûru Sonlandırma Operasyonunun komut düğmesine basıldı! Toparlanmak üzere olduğumuz on yıl bitirildi! Başlatılan meşhûr ekonomik kriz! Peşine Başbakanın; “Niye teslîm edildi anlayamadım!” diyerek öldüğü Apo’nun teslîmi! Peşine DSP’nin ortadan ikiye ayrılması! Peşine 28 Şubat’ın AKP Ebeliği ve SP’nin satırla ikiye bölünmesi! Hem sol cenâhta, hem dinci cenâhta; “Gelenekçi ve Yenilikçi” çekişmeleri! Peşine MHP’nin erken seçim resti!.. Ve 70 günlük AKP’nin, ’dolma kalemler’in “Muhtar bile olamaz!” tahrîkine, milletin; “İnadına Tayyip!” sloganıyla başımıza musallât ettiğimiz, AKP kaosu!
Baykal’lı CHP desteği ile Siirt seçimlerinin iptâli ve “Cumhûriyet Mağdûru(!) Tayyip”in, önce BOP Eş Başkanı, sonra Siirt Milletvekili, sonra Başbakan, sonra “İleri Demokrat Sultan”lığı!..
Kürt Açılımı, Daha Fazla Demokrasi ve Milli Birlik Projesi denilen; “Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi” diye açıklanmış Haçlı yayılma plânının uygulaması! Irak’a bir milyon Baasçı Arabın katli, yüz binlerce Müslüman kadının-kızın ırzına tecâvüzle getirilen demokrasi! Sonra “Arap Baharı” diye, “Adâlet ve Kalkınma Harekâtı” adlı yıkım isyânları! Saddam’ın hall’i, Üsâme bin Ladin’in katli, Kaddâfi’nin linç edilişi!.. Sûni bahar sürüyor, sırada Suriye ve İran!..
Bunlar olurken biz de; belediye otobüslerinde yakıldık! Dersanelerde, park yerinde çoluk çocuğumuzla bombalandık! Anadolu’nun göbeğinde, Karadeniz Bölgesi’nde PKK saldırılarına muhatap olduk! Onar onar şehit verdik! Özerklik ilan edildi! Sokaklarımız yangın yeri! Sınır ötesinde de sınır içinde de metropollerde de Güneydoğu Anadolu’da sokak ortasında kafamıza sıkılarak ha bire öldük-öldürüldük!
Adına “İstikrâr ve Huzûr” denilen İleri Demokrasi sayesinde, yurdumuzda ölüp-öldürüldüğümüz yetmez gibi “Dört İncil”i temsîl eden NATO bayrağı altında Afganistan’da da 12 kere daha öldük!
Afganların, İstiklâl Harbi’nde günlük iâşelerini bile bize gönderdiklerini, Türk Milletine sevgisini biliyoruz! Hiç unutmadık ama Irak’a bomba(!)larla atanmış Talâbani ile Afganistan’a atanmış Karzai ile BOP Eş Başkanı R. T. Erdoğan arasındaki müthîş benzeşmeden sonra;“Afganistan’da niye öldük?” sorusunun cevâbı, yok!
Tarihle yaşıt Türk Milleti’nin, bir daha ölmeye niyetlenirse -meselâ yıldönümü olan Çanakkale’de 253.000 kişi şehît olurken misliyle kefereyi yok ettiğini hatırlatarak- neler yapabileceğini altını çizerek hatırlatırız! Millî sabırla daha fazla oynamayın vesselâm!..