Düzce ayaklanmasının bir anda Bolu ve çevresine kadar yayılması genişlemesi Ankara’da büyük endişe ile izleniyordu.
Düzce ayaklanmasının ertesi gün Beypazarı, Gerede halkı "Padişah nerede ise biz oradayız" diye bağırarak askeri depoları bastılar ve silahları ele geçirdiler. Bir merkezden emir almış gibi hareket olunuyordu. Bolu boğazını tutmuş olan jandarmalara saldırarak onları dağıttılar ve isyancılar Bolu’ya girdiler.
Artık vatanı kurtarmak isteyenlerle hainlerin ve satılmışların savaşı ciddi olarak başlamıştı. Bu savaşlar kanlı olaylar halinde Kuvayı inzibatiye harekatıyla birlikte 90 gün sürecektir. Genel olarak halkın büyük kısmı günahsızdı. Onun cahillik ve taassubundan yararlanmak isteyenler kolay başarı sağlıyorlardı. Yüzyıllar boyunca o Padişahı yer yüzünde Allah’ın gölgesi olarak bellemişlerdi. Onlar Padişahın bir hain olduğunu kabul edemiyorlardı. Çıkarcı asiler bunları gerici ve tutucu duygulara doğru kolayca çekiyorlardı. Yurtlarını sevmediklerinden değil, durumu kavrayamadıklarından milli kuvvetlere, yeni kurulan Anadolu Hükümetine karşı çıkıyorlardı.
Durumu tehlikeli gören Mustafa Kemal Paşa 18 Nisan 1920’de Geyve’de bulunan 24’üncü Tümen Komutanı Yarbay Mahmut’a "Düzce ayaklanmasını bastırmak üzere emrindeki kuvvetlerle vakit kaybetmeden Düzce’ye hareket etmesini" emrediyordu.
Anadolu ölüm kalım mücadelesine başlamışken bir kısım çıkarcı ve hain kişiler halkı birbiriyle boğuşturucu tahriklere devam ediyorlardı. Bu yüzden memleketin bir bölgesinde kabuslu acı olaylar kanlı çarpışmalar oluyor ve gittikçe endişe verici bir halde gelişiyordu. Bu sırada Anzavur ayaklanmasından moralleri bozulan halka görünmek için Bursa bölgesine gitmiş olan Ali Fuat Paşa hemen Geyve’ye döndü ve acele tedbirler almak ihtiyacını duydu. Önce topladığı ve biriktirebildiği kuvvetlerle Geyve Boğazı’nı kapatmaya çalıştı. Haber alındığına göre bu sırada Kuvayi inzibatiye birlikleri de İzmit bölgesine geleceklerdi. Ayaklanma bölgesi Ankara yakınlarına doğru genişliyordu. Taraklı- Mudurnu çarpışmaları iyi sonuçlar vermişti. Çünkü irticanın elebaşları ve ayaklanmayı idare edenler zora gelince önce anlaşmaya giriyorlar bir süre sonra fırsat bulunca tekrar hıyanetlerine başlıyorlardı. Fakat bu iş böyle devam edemezdi. Yurdu kurtarmak ve dış düşmanlara karşı koymak zorunda olan Anadolu Hükümeti ve Milli Mücadelenin sorumlu kişileri iç huzuru sağlayıcı tedbirleri bir an önce almak zorunda idiler. Şimdiye kadar alınan tedbirlerin gönderilen kuvvetlerin yetersizliği görülüyordu. Sarayın ve İngilizlerin çok önceden planladıkları ve Anadolu ihtilalini iç ayaklanmalarla yok etme düşünceleri, her yerde bu hareketlerle baş vermeye ve başarıya doğru gidiyordu.
Düzce isyancıları uzun süreden beri çok insafsız ve hain hareketlere girişmişler milli mücadeleyi gerçekten boğmak için her şeye baş vurmuşlar, komutanları şehit etmişler ve yakaladıkları subaylara ağır işkenceler, türlü hakaretler yapmışlardı. Bunları tertip edenler halkı kandıranlar ve vatanın kurtarılmasını kösteklemek isteyenler cezalarını görmeliydiler.
(Devam edecek)