Durumun ciddiyetini gören Hükümet ilk iş olarak 10 Mart 1921 günü Elazığ ili, Erzincan Sancağı ve Sivas ilinin Divriği ve Zara ilçeleri için sıkıyönetim ilan etti. Bundan sonra Merkez Ordusu Komutanlığına bu bölgedeki tenkil düşüncelerini bildirdi. Burada: "İmranlı olayının yeni ve önemli bir iç ayaklanmanın başlangıcı olduğunu gösterir işaretlerin bulunduğu, yeni kurulan süvari tümeninin iç ayaklanma için ne dereceye kadar etkili olacağının şimdiden kestirilemeyeceğini tenkil için parça parça gönderilecek kuvvetlerin uğrayacağı başarısızlıkların hem asilerin morallerini artıracağını hem de bu işe katılmayan köylülerin de bunlara katılmasına yol açacağını, iç tehlikelerde tecrübe ve başarısı görülmüş olan 5’inci Kafkas Tümeninin ve Komutanı Yarbay Cemil Cahit’in kendi süvari birlikleriyle civardaki birliklerden de yararlanarak bu vazifeye verilmesinin uygun olacağı" yazılıyordu.
Birliklerin ayaklanma bölgesine yanaşmaları ve kendilerine verilen yönlerde ilerlemeleriyle rastlanılan isyancılar yer yer dağılıyor esir ediliyor, tarama ve temizleme işleri gelişiyordu. Çeşitli çarpışmalarda isyancılar büyük kayıplar veriyorlardı. 22 Nisan’a kadar süren 12 günlük bastırma harekatı başarı ile sonuçlanmıştı.
İmranlı ayaklanması 6 Mart 1921 günü oradaki 6’ncı Süvari Alayımıza karşı yapılan saldırı ile başlamıştı. Geniş bir bölgede 70 güne yakın bir zaman çok çirkin ve kanlı olaylar olmuş, memleketi bölmek emelleri taşıyan bir takım ağa ve aşiret başkanları devlete karşı olduklarını açıkça söylemekten çekinmemişlerdi. Bu asiler toplu olarak yaptıkları iki çarpışma sonunda ağır yenilgiye uğradılar. Küçük gruplar halinde perişan bir halde dağıldılar. Elebaşları olan ve bağımsız Kürt Devleti kurmayı tasarlayan Alişan ağabeysi Haydar ve onun sekreteri Alişir, bu sırada köprüleri de tutulmuş olduğundan kuzeye doğru kaçtılar.
Haziran 1921 ortasında Koçgiri ayaklanmasını hazırlayan aşiret başkanı Haydar, kardeşi Alişan, 32 asi ileri geleni ve 500’den çok adamları teslim olmak zorunda kaldılar. Bunlar Sivas’a gönderildiler. Ayaklanmalar sona ermişti. Şimdi işin idari ve politik safhası ve gelecek için ciddi tedbirler alınması meselesi başlıyordu.
Merkez Ordusu Komutanı; "Bu olaylardan ders alınmasını, felaketlerin, hıyanetlerin tekrarlanmaması için bölgede daha esaslı ve ciddi bir operasyon yapılmasını Genelkurmay’a teklif etti. Nurettin Paşa asi köylerini dağıtmak, bunları Anadolu’nun başka bölgelerine yer yer serpiştirmek ve Türklerin arasına yerleştirmek, kendilerine Türk olduklarını aşılamak" fikrini savunuyordu.
Nurettin Paşanın fikrine, Büyük Millet Meclisindeki Doğu Milletvekilleri şiddetle karşı koydular. Hatta tutulan ve Sivas’a gönderilen asilerin ve elebaşlarının affı için bir genel affın çıkarılması lehinde propagandaya bile koyuldular. Bunların Koçgiri aşiret başkanından farklı düşünmedikleri çok iyi anlaşılıyordu. Siyasi otorite ya da duygu zayıflığı üstün gelmeye başlamıştı. Türkiye yıllar boyunca bu hastalık ve aşağılık çıkar düşünceleriyle ciddi meseleleri çözmek olanağını bulamamıştır.