İşte bu durumda olan Kuvayı İnzibatiye tümeni İzmit bölgesine kaydırılmış burada üç alay halinde işe başlamıştır. Tümen karargahı İzmit’in iki kilometre doğusunda bir bataklık bölgenin kenarında yerleşmişti. Mayıs 1920 başında İzmit bölgesine getirilmiş olan bu birlikler şehrin doğusunda Vezir Çiftliği yakınında çadırlı ordugaha geçmişti. Bulundukları yerde uzun süre hareketsiz kalan bu birlikler güya eksiklerini tamamlamak için bekliyorlardı. Sapanca bölgesine de güvenlik için bir top ve bir makineli tüfekle güçlendirilmiş bir ileri karakol müfrezesi sürülmüştü. Anzavur’un yenilgiye uğraması Düzce ayaklanmasının bastırılması üzerine İstanbul Hükümeti ve İngilizler ümitlerini yeni bir harekete Kuvayı İnzibatiye’ye bağlamışlardı. Artık onun harekete geçirilmesi isteniliyordu. Fakat Anzavur’un akibeti, Sapanca müfrezesinin yok edilmesi Kuvayı İnzibatiye komutanının moralini çok bozmuştu. Hele karşısında Ali Fuat Paşa gibi bir komutanın bulunduğunu düşündükçe uykusu tümden kaçıyordu. Ayrıca hıyanetin verdiği burukluk içerisinde kararsız bir hale gelmişti. Süleyman Şefik Paşa’nın komutanlığı bırakıp gitmesinden sonra bu kuvvetin başına İstanbul Hükümetince Yarbay Senai atanmıştı. Ayrıca Kolordu Komutanı yetkisi ile İzmit ve bölgesi komutanlığına da Sulhi Paşa getirilmişti.
10- Birinci Yozgat ve
Zile ayaklanması:
(13 Mayıs-27 Ağustos 1920)
Milli Mücadelede idarecilerden pek az hain ve ona karşı çıkanlar olmuştu. Başlıcaları; Konya Valisi Cemal, Ankara Valisi Muhittin Paşa, Elazığ Valisi Ali Galip, Trabzon Valisi Galip, Eskişehir Mutasarrıfı Hilmi ve Bolu Mutasarrıfı Osman Kadir’dir. Bunların da hemen hepsi Hürriyet ve İtilaf Partisi’ne bağlı idiler. Yozgat Mutasarrıfı Necip de bu kişilerden birisi idi. Temsil heyetinin Ankara aracılığı ile gönderdiği emirlere karşı koymuş ve açık olarak "Allah’tan, Padişahtan ve onların kanunlarından başka bir şey tanımadığını" etrafına bildirmişti. Bundan sonra milli harekete karşı koyma fikrini Yozgat’taki Hürriyet ve İtilaf Partisi Başkanı olan Çapanoğlu Edip ile kardeşi Celal destekliyorlardı. Bunların Yozgat’ta büyük nüfuz ve çevreleri vardı. Bu kişiler yaptıkları propaganda ile halka "İngilizlerin, İstanbul’a gelişlerinin Padişahımızın arzusu ile olduğunu ve Yunanların Anadolu’ya çıkmalarının geçici bulunduğunu..." anlatıyorlardı. Ankara’da toplanacak Büyük Millet Meclisi’ne üye seçimi için yapılan şehir temsilcileri toplantısında bu Edip ve Celal, "Böyle bir meclis ve seçim kanuna aykırıdır. Bu, Huruç el Sultandır" yani Padişaha karşı çıkmaktır diye itiraz etmişlerdi. Bu söze karşılık Yozgat Müftüsü "Padişahımız İngilizlerin elinde esirdir. Ferit Paşanın yaptıklarından haberi yoktur" şeklinde konuşunca Çapanoğlu kardeşler toplantıyı bırakmışlar ve 30 imzalı bir telgrafla Ankara vilayetine "Ankara’da bir meclis toplanmasının, Padişahın arzusuna ve kanunlara aykırı olduğunu" bildirmişlerdi. Ne yazık ki, Ankara Valisi derhal bunlar hakkında gerekli tedbirleri alamamıştı.