MİLLİ MÜCADELEDE ZARARLI DERNEKLER VE İSYANLAR -21-

MİLLİ MÜCADELEDE ZARARLI DERNEKLER VE İSYANLAR -21-

Askeri otorite ortadan kalkınca Konya Valisinin baskısı başladı

 

4- Konya valisinin ihaneti:
Birinci Bozkır ayaklanması
(27 Eylül-4 Ekim 1919)
Osmanlı İmparatorluğu can çekişirken, Türk ordusuna büyük sorumluluklar düştüğü gibi, kurtuluş mücadelesinin başlatılması, devamlı ve olumlu sonuca vardırılması için Konya olayı bu düşüncenin tipik bir örneğidir. Askeri otorite ortadan kalkınca ya da zayıflayınca Vali Cemal baskısı bir çeşit işkence halinde masum halk yığınları üzerinde olumsuz yönde kendini duyurmağa başlamıştı. Hapishanedeki eşkıya ve katillerin çoğu serbest bırakılmıştı. Bunlara silah dağıtılarak halkın huzur ve güvenliğinin kaçmasına maksatlı olarak yol açılmıştı. Vali Cemal, İstanbul Hükümeti ile aralıksız temasta idi. Oradan aldığı emirleri yerine getirmekte bir an gecikmiyordu. Diğer yandan Konya’yı kontrolleri altında bulunduran yabancılar ile yakın işbirliği yapmaktan ve onları haince milli hareket aleyhine teşvikten geri kalmıyordu. Bir yandan da cahil halkı milli kuvvetler ve hareketlere karşı gelmek için çeşitli yollarla zorlamakta idi.  
Kendisine karşı yapılacak hareketi sezen ve başına gelecek felaketi gören kurnaz Vali, 25 polis koruyuculuğunda bir marşandiz katarı ile 27 Eylül 1919 gecesi yakın adamları ile birlikte İstanbul’a kaçtı. Fakat yeteri kadar zehrini bölgeye akıtmıştı. İstanbul’da efendilerine sevindirici bilgiler verebilecekti.  
Valinin kaçışı üzerine halkın ileri gelenleri Belediye binasında toplanarak Müderris Mehmet Vehbi’yi Vali vekili seçtiler ve Konya şehri bu tarihten itibaren Milli Mücadeleciler tarafından kazanılmış oldu.  
İşte Konya bölgesi yukarıdaki koşullar içinde bir takım çalkantılar geçirirken şimdiye kadar yapılan fesatçı ve zehirli propagandaların etkisi ve Padişaha bağlılığın yeni bir belirtisi olarak milli harekete karşı ayaklanma şeklinde ortaya çıktı. Bu karşı hareket Konya’nın güneyindeki Bozkır ilçesinde başladı. Bu ayaklanma hareketi, yayılma ve sonuç bakımından fazla bir önem taşımamakla beraber, daha sonraki ayaklanmalara örnek olması bakımından bir özellik taşımaktadır. Bu ayaklanma bir yandan Vali Cemal, diğer yandan İstanbul’da bulunan İngiliz Papazı (Frew) ile ilişki kuran Konyalı Zeynel Abidin Hoca ve arkadaşlarının cahil halkı kışkırtmaları ve milli hareket aleyhine körüklemeleriyle oluştu.  
İsyan, 27 Eylül 1919’da Valinin Konya’dan kaçış günü, Kürdoğlu Musa, Bademli Hacı Halil ve Güzelçavuş adlarındaki elebaşılar, Arpa, Dinek, Hisarlık ve çevresi köylerinden topladıkları çoğu silahsız 100 kadar kandırılmış vatandaşla Bozkır’a girmeleriyle başladı. Bozkır ilçesindeki jandarmaların silahlarını aldılar, sonra askerlik şubesinin deposuna saldırdılar, burada bulunan ne kadar silah ve cephane varsa hepsini götürdüler. Bu davranışa karşı gelmek isteyen yurtsever bazı kişileri de öldürdüler.
Bazılarını da yaraladılar.