Teceddüd Fırkası hakkındaki düşüncelerini Kazım Karabekir Paşa, 17 Eylül 1919’da, Mustafa Kemal Paşa’ya ve 3, 14, 24, 41. Ordu Komutanlıklarına yazmıştı. Kazım Karabekir Paşa, fırkanın kendisine yolladığı mektubunda "zat-ı devletlerini kendi aralarında ve başlarında bulundurmakla müftehir addettiklerini" ve "İttihat ve Terakki’ye ruhen merbut" olduklarını anlatmıştır. Mektupta güvenilir kişilerin fırkaya alındığı, bazı livalarda adayların noksan olduğu da açıklanmaktaydı. Mektupta, Mustafa Kemal Paşa’nın her türlü fırka düşüncesinin üstünde olduğu, kendisini "Tezahürat-ı milliyenin mümessili bilmekle beraber bu ahir ve mühik hadisata canla başla iştirak eden fırka mensubunu zat-ı alilerine fırkanın reis-i hakikisi" olarak düşündükleri de anlatılmaktaydı. Fransa, İngiltere ve Amerikalıların fırkanın niyetini öğrenmek istedikleri, Cemiyetin "İstiklal-i vatan ve temin-i meşrutiyete ve bilhassa mülk-ü sarihinin Yunanistan ve Ermenistan’ca işgaline karşı olduğu açıklanan programında Türklerin, Ermeni ve Rumlardan üstün oldukları örneklerle gösterilmekteydi. Doğal olarak hem Padişaha bağlı kalarak, meşrutiyet kurarak ulusal bağımsızlığı sağlamak ve hem de İttihat ve Terakki’nin izinden giderek bunu başarmak ve böylece, milli davaya hizmet olanaksızdı.
8. Amerikan-Yunan İttihatı Cemiyeti: Londra’daki, "Cemiyet-i İslamiye" Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşının yanında yer alırken, "Amerikan-Yunan İttihatı Cemiyeti" üyeleri Trakya’nın Yunanistan’a katılması için harekete girişmişlerdi. Bunlar, Trakya’ya bir takım ihtilalci adamlar göndermek kararını da almışlardı. Bu konuda, Kırkkilise Mutasarrıfına, 22 Aralık 1919’da bir de mektup yazmışlardır. Kırkkilise Mutasarrıfı, Trakya’nın, Yunanistan’a katılması konusunda Amerika’dan Dimitriyos Mihas imzasını taşıyan, kendisine gönderilen mektubun suretini Dahiliye Nezareti’ne 18 Ocak 1920’de göndermiş, Dahiliye Nezareti de durumu Hariciye Nezareti’ne duyurmuştu. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki; Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, herkes ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Birçok vatansever, yalnız yörelerini kurtarmak için cemiyetler kurarken, bir kısmı da yabancı devletlerin mandasını ister olmuştur. Bu arada, azınlıklar ve saraya bağlı olanlar Osmanlı İmparatorluğu içinde zararlı cemiyetler oluşturmuşlardı. Mustafa Kemal Paşa, bir taraftan bu zararlı derneklere karşı savaş verirken, diğer taraftan da yabancı devletlere karşı savaş vermiştir. Kurtuluş Savaşının kazanılmasında en büyük etken ise Türk halkının, Mustafa Kemal Paşa gibi, birleştirici ve yönlendirici bir lider bulması, halkın ulusal bağımsızlık savaşına inanması ve Mustafa Kemal Paşanın Türk halkına inanması, onun sayesinde muhakkak surette başarıya ulaşacağını bilmesi ve halka bunu açıklayıp, onları bağımsızlık savaşı etrafında toplamasıdır.