MİLLİ MÜCADELEDE FRANSIZ İŞGALLERİ VE TEPKİLER -8-

MİLLİ MÜCADELEDE FRANSIZ İŞGALLERİ VE TEPKİLER -8-

Milis kuvvetler çeşitli adlar altında Fransızlarla çete savaşlarına başladı

esat-atalay-001.jpg
Urfa cephesi:

Urfa’yı işgalci güçlerin elinden kurtarmak isteyen millî kuvvetler, 9 Şubat 1920 tarihinde Urfa’ya taarruz ettiler. Urfa’daki Fransız kuvvetleri, 500 er, 12 makineli tüfek ve bir süvari takımından oluşan bir tabur kadardı. Ayrıca bu kuvvete, 500 kadar silahlı Ermeni de katılmıştı. Fransızlar, Urfa Hastanesi ve civarına; Ermeniler de kendi mahallelerine sığınmışlardı. 15 Şubat 1920’de Ermeni ve Süryanilerden oluşan 1200 kişi kendilerine iyi davranılmasına karşı Fransızlar katıldılar. Bunlar Fransızlar tarafından silahlandırıldılar. Kendilerine tarafsız kalmaları için gereken öğüt verilmişse de bu öğütleri dinlemeyerek Fransızların Türklerle yaptıkları savaşlara katılmışlardır. Urfa’da çarpışmalar başlamış, fakat burada bir asker komutan olmadığından başarı elde edilememiş, karışıklıklar gittikçe artmıştı. Bu nedenle, Urfa’daki durumun ancak düzenli askeri kuvvetlerle çözümlenebileceği düşüncesi benimsenmişti.

Fransız işgal kuvvetlerinin yiyecek durumu kritikti. Türklerin Ermenilere verdikleri yiyeceklerden onlar da yararlanıyorlardı. Fransızlar, 8 Nisan 1920 tarihinde, Urfa Mutasarrıfı Ali Rıza Bey’e bir mesaj göndererek yerel bir mütareke istediler. Bunun sonunda da Urfa’dan çekileceklerini bildirdiler. Fransızların mütareke istekleri kabul edilerek anlaşma yapıldı. Fransızlar, 11 Nisan 1920 günü erken saatlerde Urfa’yı boşalttılar.

Antep cephesi:

29 Ekim 1919 günü Ermenilerin çılgınca tezahüratı arasında şehre giren Fransız kuvvetlerine Türk direnişi daha işgalin ilk günlerinde başlamıştı. 5 Kasım günü Akyol Cami’sindeki Türk bayrağının bir kaç Ermeni genci tarafından indirilmesi üzerine patlama noktasına gelinmişti. Türk toplumunun bu tepkisi karşısında Fransızlar, Ermeni alayına mensup birlikleri Antep’ten uzaklaştırmak mecburiyetinde kaldılar. Antepliler, şehri savunmak için teşkilatlanmaya karar vermiş, önce “Cemiyet-i İslamiyye” adı altında bir cemiyet kurmuşlardı. Bu teşkilat Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal’in direktifinden sonra Kuva-yı Milliye’yi kuracak olan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adını almıştı. Antepliler, Fransız kuvvetlerinin şehri işgalinden bu yana pasif direniş yapıyorlardı. Fransızlara ve Ermenilere tahıl ve kereste satmıyorlardı. Fransızlar bu nedenle yiyecek maddelerini dışarıdan getirmek zorunda kalıyordu. Fransızlar ikmallerini devamlı olarak Kilis-Antep yoluyla yaptıklarından burası önem taşımaktaydı. Ermeni alayının şehirden çıkarılmasına rağmen olaylar devamlı tırmanış göstermekte idi. 10 Kasım günü Türklerle Ermeni askerler arasında meydana gelen kavgayı Cemiyet-i İslamiyye 23 Kasım’da düzenlediği bir mitingle protesto etti. Antep’te asıl direnişi başlatan olay, 21 Ocak günü annesine sarkıntılık eden Fransız askerlerine karşı koymak isteyen 12 yaşında bir Türk çocuğunun süngülenerek öldürülmesi olayı oldu.

Cemiyet-i İslamiyye, Sivas Kongresi beyannamesinin mutasarrıflığa gelmesinden sonra Heyet-i Temsiliye şeklinde yeniden organize olarak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti haline dönüşmüş ve şehrin müdafaası konusunda bazı kararlar alınmıştı. Şehir savunma bölgesine ayrılmıştı. Bu arada milis kuvvetler de çeşitli adlar altında Fransızlara karşı çete savaşlarına başlamışlardı. Bunlar arasında Polat Bey, Şahin Bey, Karayılan başta gelenlerdi.