Ermeniler Haçin civarındaki köylerde Müslüman ahaliden bazılarını yollarda katledilip, kadınları kocalarının yanlarından zorla dağa kaldırıyorlardı. Fransız askeri elbisesi giymiş Ermeniler Antep’e giden üç köylüyü feci şekilde katletmişler, Mağara nahiyesinde de yanlarında bulunan Müslüman kadınların hemen hepsinin namuslarına saldırıda bulunmuşlardı. İslamların elindeki silahlar daha önce Ermeniler tarafından toplanmış olduğundan her zaman Ermenilerin taarruzlarına maruz kalıyorlardı. Bir an geldi ki Ermenilerin yaptıklarına Fransızlar bile dayanamadılar ve Ermeni lejyonundan bir taburu dağıtarak 1 Mart’ta Port Said’e gönderdiler. Ancak geride kalanlarla Fransızların yaptıkları kötülükler, bu bölgedeki halktan bir çoğunun yerlerini yurtlarını terk etmesine yol açtı. Bu göç, yörede bir Ermeni çoğunluğu sağlamak isteyen İtilaf Devletleriyle Ermeni liderlerinin isteklerine uygundu. Ayrıca, Tokat, Amasya, Kayseri, Yozgat, Ankara, Konya, Afyonkarahisar ve İzmir civarındaki Ermenilerden bir kısmı İtilaf devletlerinin ve Ermeni patrik vekilinin isteğine uyarak, bir kısmı da, Anadolu’da gelişmekte olan millî hareket karşısında, hayatlarının tehlikeye girdiğini düşünerek, güneye göç etmeye başladı. Bunun üzerine İstanbul Hükümeti 26 Ekim 1919’da Anadolu içlerinden yapılan göçlerin durdurulması için bir karar bile aldı. Bu durum karşısında İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi, Kilikya’ya göç isteğinde bulunan Ermenilerin bu isteklerinin engellendiğini ve taşra Ermenilerinin hayatlarının muhafazası gerektiğini İtilaf Devletleri temsilcilerine bildirmişti. Fransızlar, Suriye ve Adana bölgesini işgal ettikten sonra, Adana bölgesinde, Türk kuvvetleri tarafından güç durumlara düşürüldü. Maraş’ta ve Urfa’da yenilgiye uğratılan Fransızlar, buralardan çekilmek zorunda kaldılar. Antep’te çok ciddi direnmeler karşısında güç durumlara düştüler. Toroslar ve Adana ovasında Kuva-yı Milliye’nin baskınları, Fransızlara ağır kayıplar verdirmiş ve Pozantı’da kuşatılan Fransız taburu çekilmek zorunda kalınca yolda baskına uğramış ve esir edilmişti. Fransızlar, Mayıs 1920 başlarında Türk Millî Hükümeti ile görüşme ve anlaşma yollarını aradılar. Suriye ve Kilikya Yüksek Komiseri General Gouraud adına hareket eden Robert De Caix başkanlığındaki Fransız heyeti Ankara’ya geldi. Bu heyetle 20 günlük mütareke yapılması kararlaştırıldı. Buna göre 29/30 Mayıs gece yarısından itibaren “Bütün Fransız Cephesinde” yirmi gün için düşmanlığa son verilecek, Pozantı ve Sis’te bulunan Fransızlar, silahları ve eşyalarını da götürmek suretiyle Adana-Mersin şimendifer hattına, Antep şehri içindeki Fransız kuvvetleri de şehrin dışındaki Fransız ordugahına çekilmiş olacak, düşmanlığın kesilmesinin ilk on günü içinde Pozantı, Sis ve Antep’in boşaltılması işi sona ermiş bulunacak, esirlerin değiştirilmesi işine ise düşmanlığın kesildiği ilk günden itibaren başlanacaktı. Türk tarafı Fransızlarla yapılmış olan mütareke hükümlerini gerekenlere bildirirken, bu hükümlere ciddiyet ve dürüstlükle uyulmasını özellikle belirtmiş bulunuyordu. Fakat Fransızlar mütareke için kararlaştırılan esaslara uymamışlardı. Mustafa Kemal Paşa, Fransızların Zonguldak’ı işgal etmelerini bir sebep sayarak, 18/19 Haziran’da mütarekeyi bozmuş, Fransızlarla Ermenilere karşı daha esaslı mücadele edebilmek için gerekli tedbirleri almaya başlamıştı.