MİLLİ MÜCADELEDE FRANSIZ İŞGALLERİ VE TEPKİLER -10-

MİLLİ MÜCADELEDE FRANSIZ İŞGALLERİ VE TEPKİLER -10-

Ermeni komitacıları canlarını kurtarmanın telaşı içine düştüler

esat-atalay-001.jpg
Fransız Başbakanı tarafından Türklerle anlaşma yapmak üzere Türk dostu Franklin Bouillon görevlendirildi. Ankara’ya gelen Franklin Bouillon, 13 Haziran 1921 tarihinde Türk devlet adamlarıyla görüşmeye başladı. Antlaşma çetin ve uzun süren tartışmalar sonunda 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara’da imzalandı. Bu antlaşmanın 6. maddesinde “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Misak-ı Millî’de resmen tanınan azınlık haklarına bağlı kalacaktır” hükmü vardı. Ankara Antlaşması’nın imzalanması ve Türk-Fransız Karma Komisyonu’nun, Fransızlar tarafından yörenin tahliyesi konusunda çalışmalara başlaması üzerine, işgal müddetince Türk ve Müslüman halka uyguladıkları insanlık dışı işkence ve davranışlar nedeniyle, bu kez Ermeni komitacılarının bizzat kendileri canlarını kurtarmanın telaşı içine düştüler. Fransızlar, özellikle Maraş ve Adana havalisindeki Ermenilerin yerlerinden ayrılmamaları için çaba gösteriyorlar, bunları kendileri için bir köprübaşı, Türkler için de bir huzursuzluk kaynağı olarak tutmak istiyorlardı. Bu bakımdan, Ankara Antlaşması’na bir madde olarak “Genel Af” ilanını koydurmuşlardı. Fakat bütün bu vaatlere rağmen, yaptıklarına karşılık verileceğinden korkan Ermeniler, affa ve verilen sözlere aldırmıyorlardı. Verilen bütün teminatlara rağmen Adana ve civarından göç ediyorlardı. Fransızların Türklerle bir antlaşma yaparak Adana, Antep bölgelerini Türklere bıraktığı haberi etrafa yayılınca, bölgedeki Ermenilerle, Türklere karşı düşmanlık yapmış olan diğer azınlıklar arasında göç başladı. Bir çok Ermeni, Mersin’den vapurlarla, Halep’e giden trenlerle Türkiye’den ayrıldılar. Bunun sonucu olarak bölgedeki Ermeni nüfusu da azalıyordu.

Antlaşmanın imzalanmasından sonra bu göçler daha da çoğalmış ve Türklere çeşitli neden ve fırsatlarla kötülük edenler, hesap verme sorumluluğundan kurtulmak için, çıkar yolu kaçmakta bulmuşlardı. Bunun sonucu pek çok Ermeni, Rum ve diğer Hıristiyan azınlık, memleketi harabeye çevirerek yabancı ülkelere göç etmişlerdi. Ferda gazetesinin 20 Kasım 1921 tarihli nüshasında verilen bilgiye göre, Adana şehrini terkeden Ermenilerin sayısı 49.000’i aşıyordu.

Ankara Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Mersin’de toplanan Ermenilerle, Fransa temsilcisi F. Bouillon arasında geçen görüşme, Ermenilerin yaptıklarını kabul ettiklerini ve cezalandırılmaktan korktukları için kaçmaktan başka çareleri olmadığını açıkça itiraf ettiklerini gösteriyordu. F. Bouillon, Ermenilere hitaben gitmemelerini, Türklerin antlaşma öncesinde yaptıkları fenalıkları affettiklerini ve bu konuda kendilerine güvence verdiklerini, Türklerin öteden beri verdikleri sözleri tuttuklarını, bunun tarihen de sabit olduğunu söylemesi üzerine, topluluktaki Ermenilerden biri ayağa kalkarak kendisine şu cevabı vermişti: “Teşekkür ederiz, bizim için iyilik yapmak istiyorsanız artık bizi himaye etmeyiniz. Eğer siz ve sizin Adana’ya gönderdiğiniz generalleriniz, hükümet memurlarınız bize bu şekilde anlatmış olsalar ve bu ümidi vermeselerdi, bizi bir takım tatlı emeller arkasında koşturacak teşvik edici sözler söylemeselerdi, biz de Türkler karşısında alnı açık gezecek, ve hakiki vatanımıza geldiğimiz zaman, ta asırlardan beri olduğu gibi, yine yan yana ve kardeş gibi yaşayacaktık ve geçinmeye çalışacaktık. Fakat heyhat geçti. Biz Türk vatandaşlarımızın mukaddesatına tecavüz ettik ve evlerini yaktık ve insanî olmayan bir çok fenalıklar yapıldı. Maalesef bu bir hakikattir. Biz de insanız. Onların yüzüne ne suretle bakacağız. Bakacak yüzümüz kalmamıştır. Bize iyilik yapmak istiyor musunuz, bizi serbest bırakınız. Biz, mazinin acılarını, cezasını affettirmek için ağlayalım.”

(BİTTİ)