Basın özgürlüğünün önemine dikkat çeken İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkan Misket Dikmen Basın, “Kişiler, düşüncelerini ifade ederken endişe duyuyor, hapis tehdidiyle karşı karşıya kalıyor, hukuka, adalete inanç zedeleniyorsa, özellikle oto sansür tehlikesi gazeteciler arasında adeta bir virüs gibi yayılıyorsa o ülkede basın ve ifade özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir" dedi.
İzmir'in işgalinin başladığı 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan askerlerine ilk kurşunu atan ve şehit edilen gazeteci Hasan Tahsin, İzmir'in Konak Meydanı'nda yer alan İlk Kurşun Anıtı önünde törenle anıldı. Törene, CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, CHP İzmir milletvekilleri Tuncay Özkan, Ali Yiğit, İzmir Vali Yardımcısı Uğur Kolsuz İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin Ortaokulu öğrencileri, Basın Yayın Enformasyon Bölge Müdürlüğü yetkilileri ve gazeteciler katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın söylenmesinden sonra anıta İGC Başkanı Misket Dikmen Çelenk koydu. Törende konuşan Dikmen, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kahramanlarından Hasan Tahsin'i büyük bir onurla andıklarını söyledi. Dikmen, şöyle dedi:
"15 Mayıs 1919'da onun attığı ilk kurşun vatanın neredeyse tamamının işgalden kurtulması için ilk kıvılcımı ateşledi. O ilk kıvılcımdan 4 gün sonra Samsun'dan başlayan kurtuluş mücadelesi 9 Eylül 1922 de yine bu kentte sona erdi. Tam da bu alanda Hükümet Konağı'na yeniden Türk Bayrağı çekildi. Geldikleri gibi gittiler. İzmir'in işgalinden düşmana, o tarihi kurşunu Hasan Tahsin sıktı. Gerçek adı Osman Nevres, ülkemizin düşman işgali sırasında yaptığı konuşmalar ve hazırladığı bildirilerle direnen, halkı aydınlatan bununla yetinmeyerek düşmana ilk kurşunu sıkan ve orada şehit edilen kahraman. Bir gazeteci. Hasan Tahsin orada şehit edilse de, o kurşunun yaktığı ateş ile Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandı."
"BU COĞRAFYADA GAZETECİLİK GİDEREK ZORLAŞIYOR"
Dikmen, aradan nerdeyse bir asır geçmesine karşın bu coğrafyada gazetecilik yapmanın hala çok zor olduğunu ve giderek zorlaştığını öne sürdü. Türkiye'nin adeta bir gazeteci hapishanesine dönüştürüldüğünü iddia eden Dikmen, “159 gazeteci parmaklıklar ardında. Yazmaları, konuşmaları engelleniyor. Gazetecilik yapmak suç olarak görülüyor. Halka gerçekleri söylemek, doğru haberleri aktarmak çok zor bir hal aldı. Türkiye'de ve dünyada basın özgürlüğünü, düşünce ve ifade özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını savunan gazeteciler, çeşitli saldırılara maruz kalmaya devam ediyor" dedi.
ATATÜRK'E HAKARET EDENLERİ KINAMA
Dikmen, son günlerde gündemde olan Atatürk ile ilgili televizyon ekranlarında yayınlanan program ve konuşmalara da değinirken, Türkiye Cumhuriyet'in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e ağza alınmayacak hakaretler edildiğini ve bunların yayınlandığını belirtti. Dikmen “Bunu kabul etmiyoruz. Atatürk'e ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarına hakaret edenleri kınıyoruz" dedi.
OTOSANSÜR TEHLİKESİ
İGC Başkanı Dikmen, konuşmasının son bölümünü ise basın özgürlüğüne ayırdı. Dikmen şunları ekledi:
“Basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğüne dayanır. Ancak kişiler, düşüncelerini ifade ederken endişe duyuyorlarsa, hapis tehdidiyle karşı karşıya kalıyorsa, hukuka, adalete inanç zedeleniyorsa, özellikle oto sansür tehlikesi gazeteciler arasında adeta bir virüs gibi yayılıyorsa o ülkede basın ve ifade özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir. Ülkemiz büyük sıkıntılar içinden geçiyor. Bize düşen bu sorunları yenebilmek için birlik içinde olmaktır. Tarih bizlere birlik içinde nasıl ulus olabileceğimizi göstermiştir. Bugün de bütün zorlukları birlikte aşacağız. Bizler, Hasan Tahsin ve Cumhuriyet ruhunu ilk günkü inançla yaşatmayı sürdürecek mücadeleye devam edeceğiz."