Nijerya tarihinde çok az sembol, milli marş kadar tutku ve tartışma yaratmıştır. Batı emperyalizminin 1884-1885 Berlin Konferansı'ndan doğan sömürgeci bir kurgusu olan Nijerya isminin kendisi de karmaşık bir mirasın ağırlığını taşıyor.
Nijerya ismi, The Times gazetesinde çalışan ve emperyalizmin sadık bir savunucusu olan İngiliz gazeteci Flora Shaw tarafından bulundu.
Nijerya ismi bir zamanlar Nijer Kraliyet Şirketi tarafından yönetilen “Nijer Bölgesi”ni tanımlamanın bir yoluydu.
Nijerya milli marşının hikayesi bağımsızlığının şafağında başlar. “Nijerya, Seni Selamlıyoruz” adlı bu marş 1 Ekim 1960'ta kabul edildiğinde, içinde yaşadıkları sömürge bağlamının şekillendirdiği bakış açısını yansıtan yazarıyla, sömürge kökenlerinin belirgin izlerini taşıyordu.
İngiliz gurbetçi Lillian Jean Williams tarafından yazılan ve vatandaşı Frances Berda tarafından bestelenen marş, birçok kişi tarafından sömürgeci etkinin bir kalıntısı olarak görüldü. Bestedeki ton ve metindeki dilin resmiyetinden başlayarak, İngiliz sömürgeci misyonerliğinin etkilerini yansıtan “Ey tüm yaratılışın Tanrısı” kıtalarındaki örneklerde bu kalıntılar kör göze parmak kabilindendir.
Afrika, misyoner İngilizler tarafından gelmeden önce kendi geleneksel dinine sahipti. İngilizlerin karaya ayak basmasından sonra kıtadaki zengin kaynaklar için o güne dek görülmüş en büyük mücadelelerden birine tanık oldu. Apartheid'ın sona erdirilmesindeki rolüyle tanınan insan hakları aktivisti Başpiskopos Desmond Tutu bir keresinde şöyle demişi:
“Misyonerler Afrika'ya geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise toprak vardı. 'Dua edelim' dediler. ' Gözlerimizi kapadık. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde de toprak vardı.”
Bununla birlikte, sömürge marşının kabulü Nijerya'nın içinde bulunduğu, sömürge yönetiminden özyönetime geçiş aşamasının da bir simgesi oldu.
General Olusegun Obasanjo'nun askeri rejimi altında 1978'de başlatılan ilk değişiklik, sömürge mirasının kalıntılarından kurtulmak için artan taleplere bir yanıt niteliğindeydi. Kabul edilen yeni marş “Kalkın, Ey Yurttaşlar” adını taşıyordu ve diğerinin aksine beş Nijeryalının ortak yaratımıydı.
“Kalkın, Ey Yurttaşlar” marşı 1967-1970 yılları arasında Nijerya Federal Hükümeti ile ayrılıkçı Biafra Devleti arasında doğu bölgesinin marjinalleştirilmesi nedeniyle yaşanan ve "Nijerya İç Savaşı" olarak da bilinen acımasız Biafra Çatışması'nın ardından birlik arayışında olan yeni Nijerya'nın sembolü haline geldi.
Yeni marş, birlik, barış ve vatanseverliği kutlayarak bir ulusun yeniden motive olmasına hizmet etti. Zira marş her Nijeryalının ulus inşasına katkıda bulunması gerektiğini vurguluyor, iyileşmeye ve ülkesini yeniden inşa etmeye çalışan bir halkın ruhunu yansıtıyordu. Sömürge marşının aksine, “Kalkın Ey Yurttaşlar” marşının şu kıutası, sömürge etkisinden arınmış idealleri yansıtıyordu:
Kalkın Ey Yurttaşlar!
Nijerya'nın çağrısına uyun
Anavatanımıza hizmet etmek için
Sevgi, güç ve inançla!
İşte bu sözler halk arasında yankı uyandıran kolektif bir eylem ve ulusal birlik çağrısını temsil etmekteydi. Ülkedeki iç savaş sırasında bir milyondan fazla insan öldü; çatışmalara katılmayan bazıları açlık ve çeşitli hastalıklardan öldü. Dolayısıyla marşın yazarları “geçmişteki kahramanlarımızın emeği asla boşa gitmeyecektir” diye yazdıklarında, çatışma sırasında kaybedilen hayatların hatırlanması çağrısında da bulunmuş oluyorlardı.
ESKİ-YENİ KOLONİ MARŞINA GERİ DÖNÜŞ
2024'e doğru hızla ilerlerken Nijerya kendini başka bir yol ayrımında buldu. Başkan Tinubu'nun “Nijerya, Seni Selamlıyoruz” sloganına geri dönme kararı nostaljik takılanlar bir kenara bıralırsa öfkeyle karşılandı. Analistler, parlamentodaki karar alma sürecinin olağandışı hızına dikkat çekerek, bunun yeterli kamu denetimi olmaksızın daha önemli değişikliklerin yapılmasına emsal teşkil edebileceğinden endişe ediyor.
Eski marşın destekçileri, bunun yenisine oranla daha derin bir duygusal bağ uyandırdığını ve Nijerya'nın çeşitliliğini sembolize ettiğini savunuyor ve askeri bir rejimin ürünü olan mevcut marşın Nijerya halkının demokratik özlemlerini yeterince yansıtmadığını iddia ediyorlar. Daha önce eski marşı tercih ettiğini ifade eden Başkan Tinubu, 2022 yılında verdiği bir röportajda şunları şöyle demişti:
“Elimde olsaydı, bizi daha iyi anlatan ilk ulusal marşımızı getirirdim. Bu marş hizmet, çeşitlilik ve ulus inşamıza değer verme taahhüdü ile ilgilidir. Demokrasimizi kıskançlıkla korumalıyız çünkü biz tek bir Nijerya'yız. Ve geçmişimizle gurur duymalıyız”.
Pek çok kişi bu kararı, yaygın enflasyon ve artan güvensizlik gibi acil sorunlardan uzaklaşmak olarak görüyor. Eleştirmenlere göre bu değişiklik bir gerileme, sömürge zihniyetine geri dönüşün alameti. Nitekim marşın yazarlarından biri olan Dr. Sota Omoigui yerel bir Nijerya gazetesine verdiği demeçte şunları söyledi:
“Sömürge marşı tarihimizin o döneminde doğru marştı. Bir ulus geriye değil daima ileriye doğru hareket etmelidir. Kalkın Ey Yurttaşlar, sözleri Nijeryalılar tarafından yazılmış ve müziği bir Nijeryalı tarafından bestelenmiş bir marştır. Kültürümüz, müziğimiz, filmlerimiz, şarkılarımız ve danslarımız dünyanın dört bir yanındaki farklı ırklar tarafından ihraç edilmekte ve kutlanmaktadır. Alaska'dan Arjantin'e kadar birçok şehirde radyo istasyonları ve kulüpler Nijerya Afrobeat'i çalıyor. Yine de bu kültürün doğduğu yerde liderler kendi marşlarını bir sömürge marşı için reddediyor. Afrikalıların özgürlük mücadelelerine önderlik ederek ırk ayrımcılığını ve sömürgeciliği yenen Afrika'nın devi Nijerya, şimdi sömürgeci efendisine “anne” diye ağlayan bir cüceye indirgenmiş durumda.”
Nijeryalıların çoğuna göre "Nijerya, Seni Selamlıyoruz" nostaljik olarak bağımsızlığın iyimserliğini hatırlatsa da sömürgeci yazarlığı ve modası geçmiş dili, küresel dinamiklere ve dijital bağlantıya uyum sağlamış çağdaş bir nesle ilham vermekte başarısız olacak.
Nijerya'nın marşı etrafındaki tartışma, buraya kadar anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere bir şarkı sözü meselesinden çok daha fazlasına işaret ediyor. Marş ulusun sömürgecilik sonrası kimliğini tanımlamak için devam eden mücadelesinin sembolü olarak kabul ediliyor.
ANAYASAL PROBLEMLER
Nijerya'nın milli marşıyla ilgili tartışmalar ülkenin kimliği, yönetimi ve sömürge geçmişi ile sonrasını dengeleme ihtiyacı konusunda süregelen mücadelesini vurguluyor.
Geniş bir kamuoyu istişaresi olmaksızın eski marşa geri dönülmesi, bazılarına göre 1999 Anayasasının 2. Bölümünde yer alan “Nijerya, Nijerya Federal Cumhuriyeti adıyla anılacak bölünmez ve ayrılmaz egemen bir devlet olacaktır ifadesinin saçmalığını" örnekliyor. Ancak bu, egemenliği halka değil devlete atfeden 1979 Anayasası'nı yinelemekten başka bir şey değil. Daha açık ifadeyle bu durum halkın kiracı rolünde olduğu, daha çok ev sahibi gibi davranan bir yönetici eliti meşrulaştıran bir yönetimin ayak sesleri olarak kabul edilmelidir. Pek çok kişinin haklarından mahrum bırakıldığını düşündüğü bir ülkede, marş değişikliği hamlesi yabancılaşma ve kızgınlık duygularını artırmaktan başka bir işe yaramamış gibi duruyor.
Aslına bakılırsa tartışmanın temelinde, 250'den fazla etnik grup ve ortak değerler etrafında inşa edilen ülkenin, ulusal kimliği ile ilgili temel bir soru yatıyor.
Milli marşlar bir şarkıdan çok daha fazlasıdır. Bunu en iyi biz Türkler biliriz. Bir ülkenin kolektif hafızasının, özlemlerinin ve değerlerinin yansımasıdır bu marşlar. Kabile ve dil farklılıklarına rağmen birlik çağrısı yapan “Nijerya, Seni Selamlıyoruz” ve özgürlük, barış ve birliğe odaklanan “Kalkın, Ey Yurttaşlar” marşları savunan her iki grup da kendi seçimlerinin vatanseverlik ve ulusal amaç duygusuna ilham vermeyi amaçladığı iddiasında. Bununla birlikte, bu marşların yaratıldığı ve benimsendiği bağlamlar, alımlanmalarını ve önemlerini etkileyecek şekilde büyük ölçüde farklılık arz ediyor.
Eski marşa geri dönme kararı çeşitli çevrelerden gelen sert eleştirilerle karşılandı. Nijerya Eski Eğitim Bakanı Oby Ezekwesili, yeni-eski marşın kabul edilmesini “iğrenç bir yasa ve Nijerya'da vicdan sahibi herkes için tiksindirici” dedikten sonra “Yönetimin durumuna ilişkin tüm korkunç göstergeler ortadayken? Yani öncelikleri yeni bir Ulusal Marş mı? Açıkçası bunun bir şaka olduğunu düşündüm ve hiç dikkat etmedim. Bu ne kadar korkunç bir 'Minörde Majoring' vakası!” diye yazdı.
Nijerya'nın önde gelen gazetecilerinden Reuben Abati ise bu hamleyi, kamuoyunun dikkatini hükümetin sevimsizliğinden ve ülkenin içinde bulunduğu vahim ekonomik durumdan başka yöne çekmeye yönelik bir taktik olarak nitelendirdi. Yerel bir haber platformuna verdiği demeçte Abati, “Bir hükümetin, yönettiği halk tarafından sevilmediğini gördüğünde uyguladığı en kolay taktiklerden biri, insanları meşgul etmek ve onları asıl konuşmaları gereken konudan uzaklaştırmak için bir şaşırtmaca yaratmak, bir uçurtma uçurmak ya da bir tartışma konusu icat etmektir” dedi.
Öte yandan Senato Başkanı Godswill Akpabio ve diğerleri eski milli marşa dönüşü haklı bularak bunu Tinubu'nun görevdeki ilk yılında başarılan en önemli şeylerden biri olarak nitelendirdi ve bunu birlik için bir çağrı ve Nijerya'nın farklı ama birbirine bağlı mirasını hatırlatan bir unsur olarak gördü.
Godswill Akpabio yerel bir gazeteye verdiği demeçte ise “Yaptığınız tüm önemli şeyler arasında bence en önemlilerinden biri bizi soyağacımıza geri götürmek; doğumumuzun soyağacına. Farklı kabilelere mensup olsak da, farklı dillere sahip olsak da kardeşlik içinde durmalıyız. İster savaş ister siyaset alanında olsun, Nijerya'yı selamlamalıyız. Bu devrimi başlatmak için en iyi yer, halkın seçilmiş temsilcilerinin bulunduğu Ulusal Meclis'tir” ifadelerini kullandı.
Unutulmamalıdır ki bölünmüş hiç bir ülkede bir tane milli marştan bahsedilemiyor. Pek çok Nijerya uzmanına göre marşın tartışılmasından sonraki bir adım sonrası bayrağın tartışılmaya açılması. Her iki tartışmanın da yakın geçmişimizdeki örnekleri hatırlanacak olunursa Nijerya halkının kötü günler beklediğini iddia edebiliriz.