Millî kültür, millî ekonomi, ekonomik yaşayış birliği...

"Atatürk Ekonomi ve Milliyetçilik" adlı kitabım (Nergiz Yayınları) Sultan Galiyev'in şu sözü ile başlar: "Eğer millî kültür istiyorsan, millî ekonomiye sahip olmaya çalışmalısın."

Ve o kitabın "Atatürk Ekonomisi" adlı bölümü de eşsiz Atatürk'ün şu sözü ile başlar: "Biz Türkler yüz sene evveline kadar her şeyi kendi çekicimizle, kendi örsümüz üzerinde vücuda getirir, kendi çarşımızda kendi elimizde satardık. İşte bunun için büyük millettik."

Önce Galiyev'in sözünü irdeleyelim. Evet, Millî Ekonomiye ekonomik milliyetçilik güdülerek varılır. E peki bu sözlerimde bir çelişki yok mu? Hem Bolşevik Sultan Galiyev'in sözünü dayanak yapıyorum, hem de milliyetçilikten söz ediyorum.

Hayır yok. "Dillere Destanlar" adlı kitabımda (Atayurt Yayınları) yer alan destanlardan biri de Sultan Galiyev'e aittir, o destandan dizeler sunarsam Galiyev'in fikir dünyasının ipuçları çıkacaktır ortaya:

Dışımızdaki içimizdi o bizim

Bizim adımızaydı dedikleri ve yaptıkları.

"Millet bir olsun, milletler eşit olsun" baş yasası

Sömürgeler, mazlumlar temel tasası.

Tarihi yapan halklardı onun fikrince

Bolşevizme çekmişti onu

Halkına duyduğu karasevdası.

Diyordu ki: "İnsan kendisi için değil de

Herkes için yaşamayı öğrense

Barışa erişecek, mutlu olacak"

Sosyalizmle ekonomik milliyetçiliğin ve de milliyetçiliğin çelişmeyeceğine değgin iki örnek vererek Galiyev'in savlarını berkitmeye çalışacağım.

Kitaplarımdan örnekler veriyorum bugün, bunu meramımı daha iyi anlatabilmek için yapıyorum, sakın yanlış anlaşılmaya. Evet "Kartal Gözüyle Milliyetçilik" adlı kitabımdan (Asya-Şafak Yayınlar) olacak o örnekler.

Bakınız Mihri Belli ne diyor: "Ulus, tarihi olarak teşekkül etmiş istikrarlı insan topluluğudur ve şu dört karakter birliği esasına dayanır: Dil birliği, toprak birliği, iktisadi hayat birliği ve ulusal kültürde birlik içinde beliren ruhi şekillenme birliği.' Ulusun meydana gelebilmesi için dört karakter birliğinin dördü de gereklidir. (...) Feodal parçalanmaya son veren ulusal pazarın gelişmesi ve iktisadi yaşantı birliğinin kurulması gerekir."

İlhan Selçuk da milletleşmek için gerekli olan ögeleri sıralarken bunlardan birini "ekonomik yaşayış birliği" olarak veriyordu.

Ben de şu eklemeyi yapıyorum: Ekonomik yaşayış birliğiniz yok ise millet değil, illet olursunuz. Bu birlik; ülke çıkarlarını koruyarak, ekonomik milliyetçilik güderek, büyüyerek, kalkınarak, hakça bölüşerek olur. Atatürk'ün yukarıdaki sözü bu dediklerimizin özüdür.

Yalnız bunlar da değil ha! Uluslararası alanda markanız yoksa, yabancı markalar ve teknolojilerle birlikte yabancı kültürü de alırsınız aşağılık duygularına kapılarak.

Galiyev'in vurgusu işte budur bizce.

Ve hem milliyetçi bir dünya görüşüne sahip olup hem de liberal ekonomiye taraftar olunamaz.

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş yıllarında siyaseten Türkçüdür, ekonomide ise halkçı, toplumcu ve korumacı olmuştur. Yani piyasanın gerekleri tamam ama devlet gerektiği zaman bu piyasaya girer, girmeli. Atatürk devletçiliğinin esası şudur ama: "Devlet işletmeciliği geçici, devletçilik kalıcı". 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile birlikte bu ilkenin "devletçilik kalıcı" bölümü düşman ilan edilmiştir. Bugün eksikliğini çektiğimiz işte budur...

Yazarın Diğer Yazıları