Deprem felaketi sonrası harekete geçen tarikat ve cemaatlere yakın vakıflar deprem bölgesinde yeni yandaşlar bulmaya çalışırken depremzede çocukları da yurtlarında tutuyor. Son olarak Menzil Cemaati’nin Adıyaman’da bulunduğu köyde binlerce depremzede çocuğun bulunduğu ortaya çıktı. Öte yandan bazı depremzede çocukların ise cemaat yurtlarında bulunduğuna dair iddialar geldi.
ESKİŞEHİR’E GELEN DEPREMZEDE ÖĞRENCİLER “DEĞERLER EĞİTİMİ” ADI ALTINDA MÜFREDAT DIŞI EĞİTİME MARUZ BIRAKILIYOR
Büyük tartışmalara neden olan hamlenin son örneği Eskişehir’de yaşandı. Eskişehir Eğitim Sen Şube Başkanı Faik Alkan, Kahramanmaraş ve Hatay merkezli meydana gelen depremlerin ardından Eskişehir’e gelen öğrencilerin Hakka Hizmet Vakfı’nın "Değerler Eğitimi" adı altında müfredat dışı etkinliklere maruz bırakıldığını belirtti.
Alkan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada depremzede çocukların psiko-sosyal desteğe ihtiyacını bilimsel yöntemlerle gidermenin Milli eğitim Müdürlüğü’nün görevi olduğunu ifade ederek “Okullar tarikat ve cemaatlerin söylem ve eylem alanı olamaz!” dedi.
Alkan, pedagojik formasyonunun var olup olmadığı belli olmayan, çocuklarla çalışma konusunda birikimi, donanımı olmayan vakıf ve derneklerin sırf siyasi iktidar ile kurduğu yakın ilişkiler üzerinden okullarda faaliyet yürütmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Alkan’ın açıklaması şöyle:
“Depremin yıkıcı etkisinin eğitime yansımalarını yaşadığımız bugünlerde, Eskişehir'' e gelen öğrencilerin psiko - sosyal desteğe ihtiyacını bilimsel yöntemlerle gidermek Milli Eğitim Müdürlüğünün temel görevidir. Milli Eğitim Müdürlüğü, aslı işini protokoller ile tarikat ve cemaatlere bırakamaz. Okullarımızda yüzlerce uzman öğretmen varken, Hakka Hizmet Vakfı gönüllüleri, okulları "Değerler Eğitimi" adı altında, olur alınan müfredat dışında etkinlikler yapmaktadır.
Pedagojik formasyonunun var olup olmadığı belli olmayan, çocuklarla çalışma konusunda birikimi, donanımı olmayan vakıf ve derneklerin sırf siyasi iktidar ile kurduğu yakın ilişkiler üzerinden okullarda faaliyet yürütmesi kabul edilemez.”
Alkan, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne şu soruları yöneltti:
"İl Milli Eğitim Müdürlüğü, gönüllüler adı altında okullara gönderilen bu insanların yeterliliklerini ne kadar bilmektedir?
Kendi uzman personeline güvenmeyen Milli Eğitim Müdürlüğü, değerler eğitim adı altında yapılan bu etkinlikleri denetim dışı tutarak neyi hedeflemektedir?”
Alkan, Türkiye’de özellikle siyasal iktidarın 20 yıllık döneminde okulların eğitim öğretim kurumları olmaktan çok dini faaliyetlerin MEB, Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve cemaatler eliyle örgütlenmeye çalışıldığı mekânlar haline getirildiğini ifade etti.
“Laik bir ülkede devlet eğitimi bilimsellikten uzaklaştıramaz” diyen Alkan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de uzun yıllardır laiklik ilkesinden uzaklaşılması ve eğitimin dinselleştirilmesi, okullar ve öğrencilere yönelik çeşitli dini faaliyetlerin yürütülmesi sürecini beraberinde getirmiştir.”
Alkan, açıklamasında Hakka Hizmet Vakfı’nın kentte bulunan okul ve pansiyonlarda ‘Değerler Eğitimi’ düzenleyebileceğine dair Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okullara gönderilen yazıyı da paylaştı.