Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Milli devlet düşmanlığında birleşmek!

Türk tarihinin, Türk milletinin, Türk kültürünün ve nihayet Türk devletinin hakkından gelmek için AB ve ABD’nin Türkiye’deki yabancılaşmış yerlilerle iş birliği yapmasının amacı bellidir: Milli devleti çözmek ve üniter yapıyı dağıtmak.
Milli devlet ve üniter yapının her ikisi de Türkiye’nin uluslararası sisteme tam bağımlı olmasını engelleyici, sınırsız bir biçimde uluslararası şirketlerin pazarı haline gelmesini önleyici yapılardır. Pazar için iki büyük dünya savaşı çıkaran küresel aktörler, Türkiye’yi kayıtsız şartsız uluslararası sermayenin manipülasyonlarına açık bir ülke haline getirmeye çalışmaktadırlar. Onun için milli devlet, milli kimlik ve milli çıkar gibi engellerin aşılması gerekir. Türkiye’deki milli devlet ve üniter yapı düşmanlığının temel nedeni budur. Diğerleri ikinci üçüncü derecede faktörlerdir.
Türkiye’de milli devlet ve üniter yapıyı oluşturan iki ana damar vardır. Bunlardan birincisi Türklük diğeri de Müslümanlıktır. Birisi devleti diğeri de milleti bir arada tutmaktadır.
Türkiye’de ayrılıkları ve farklılığı öne çıkaranlar; küresel sistemle olan ilişkilerde ise birleşmeyi ve bütünleşmeyi önermektedir. Ülkede ayrış, evrende birleş izlenen bir çeşit ilkedir. Milli kimliğe “alt kültür” le karşı çıkış, “evrensel kültür” söz konusu olunca “alt kimlik” leri unutuş, bu mantığın ürünüdür.
Türk İslam ülküsünün bu cenahın hedef yapmasının temel nedeni budur. Türkiye’nin küreselleşen dünyayla bütünleşmesinin yolunun Türk ve Müslüman ağırlıktan kurtulmaktan geçtiğini savunanların esas amacı da bu çerçeveye oturmaktadır. Onlar milli devleti dağıtmanın yolunun Türkiye’nin Türk ve Müslüman kimliğiyle mücadele etmekten geçtiğinin farkındadır. Malum, yapılar ancak birleştiği yerlerden ayrıştırılabilir. Bunun için önce birliği oluşturan bağlantıların koparılması gerekir. Sonra bütünleştiren mekanizmalara ayrıştırıcı fonksiyonlar yüklemek gerekir. Bunun için din ile devletin, devlet ile de milletin karşı karşıya getirilmesi gerekir. Milleti ve devleti bir birine yapıştıran tutkal ve çimento yok edilince ortada devleti milletiyle birlikte bir arada tutan bir bağ kalmaz.
Böylece birileri Türk’le ve Türkiye’yle olan hesaplarını da görmüş olurlar. Onun için de Türk kavramının etnik bir gruba indirgenerek bütünleyici, kavrayıcı ve kapsayıcı özelliğinin yok edilmesi gerekir. Türk kavramının bir etnik grubun diğerleri üzerindeki tahakkümünün adı anlamına geldiği kanısı yaygınlaştırılarak Türkün yıkımının haklı (!) gerekçesi de böylece ortaya konmuş olur. Türkiye, Türk milletinin omurgası üzerine oturan bir milli devlet olduğuna göre Türk’ü yenmek ve dağıtmak; Türkiye’yi yenmek ve dağıtmak sonucunu doğurmuş olur.
Milli devlet düşmanlığı cenahında yer alanlar aslında aynı şeyi amaçlamaktadır. İşte bir kaçının birbirinin benzeri olan görüşleri: Sözde “ezber bozan” düşünür “Köhne imparatorluktan ulus-devlete geçmiştik. Şimdi, köhnemiş ulus-devlet bitiyor, bireylerin alt kimliklerine saygı gösterecek bir demokratik devlet başlıyor” diye yazıyor. Noam Chomsky şu tespiti anlatıyor: “Orta Doğu’da ulusallık ve ulusal kimlik yok edilmeli bunun için de Orta Doğu Osmanlılaştırılmalıdır. Böylece bölgede Batı çıkarlarına karşı çıkacak ulusal güç ve direnç kalmayacak, sistemin çarkları rahatlıkla işleyecektir. ABD için en tehlikeli düşman ve tehdit bağımsızlık tehdidi. Asla hoş görülemez”. Bill Clinton 2000 yılında “Küreselleşme gevşek sınırlar ister. Üniter devlet yapıları küreselleşmeye uygun değildir” demiştir. Barnet ve Müler ise “Evrensel kâr maksimizasyonu, ulussuz bir bilincin oluşmasını gerektirmekte ve evrensel şirketler bu tür bir bilinç geliştirmenin çeşitli yollarını keşfetmiş bulunmaktadır”.
Yerli “ezber bozan”ından Anayasa yazanına, yabancı evrensel şirketinden, küresel operasyon yapanına iç ve dış mihrakların tamamı “Milli Devlet” düşmanlığında birleşmektedir. Tehditler belli olduğuna göre yapılması gereken de belli değil midir?

Yazarın Diğer Yazıları